Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır.
Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz:
– Giriş
– Kitapla İlgili Düşüncelerim
– Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi
– Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi
– Turin
Yazarlar bile kendi yazılarındaki Arapça ve Farsça kelimeleri yanlış okurlardı. Çünkü bu yazının imla harfleri yoktu. Okumak, hele halkı okutmak Osmanlılar’ın büyük bir meselesi idi.
Yavuz Sultan Selim'in Memlüklerden devraldığı ve Osmanlı'nın 4 asır boyunca sürdürdüğü Hilâfet makamı, her ne kadar resmi olarak 1924 yılında TBMM'de çıkarılan bir kanunla sonlandırılmış olsa da, bu iş asılda Lozan imzalandığı ve Cumhuriyetin ilan edildiği gün bitirilmişti. İngilizlerin Lozan Anlaşmasını Hilâfet kaldırılana dek
Cumhuriyet dönemi devrimlerin aslında bu dönemde gelişip ortaya konan devrimler olmadığı, bunun bir geçmişinin olduğu, 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devletinde gelişen ve giderek artan Batı taklitçiliğinin bir sonucu olduğu vurgulanıyor. Tanzimat'ın ilanı, Meşrutiyet'in ilanı, Islahat Fermanı'nın ilanı, II. Meşrutiyet'in ilanı
🌷Üç ayların ilki ve ikincisi olan Recep ve Şaban ayı, kutlu bir zaman dilimidir ve mü'minlerin hayatında müstesna bir yer teşkil eder. Her mü'min, bu zaman diliminin geleceği ânı heyecanla bekler/ beklemelidir. Böyle bir bekleyiş bize Efendimiz'den miras kalmıştır. O (sallallâhu aleyhi ve sellem), üç ayların geleceği günleri gözler
Kitapta neler anlatmış: 1. Dünya savaşına nasıl girdik, Lozan nedir, inönü kimdir, 12 ada meselesi nedir, Atatürk'ü Samsun'a Vahdettin mi gönderdi ne için gönderdi (eleştirisi gayet güzel), harf inkılabı meselesi, eğitim sağlık reformları (ki bunları çok övüyor), Bu fikri bağnazlık içerisinde yersiz ve saçma tutumları yapılanları
Ankara Sultanîsi'nin müdir odasında bir muhtedî olan Ahmed Rüstem Bey'in kemal-i şiddetle reddettiği bu fikri, sonradan harf inkılâbı sıralarında Dârülfünûn Müderrislerinden Köprülüzâde Fuad Bey ve Şekib Tunç Bey de reddetmişler; birçok lisan bilen Filoloji Müderrisi Avram Galanti Bey de müstakil bir kitapla cerh ve reddetmişti. Türklerin bin senelik kütüphane-i irfânının Latin harflerinin kabulüyle mahv ve münkariz olacağı beyan ediliyordu. Güç öğrenmenin sebebinin metodda olduğuna inanıyorlardı. Sonra bu mâzi ile alâkayı kesmekoluyordu. Halbuki, Japonlar gibi meselâ İngilizceyi ilim lisanı ve yabancı dil olarak kabul etmekle terakki ve maarif meselesi kökünden halledilmiş olacaktı.
Az/ Hakan GÜNDAY
Yazarın okuduğum ikinci kitabı, elimden düşmedi desem yeridir. Kurgusu, karakterleri konusu her şeyiyle fevkalade bir kitap hatta yazarın özdeştigi Kinyas ve Kayra'dan bile daha güzel, daha gerçekçi diyebilirim.
Kitap; eş zamanlı ama birbirinden bağımsız ilerleyen iki hayatı; Derda ve Derdâ'yı, ikisinin bataklığa
Bir defa şunu söyliyelim ki, eski harfleri kolayca okuyup yazmayı bilenlerden Harf İnkılâbı'nın en ateşli müdafaacıları olduğu halde, müsveddelerini eski harflerle yapanlar zannettiğinden çok daha fazladır! Sorabilir miyim?.. Rahmetli Hüseyin Câhid Yalçın Ulus'taki başyazılarını hangi harflerle yazardı? Eski harflerle! Falih Rıfkı arkadaşımız? Eski harflerle! Ahmed Emin Yalman üstâdımız? Eski harflerle! En büyük şâirimiz Yahya Kemal'in kitaplarında müsveddelerinin fotokopilerinden anlıyoruz ki, oda, eski harflerle!...
Bu bir, irtica meselesi değil, zamandan tasarruf ve kolaylık meselesidir.
1. Allahu Teâlâ ahirette görülecek midir?
İnsanın en kıymetli varlığı imanı ve itikadıdır. İtikadımızı batıl fikirlerden muhafaza etmeye çalışmak ve bu yolda gayret göstermek en önemli vazifemizdir. Çünkü ahiretteki saadetimizitikadımızın düzgünlüğüne bağlıdır. İnsanın yer ile gök arası kadar ameli olsa ama itikadı bozuk olsa, ameli ona fayda
Camp David Anlaşmaları 17 Eylül 1978 günü Beyaz Saray'da yapılan ve genellikle tarihi diye nitelendirilen bir törenle imza edildi. İmza töreninde bütün övgüler Başkan Jimmy Carter içindi. Başkan Enver Sedat, Başkan Carter'in Camp David'de barış sürecinin tam tarafı gibi hareket etmiş olmasını överken, en büyük övgülerin İsrail başbakanından gelmesi dikkati çekmekteydi. Begin'e göre Başkan Carter, Camp David'de, Mısır piramitlerini inşa edenlerden çok daha fazla çalışmıştı ve anlaşmaların hazırlanmasında her paragraf, her cümle, her kelime ve hatta her harf üzerinde durmuştu. Halbuki gerçekte, cümleler, deyimler ve kelimeler üzerinde inatçılık eden kendisi olmuştu.
Peki, Mustafa Kemal’in modernizasyon hamlesini hayata geçirebilmesinin önündeki engeller neydi?
Evvela, karşısında bir millet yok. Kimsin dediğin zaman ben Müslümanım, diyor insanlar. Bir Osmanlı milletler karmaşası var ki, tamamen dine dayanıyor. Ülke içerisindeki Müslüman olmayan faktörler Avrupa ile nispeten temaslarını muhafaza edebilmişler,
Osmanlı Devleti’nin son yıllarında ortaya çıkan “harflerin ıslahı” meselesi ile başlayan harf devrimi süreci,Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk dilinin yapısına en uygun görüp buna göre düzenlediği Latin temelli Türk alfabesinin yeni Türk devletine tatbikiyle bugünkü halini alır. Yeni harflerin öğretimini de bizzat başöğretmen Atatürk şehir şehir dolaşarak tatbik etmiştir.
Gerek Osmanlı gerek cumhuriyet dilci ve münevverleri halkın okuma yazma konusundaki geri kalmışlığının farkındadır. Bu sebeple süreç içerisinde “Arap harflerinin bağlanmadan yazılması,Latin harflerinin benimsenmesi(bu görüş
ilkin Azerbaycan Türklerinden Mirza Fethali Ahundzade tarafından öne sürülmüştür.),üstün ve ötre kullanılması” gibi çeşitli öneriler sunulsa da soruna çare olacak bir uygulamaya geçilememiştir. Latin harflerine karşı çıkan -Fuat Köprülü gibi-aydınlar var olsa da nihayet 1 Kasım 1928 itibari ile yeni Türk alfabesi resmen kabul edilmiştir.
Atatürk’ün yakınlarından Fâlih Rıfkı Atay, Atatürkçülüğü en başta milli egemenlik, anti-emperyalizm, Türkçülük ve lâiklik(sekülarizm) olarak tanımlar. Falih Rıfkı’ya göre Atatürk, her şeyden önce öğretim birliği ve seferberliği sayesinde, kafanın, zihniyetin değişmesini amaçlıyordu. Mesele “bütün halk çocuklarının müspet bilgiye dayanan ilkokul