Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Güçlü olmaya çalışıyorum onlara hiçbir şey belli etmiyorum ama cok güçsüz hissediyorum iyi olsun lütfen lütfen bu akşam iyi geçsin aynı kriz olmasın yarın doktor iyi gelsin nolur. Tekrar 16 2 iğne daha yapıldı 22:00 de tekrar ölcecekler
Biz 20 tansiyon ve panik atak kriziyle acildeyiz kendimi çok çaresiz güçsüz hissediyorum
Reklam
Ama insanın iyiliğinden kuşkulanınca, iyiliğe olan güvenimi de yitirdim. İyiliğin güçsüzlüğüne üzülüyo­rum! Ne çare ki, iyilik bulaşıcı değil. İyiliğin, güzel bir çiy tanesi kadar güçsüz olduğunu düşündüm.
Bir ülkenin halkı insanlığını kaybederse, ülke de saygınlığını yavaş yavaş kaybeder. ... Bir ülkenin güçsüz olmasının birçok nedeni vardır. Doğal afetler, toprağın verimsizliği bir ülkeyi zayıflatır ve fakirleştirir ama insanlığı kaybetmek, insanların neden olduğu bir şeydir. O yüzden insanlığını kaybettiği için güçsüz düşen başkalarının sempatisini kazanamaz.
Bu kitap çok ağır. Kalbimi yordu şimdiden.
“Hayatını başka birinin mahvetmesine izin vermektense kendi ellerinle canını almak ne zaman daha akıllıca oldu? Güçsüz olduğum için ölmek istemiyorum. Ölmek istiyorum çünkü kazanmak için yapabileceğim tek şey bu.”
Sayfa 60 - PukkaKitabı okuyor
Böylece yalancı dünyamızda ilk kez olmamak üzere Helena Sophia'ya karşı, güzellik bilgeliğe karşı, günahkarlık erdeme karşı, her zaman iştahlı olan ten de denetim altındaki güçsüz ruha karşı galip gelmişti ve zamanında Eyüp'ün o düşündürücü konuşmasında yakındığı gibi, yeryüzünde kötülerin rahatı yerindeyken iyiler zarar görmeye, hak yemeyenler gülünç duruma düşmeye devam ediyordu. Çünkü tüm ülkede hiçbir gümrük ya da vergi memuru, hiçbir şarap ustası veya rehinci, hiçbir kuyumcu veya fırıncı, hiçbir yan kesici veya ibadethane hırsızı, ne kadar çok çabalasalar da iki kız kardeşin azıcık gayretle elde ettiği kadar para kazanamıyordu.
Reklam
"Ancak güçsüz olmak kader değil, seçimdir. Güçsüz olursan insanların seni uçurumun kenarına sürüklemesi çok kolay olur."
"Biri paranın, utancı ve üzüntüyü zengin insanların evinden uzak tutmaya yetmediğini keşfetmiş; diğeri yoksul olsa da gençliği, sağlığı ve neşesi sayesinde, hayatın keyfini süremeyen huysuz ve güçsüz yaşlı bir kadından çok daha mutlu olduğunu anlamış. Üçüncüsü ekmek parası kazanmanın zor olduğunu ama bunun için dilenmenin çok daha acı olduğunu öğrenmiş. Dördüncüsü ise akik taşlı yüzüklerin bile iyi davranışların yerini tutamayacağını kabul etmiş."
Sayfa 63 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ve ben. Büyülerim bozulmuş. Kalem düşer Güçsüz titreyen ellerimden.
Sayfa 209 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Bir zamanlar, acı gözyaşları döktüğümde - Umutlarım acılarda eriyerek yitip gittiğinde, ve karanlık, daracık bir hücrede yaşamımı saklayan çorak tepede dururken, daha önce hiçbir yalnızın olmadığı kadar yalnız, anlatılması olanaksız bir korkunun önünde sürüklenerek, güçsüz, sadece sefil bir düşünce olarak,- O sırada, ne geriye ne de ileriye gidebilirken, yardım bulmak için etrafa bakındığımda -ve kaçıp giden, sönmüş yaşama sonsuz bir özlemle tutunmuşken- işte tam o sırada, bir şafak rüzgârıdır esti mavi uzaklıklardan, eski mutluluğumun doruklarından - Ve bir anda koptu doğumla olan bağ, ışığın zincirleri -Yeryüzünün görkemi ve onunla birlikte bütün kederim de uçup gitti. Onunla hüzün de yeni ve açıklanabilmesi olanaksız bir dünyaya aktı. Sen, ey gecenin coşkusu, cennetin mahmurluğu, her yanımı kapladın. Zemin, hafiften yükseldi - üzerinde özgürlüğüne kavuşmuş, yeni doğan ruhum dalgalandı. Bir toz bulutuna dönüştü tepe ve bulutun içinden sevgilinin bulanık yüz çizgilerini gördüm - Gözlerinde sonsuzluk dinleniyordu - ellerini tuttum, ve gözyaşları parlak, kopmaz bir bağa dönüştü. Binyıllar, fırtınalar gibi uzaklara kaydı- Onun boynuna sarılıp yeni yaşam için haz dolu gözyaşları döktüm. Bu, sendeki tek rüyaydı. Uçup gitti, ama geride yansıması olarak gecenin göğüne ve onun güneşine, sevgiliye olan o sonsuz ve sarsılmaz inanç kaldı.
Reklam
Ve yine de ölmekte olan birinin yanında güçsüz bir şekilde oturmak, bilmek, ama yine de gücü olmamak...
İnsanların üzerinde yaşadığı dünyayı tam olarak algılamalarına mani olan şey duygularının körelmiş, güçsüz ve aldatıcı olmasıdır.
Sayfa 21 - İnkılapKitabı okudu
Ama gercekten de bana bir şeyler oldu. Sıkıcı biri oldum. Bu saçmalık. Zayıf, gücsüz birine dönüstüm. Birden, bagırarak of çekmek istedim.
Sayfa 30
Hayatla mücadele etme, hayatla karşılaşma ve sorunları çözme imkanı verilmemiş bir insan kendini güçsüz hisseder öğrenilmiş çaresizlik duygusu içinde sık sık acınacak durumlara düşer yapabileceği basit şeyleri ve bile yapamayacağını sanır…
256 syf.
·
Puan vermedi
İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin: daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...' Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın 'kapana kısılmışlığını' gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, 'insanın içindeki şeytan'a keskin bir bakış.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,1bin okunma
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.