Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilimdeyse insan bilgisi, sonu olmayan bir merdivenin basamaklarını tırmanır ve atılan her adımla dünya hakkındaki bilgiler yerlerini yenilerine bırakır. Demek ki bu, nesnel ayrıntılann bilgisine dayanarak birbiri üstüne, mantıken inşa edilen kavrayışların basamak basamak yükselen yoludur. Buna karşın sanatsal kavrayış ve keşif, her seferinde dünyanın yeni ve benzersiz bir görüntüsü, mutlak gerçeğin bir 'hiyeroglifi' olarak ortaya çıkar, kendini bir vahiy olarak sunar. Sanat, sanatçının bütün dünya yasalarını sezgisel olarak yakalama arzusu şeklinde ortaya çıkar: güzellik ve çirkinlik, insancıllık ve acımasızlık, sonsuzluk ve sınırlılık. Bütün bunları sanatçı, 'mutlak'ı yakalayan görüntüyü yaratma aşamasında kendine özgü bir tavırla yeniden şekillendirir. Tinin maddeyle, sonsuzun sonla sınırlandırılmasıyla ifade edilen sonsuzluk duygusu , bu görüntünün yardımıyla yakalanabilir. Sanat, olgucu-faydacı bir pratiğin bizden gizlediği, mutlak tinsel gerçekle iç içe geçmiş bu dünyanın bir simgesidir görüşünü bile ileri sürebiliriz.
Sayfa 28 - Agora kitaplığı, 2007Kitabı okudu
Giysiler
Bir gün güzellik ve çirkinlik deniz kıyısına karşılaşmışlar hadi denize girelim demişler birbirlerini soyunup yüzmüşler denizde bir müddet sonra çirkinlik kıyıya geri gelip güzelliğin giysilerini giyerek oradan uzaklaşmış güzellik kıyıya vardığında bulamamış giysilerini çıplak dolaşmayacak kadar utangaç olduğundan çirkinliğin kıyafetlerini giymiş üstüne oradan ayrılmış o günden bu yana kadınlar ve adamlar bu ikisini karıştırır olmuş fakat bazıları dikkatle bakmışlar güzelliğin yüzüne ve giysilerine rağmen tanımışlar onu bazıları da çirkinliği tanımışlar giysileri gözlerini gizliyemiyor muş çünkü
Reklam
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
_Marki de Sade, kendisinden başka benzeri olmayan biridir. Hayatından ibaret bu acı deneyin en belirgin çizgisi, başkalarıyla arasında hiçbir bağ kurmamış olmasıdır. Sade, doğuştan hükümlü olduğu yalnızlığına öyle keskin, öyle aşırı erotik oyunlar doldurmuştur ki, suç ortakları bile ona karşı olmuşlardır. Kendine karşı bölünmüştü ve herkese
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
İnsanın insana hükmetmesinin acıyla olması, kısmı...
Sonra da, sesinin tonunu değiştirerek ekledi: "Her neyse, bütün bunların konumuzla bir ilgisi yok. Gerçek güç, uğruna gece gündüz savaşmamız gereken güç, nesnelere değil, insanlara hükmeden güçtür." Bir an durdu, bir kez daha parlak bir öğrenciye soru soran bir öğretmen havasına büründü: "İnsan insana nasıl hükmeder,
Sayfa 288 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"...Nasıl bir dünya yaratmakta olduğumuzu anlamaya başladın mı şimdi? Eski reformcuların hayalini kurduğu o enayi, zevk düşkünü ütopyaların tam tersi bir dünya. Korku, ihanet ve azap dolu bir dünya, ezmenin ve ezilmenin dünyası, kendini yetkinleştirdikçe daha az acımasız olacak yerde daha da acımasız olan bir dünya. Bizim dünyamızda ilerleme,
Sayfa 288Kitabı okudu
Güzellik ve Çirkinlik
“ Bir gün Güzellik ve Çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar. Ve birbirlerine ‘ Haydi, denize girelim, ’ dediler. Giysilerini çıkarıp, suya girdiler. Bir süre sonra Çirkinlik kıyıya çıktı ve Güzelliğin giysilerini giyerek oradan ayrıldı. Ardından Güzellik, denizden çıktı ve giysilerini hiçbir yerde bulamadı, ancak çıplak kalmaktan öyle utanmıştı ki mecburen Çirkinliğin giysilerini geçirdi üstüne. Sonra güzellik de oradan ayrıldı. O günden beri kadın ve erkek, karıştırır oldu her ikisini birbirine. Yine de bazılarının Güzelliğin yüzüne bakınca giysilerine aldanmadan onu tanıdığı gibi bazıları da Çirkinliği gözünden tanır ve giydiği giysiler, onu başkalarının gözlerinden gizleyemez. ”
Sayfa 8 - * Giysiler adlı parçadanKitabı okudu
Herkes bir başkasının sağırı. Herkes kendisine benzemeyenin körü. Herkes kendisinin, ‘kendim’ derken içini doldurduğu her şey budalası. s.15 Anlamak ister gibi yapıyoruz duvarın ardındakini ama aynadaki suretimizin sarhoşuyken ne mümkün. s.16 ‘sen’ diyebilmek cevheri. s.17 “Kendimi düzeltirsem yeryüzü bir yanlıştan kurtulacak.” “Cümleler
Sayfa 91 - profil kitapKitabı okudu
Giysiler
Bir gün güzellik ve çirkinlik deniz kıyısında karşılaşmışlar. "Hadi denize girelim." demişler birbirlerine. Soyunup yüzmüşler denizde. Bir müddet sonra çirkinlik kıyıya geri gelip güzelliğin giysilerini giyerek oradan uzaklaşmış. Güzellik, kıyıya vardığında bulamamış giysilerini, çıplak dolaşamayacak kadar utangaç olduğundan çirkinliğin kıyafetlerini giymiş üstüne. Oradan ayrılmış. O günden bu yana kadınlar ve adamlar bu ikisini karıştırır olmuş. Fakat bazıları dikkatle bakmışlar güzelliğin yüzüne ve giysilerine rağmen tanımışlar onu. Bazıları da çirkinliği tanımışlar, giysileri gözlerini gizlemiyormuş çünkü.
Reklam
Ruh Üstüne
Yeter ki bu durum ulaşalım, isterse birkaç dakika, birkaç saat, birkaç gün ele geçirelim bu durumu (onu sürekli elde tutmak, katıksız bir mutluluk demektir), anında insanlar gözümüze her zamankinden bir başka türlü görünür. İsteklerimizi yansıtan aynalar ya da karikatürler olmaktan çıkar, yeniden doğa parçalarına dönüşürler. Güzellik ve çirkinlik, yaşlılık ve gençlik, iyi kalplilik ve hainlik, açık yüreklilik ve dışa kapalılık, sertlik ve yumuşaklık birbirinin karşıtı olma özelliğini yitirir, ölçüt diye kullanılabilmekten çıkar. Bütün insanlar güzel, bütün insanlar ilginçtir bundan böyle, hiçbiri küçümsenemez, hiçbirinden nefer edilip hiçbiri yanlış anlaşılamaz.
Bir gün güzellik ve çirkinlik deniz kıyısında karşılaşmışlar. "Hadi denize girelim." Demişler birbirlerine. Soyunup yüzmüşler denizde. Bir müddet sonra çirkinlik kıyıya geri gelip güzelliğin giysilerini giyerek oradan uzaklaşmış. Güzellik, kıyıya vardığında bulamamış giysilerini, çıplak dolaşamayacak kadar utangaç olduğundan çirkinliğin kıyafetlerini giymiş üstüne. Oradan ayrılmış. O günden bu yana kadınlar ve adamlar bu ikisini karıştırır olmuş. Fakat bazıları dikkatle bakmışlar güzelliğin yüzüne ve giysilerine rağmen tanımışlar onu. Bazıları da çirkinliği tanımışlar, giysileri gözlerini gizlemiyormuş çünkü.
Bir gün güzellik ve çirkinlik deniz kıyısında karşılaşmışlar. “Hadi denize girelim.” demişler birbirlerine. Soyunup yüzmüşler denizde. Bir müddet sonra çirkinlik kıyıya geri gelip güzelliğin giysilerini giyerek oradan uzaklaşmış.Güzellik, kıyıya vardığında bulamamış giysilerini, çıplak dolaşamayacak kadar utangaç olduğundan çirkinliğin kıyafetlerini giymiş üstüne. Oradan ayrılmış. O günden bu yana kadınlar ve adamlar bu ikisini karıştırır olmuş.
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.