"Mutlak Varlık", Ibni Arabi’de sadece Tanrı-Âlem münasebetini
değil, bütün sisteminin özünü meydana getirmektedir.Ona göre,
Ontolojik açıdan "Vucûd (Varlık)" birdir. Bu "Mutlak Birlik”tir. Buna ister
Külli Cevher densin, ister ilk Muharrik, ister Külli Ruh, Külli Akıl vb. ne
denirse densin, tek Hakikat, tek Vucûd vardır; O da, ALlah'ın
vucûdudur. Eşyanın ayrıca bir vucudu yoktur. Onlar Allah’ın vucûdu ile
varlığa gelen (kâim olan) çeşitli şekil (süret) ve tezahürlerdeki tecellîden
ibarettir.
Böyle olunca felsefenin varlık probleminde ele almış olduğu madde
var mıdır? Maddenin mahiyeti nedir? Madde kadîm midir? Yoksa
mahlûk mudur? gibi vb. sorulara da lûzûm kalmamış oluyor.
Genel olarak, Ibni Arabî, varlığı; Mutlak Varlık, Mümkün Varlık ve ne
var ne de yok olan; ne ezelî, ne de zamanda olan varlık olmak üzere
üçe ayırıyor. Mutlak Varlık Tanrı, Mutlak Varlığa bağlı olarak varlığa gelen
mümkün varlık âlem ve de son katagoride yer alan hakikatların
hakikati, idelerin idesi, en yüksek cins, İlk Akıl vb. olan
tanımlanamayan varlık.