Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Güne bakanlara komşu bir kadının kederi" öyküsü
İçimi böylesine coşkun ve yeğni kılan nedir? At gibi koşturan savana? Dengemi tırpanlayan?
Kadın kısmının bir hükmü yoktu bu başı karlı, eteği dumanlı dağ köylerinde. Çünkü pek çoğunun o güne değin okuyabildiği tek şey kendi alın yazılarıydı.
Reklam
Anlıyor musun?
Beşikler vermişim Nuh'a Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, Tanıyor musun ? Utanırım, Utanırım fıkaralıktan,
Zeynep babasının elini öptü. Ona kaderinde evliliğin olmadığını; çoğu geceler, başını yastığına koyduğunda karşısında Seyyah Meleklerden Derdail'i gördüğünü ve sonrasında bunun düş mü, yoksa gerçek mi olduğunu kestiremediğini; belki de insanın memleketinin, doğduğu yer değil ölmeyi seçtiği yer olduğunu; Allah'ın ona verdiği ömrün geri kalanında -şu dünyadaki yıllarında- o güne dek ailede hiç kimsenin yapmadığını yaparak gezginler arasına karışmayı istediğini de açıklayabilseydi keşke.
Birinci kural yaradana hangi kelimelerle tanımladığımız kendimizi nasıl gördüğümüze aynı tutar şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak utanılacak utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demekki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk merhamet ve şevkat anlıyorsan sen de bu vasıflardan bolca mevcut
ANADOLU Beşikler vermişim Nuh'a, Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, Tanıyor musun?
Reklam
Hafızanda çatık kaşlı bir hâtıra olarak yaşamak istemezdim. Sana dayanabilsem harabeler içinde yeni bir kale kurabilirdim kendimize. Olmadı. Olmuyor. Bu kitapların da, fedakârlıkların da kimseye faydası yok. Sen de koş, sen de düş, sen de yaralan. Kalbimin duracağı bahtiyar güne kadar seninle beraber yaralanmaktan başka ne yapabilirim?
Sayfa 120 - İletişim Yayınları, 16.Baskı: 2005-İstanbul
O gece Seyranın gözüne hiç uyku girmedi. Sevincinden içi içine sığmıyor, dolup dolup boşanıyordu. Bir tatlı, büyülü, yumuşacık, sıcacık bir düş içinde yüzüyor, ağır, kokulu, ılık bir şeyler, sevgiye, şefkate, merhamete, dostluğa benzer bir şeyler damarlarında hızla dolaşıyor, kanı çektiği acılardan temizleniyor, rahatlıyordu. Seyran gün doğmadan yataktan çıktı. Bütün bedeni, saçları, derisi tırnakları, gözleri kulaklarıyla doğan güne karşı gerindi. Sonsuz bir mutluluk düşündeydi. Bostan, ayak bileklerine kadar gelen, çakıltaşlarının arasından cığıl cığıl akan su, söğütler, mavi bir bulut gibi gelip sazlığın yeşilinin üstüne inen kelebekler, çınarlar, kuşlar.
Yapı Kredi Yayınları
Size ‘’ Namib çöl böceğini anlatabilmem için dünyanın en kurucu çöllerinden birine gitmeyi kabul etmelisiniz. Kelebeğin tuza ihtiyacı vardı Amazonlarda, çöl böceğinin suya. Yaşamak istiyor. Ölmek kolay fakat yaşamalı Namib çöl böceği . Susuzluktan kavrulmamalı.Sabah sisi ne güne duruyor. Hadi sırtını sise yasla! Pes etme, düş peşine nemin! Sırtındaki çıkıntılar evet evet sırtındaki çıkıntılar da toplamalısın nemi. 15-20 mikron çapındaki su damlaları, sırtındaki çıkıntılar da birikmeye başlıyor! Yaşasın! Çıkıntıların çevresinde balmumu kıvamında bir maddeyle kaplı, su geri püskürtücüleri var.Yaşasın ! Çıkıntı yeterince büyük bir su damlası biriktirdiğinde gerçekleşiyor mucize bir kanal aracılığıyla o minik damla ağzına geliyor.
Sayfa 28
-Sen de koş, sen de düş, sen deyaralan. Kalbimin duracağı bahtiyar güne kadar seninle beraber yaralanmaktan başka ne yapabilirim ? Cemil Meriç
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Hayat bizim suskunluğumuzda söyler şarkısını ve uykumuzda düş görür. Yenik düştüğümüzde ve aşağılandığımızda bile, Hayat yükseklerde kurar tahtını. Ağladığımızda da, Hayat güne gülümser ve biz zincirlerimizi sürüklesek bile, o özgür kalır.
Sayfa 5
“Kendini tehlikeye atmaktan korkan kişiye ne yazık! Çünkü o kişi belki de hiç düş kırıklığına uğramayacak ve peşinden koşacak bir düşü olanlar kadar acı çekmeyecek. Ama dönüp arkaya baktığında ( çünkü her zaman, sonunda dönüp arkamıza bakarız) yüreğinden şu sözcüklerin döküldüğünü duyacak: “Tanrının, yaşadığın her güne ektiği mucize tohumlarına ne yaptın?”
Düş Çocuk
Üşürken içselinde düşüncelerin ve tükenirken takvim yaprakların, bir ömrü bir güne sığdırmaya çalışan kelebek gibi çaresiz ama umutlu, kırgın ama hayat dolu. Yaşamak... Neydi yaşamak?
Sayfa 72
Aklı harekete geçmişti. Ağızlardan kendine bir anlam ifade etmeyen sözlerin çıktığını duyuyor, kendisinin sadece kitaplarda görmüş olduğu ve o güne dek tanıdığı hiçbir adamın ya da kadının telaffuz etmeye çapının yetmeyeceği kelimeler geliyordu kulağına. Bu muhteşem ailenin, kızın ailesinin üyelerinin dudaklarından kolayca dökülen bu tür sözleri işittikçe büyük bir zevk ve heyecan duyuyordu. 'Kitaplardaki romantik aşklar, güzellikler ve yüce hayat gerçeğs dönüşüyordu. Düş gücünün kuytularından çıkan hayallerinin yavaş yavaş hayata geçmesini görme bahtiyarlığına erişen bir insanın yaşadığı o nadir mutluluk anlarının tadını çıkarıyordu.'
767 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.