Rahat batmış onlara ...
"Osmanlı İmparatorluğu'nda bütün Hıristiyan azınlıklar gibi, Ermeniler de rahat bir hayat yaşıyorlardı. Ticareti, sanatı ellerinde tutuyor, asker vermiyorlardı. Memleketin zengin ve bu bakımdan imtiyazlı bir tabakasını teşkil ediyorlardı. Bütün kasaba ve şehirlerde Rum mahalleleri gibi, Ermeni mahalleleri de, o kasaba ve şehrin en mamur kısımları idiler. Bağların, bahçelerin en güzelleri onlarındı. İç ticaret gibi, dış ticaret de ellerindeydi. En güzel mektepler de onlarındı. Memleketin hiçbir vilayetinde ise çoğunluk teşkil etmiyorlardı.. Yarı-aydın Ermeni liderleri ve ihtilâlci Ermeni partileri işte bu şartlar içinde Ermenileri istiklâle teşvik ettiler. Duygulu olmaktan ziyade, hayalci, heyecanlı Ermeni gençliği bu daveti pek çabuk kabul etti.."
1955'ten bir insanın 2000'lere dair bazı umutları gerçek olamadı.
C. Chaplin’in dediği gibi dünyayı anneler, şairler ve öğretmenler yönetseydi, kimseler sızlanmaz- dı! Ama o da bencileyin hayalci. Nerede o cici anneler, namuslu, bilimci öğretmenler, yiğit şairler? Belki 2000 yılından sonra... Ah be!
Bu geçtiğimiz ilk 10 yılda (first decade) patlak veren trajik olaylar, sarsıcı krizler, derin huzursuzluklar, dünya liderlerinin birçok siyasetçi ile ekonomist bilim adamlarının ne kadar kısa görüşlü ve hayalci olduklarını, büyük merkezlerin pompaladığı iyimser propagandaların kofluğunu ortaya koymuştur.
Şu dünyada düşeceksen yollara, İyisi mi yedi kez doğmaya bak. Bir kez, yangın çıkan bir evde doğ, bir kez, buzdan soğuk sellerde, bir kez, azgın deliler arasında, bir kez, olgun bir buğday tarlasında, bir kez de kimsesiz bir manastırda. Bir ağızdan ağlayan altı bebek, yetmez: sen
Suriel'in neden tekrar tekrar bana yardım etmeye geldiğini anladım. Bunu sadece iyilik olsun diye değil...aynı zamanda bir hayalci olduğu için yapmıştı.
264 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"...Mai ve Siyah. Ah!Biçare hırpalanmış, ezilmiş hayat!Mai bir geceyle siyah bir gece arasında geçen şu nasipsiz, talihsiz ömür!Bir elmas yağmuru altında açarak şimdi bir siyah inci yağmuru altında gömülen emel çiçekleri..." Ahmet Cemil.; bu talihsiz hayatın sahibi...Ne umdu ne buldu bu hayatta dediğimiz bir hikayesi var.Ama o da kızıyor kendine , hayatın gerçeklerinden kopup fazla hayalci olduğu için.Neme lazım şair olmak , matbaa sahibi olmak... Halit Ziya Uşaklıgil 'in , "Aşkı Memnu" dan sonra okuduğum ikinci eseri..Öyle severek okudum ki kitabı bunların sebeplerini de sizinle paylaşmak istiyorum: Öncelikle hassas bir kişilik olan Ahmet Cemil'in iç dünyasına ve duygularına yer veriyor olması, psikolojik yönü ağır basan bir anlatımı, bu anlatım ile yarışır bir vaziyette olan harika betimlemelere sahip olması, bir zamanlar her gün geçtiğim yollar olan Vezneciler , Beyazıt , Vakıf Gureba hastanesi civarında atla geziniyor olmaları ve tüm bunlarla eş değerde hikayesi. Dönemin edebiyat anlayışı "Edebiyatı Cedide " topluluğun bakış açısını yansıtıyor olması da ayrı kıymetli. Kitabı okurken bir Martin Eden daha mı eklenecek hafızama dediğim oldu ama Ahmet Cemil ayrı bir konumda yerini aldı gönlümde.Aferin sana Ahmet Cemil dedim. Nietsche 'nin dediği gibi ;" Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasil'a katlanabilir." Keyifle okuyun , tavsiyem samimidir.
Mai ve Siyah
Mai ve SiyahHalid Ziya Uşaklıgil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202124,8bin okunma
Elimdeki parayla alınabilecek modellerin neler olabileceğini Selim'e sorduğumda önüme serdiği seçeneklerin hiçbiri beni tatmin etmemişti. Ne söylerse burun kıvırıyordum. İş bilmezliğime, paranın alım gücünün farkında olmayan hayalci hallerime sinirlenip "Ne almak istiyorsun, sen söyle o zaman" dediğinde "Mercedes" dedim. Güldü. Sonra da "tabii daha önce neden aklıma gelmedi ki" diye dalga geçti. Ciddi olduğumu fark edince de "Bu parayla ancak bir Mercedes hurdası alabilirsin" dedi. Aslında ona söyletmek istiyordum. Benim hayalimdeki araba belliydi. 74 model, fıstık yeşili bir Mercedes. Otopazarında haftalarca gezdikten sonra bulduk onu. Beni bekliyordu. Selim neden bu kadar heyecanlandığımı anlayamamıştı. Ona açıklamaya çalıştım. Belki de ilk kez hayalini kurduğum bir şeyin tamı tamına aynısına kavuşmuştum işte. Tanrısal bir işaret gibi duruyordu otopazarının ücra bir köşesinde. Çoktan gözden düşmüş Nova'lar, yaşlandığını bir türlü kabullenmeyen spor BMW'ler, aradan zaman geçmemiş gibi alık alık sırıtan Murat 124'ler arasında beni bekliyordu.
Sayfa 16 - Can Yayınları (74 Mercedes)Kitabı okudu
Hayalci değil, deli olmak gerek. Düzenliliğin berisinde olmalı, ötesinde değil.
Sayfa 110 - Can Yayınları - 11.BaskıKitabı okuyor
“ işte hayat bizi, kendimizle ilgili peşpeşe yaptığımız böyle tespitlerle azar azar daha iyi olmaya sevk eder, tabiatının boş ve hayalci yanını da, çoğu insanda bulunan yaradılıştan gelen ve tutku ile kederin kriz anlarında ruh değişimlerinin hararetiyle kabaran ve insanı, geriye size gömülmüş bir bilinçten başka bir şey bırakmayacak kadar ele geçiren o dahili Bulut’un varlığını kabul ediyordu.”
Sayfa 775Kitabı okudu
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.