Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Biz Bir Aileyiz" Ben de tam bunu söylüyordum. Ben de bu ailenin bir parçasıyım, siz de. Hepimiz birlikte gülünce daha güzel bir aile olmuyor muyuz?
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayat gülünce güzel. :))
Ve gülmek öyle hoştu ki, komik an geçtikten sonra bille gülmeyi sürdürürler..
Sayfa 103Kitabı okudu
Hayat gülünce çok daha güzel bir hal alıyor.
Hani, içimizden bir türlü söküp atamadığımız “El ne der?” korkusu işte. Kendi kendine gülene deli demiyorlar mı, deli oluyorum! Gözlerinden pembe buğular saçarak, otuziki dişini gökyüzünün maviliğine batıra batıra gülemeyen binlerce milyonlarca insanın onca gülüşü nereye gizlediklerini düşündüm o an. Bu insanların, dedim, ya gülüş pınarları kurutuldu bir bir, ya da gülüşlerini bir yerlerde gizliyorlar. Sanırım erkekler göğüs ceplerinde, kadınlar da çekmecelerinde. Diyorum ki, göğüs ceplerini ters çevirsen, çekmeceleri açıversen gökyüzüne kanatlanan gülüşler ortalığı nasıl da cıvıltıya boğar kim bilir?
Aslında korku hepimizin ihtiyacı olan bir duygu. Hiçbir şeyden korkmadan yaşamak bizi güçlü kılmaz, aksine hayatımıza mal olur. Hayat korkunca, heyecanlanınca, sevince, mutlu olunca, gülünce güzel. Bunlardan birinin eksikliği bizi yarım bırakır. Yarım bir hayatıda kimse istemez.
Aslında korku hepimizin ihtiyacı olan bir duygu. Hiçbir şeyden korkmadan yaşamak bizi güçlü kılmaz, aksine hayatımıza mal olur. Hayat korkunca, heyecanlanınca, sevince, mutlu olunca, gülünce güzel. Bunlardan birinin eksikliği bizi yarım bırakır. Yarım bir hayatıda kimse istemez.
Reklam
İnsanların pek çoğu gülmeyi hiç beceremezler. Hoş buna becerememek de denemez ya! Çünkü bu bir Tanrı vergisidir, değiştirmeye de imkân yoktur. Yalnız kendini yeniden yetiştirir, iyi bir biçimde geliştirir, kötü huylarını yenebilirsen, problem kalmaz: o zaman böyle bir insanın gülüşü de her hâlde iyi bir tarzda değişirdi. Bazı insanlar gülüşleriyle
Öyle sanıyorum ki, çoğu zaman gülen bir insana bakmak karşısındakine tiksinti verir, insanların gülüşünde çoğu zaman bayağı, güleni küçük düşüren bir şey kendini açığa vurur. Gülen ise hemen her zaman bıraktığı etkinin iç yüzünü bilmez. Birçokları uykudayken yüzlerinin nasıl bir ifade taşıdığını bilmedikleri gibi o da bunu bilmez. Uyuyan bazı
Sayfa 800Kitabı okudu
Düşünüyorum… Senden geriye ne kalıyor diye… Gözlerini gözlerimden çekince mesela… Ne kalır bende… O gözleri görmesem, nasıl yaşayabilirim? Yaşayamazmışım gibi geliyor… Sen yokken düşünüyorum işte öyle, saçma sapan… Diyorum ki; gülüşü olmasa, boynundaki kokudan bir tutam koklamasam… Bugün onun güzel yüzüne bakmasam, aramasam mesela sesini duymasam… Olmaz ki … Değerini yitirir hayat sensiz… Gökyüzünde renkler kaybolur, yıldızların geceye, güneşin güne olan umudu yok olur. Sonra sirkelen diyorum kendime o var, onsuzluk yok… Ve bir daha bakıyorum gülünce kısılan o canım gözlerine… Seni yeniden daha büyük ve tutkulu seviyorum…
Reklam
İnsanların pek çoğu gülmeyi hiç beceremezler. Hoş buna becerememek de denemez ya! Çünkü bu bir Tanrı vergisidir, değiştirmeye de imkân yoktur. Yalnız kendini yeniden yetiştirir, iyi bir biçimde geliştirir, kötü huylarını yenebilirsen, problem kalmaz: o zaman böyle bir insanın gülüşü de her hâlde iyi bir tarzda değişirdi. Bazı insanlar gülüşleriyle
Hayat gülünce çok güzel...
Mutluluğum bana aittir. Koşullar ne olursa olsun bende saklıdır. Sadece karnım tokken, sevildiğimde veya hava güzelken mutlu olursam, o zaman rüzgarlarda savrulan bir yaprak gibi olurum. Çünkü insanların durumu günden güne değişir. Ne olacağını kimse bilemez. Bana mutluluk veren şeylerin giderken mutluluğumu da götürmesine izin veremem. Herkesin hayatında soğuk ve yağmurlu günler olur. Bulduğumuz kadar kaybederiz, tok olduğumuz kadar aç kalırız. Mutluluğumu dışarıdaki rüzgarlara bağlamadım, o kalbimdeki ateştir. Onu her nefeste beslerim ve huzum onun sıcaklığından gelir.
Hayat sana, bana, bizlere tenezzül etmeden akarken, her gün güneş aynı yerden doğup batarken, ay ışığının büyüsüne kapılıp gitmemize izin vermediği anlarda bile biz yine de sabırla beklemeyi kabullenirken hayattaki rollerimizin sürekli değiştiğini zaman her birimize iyilikle her şeyin daha güzel olacağını anlattı. Peki ya aşk sizleri hangi mevsimde unuttu? Üstelik aşk; pembe bulutların mavisinde yolunu bulmayı kabul eden, tutunduğumuz umutlarımız değil miydi? Eğer umutların varsa bize bir şey olmaz... Anladım ki güneş tekrar sen, ben, biz gülünce doğacak... Dudağımdan akan gülüşlerime hoş geldin.
Bu belki onu tüketebilirdi; fakat bu kadar güzel bir şeyin içinde onunla beraber tükenmek mukadderse bundan ne diye kaçmalıydı? Sen ve yağmur, başa dönemezsiniz. İnsanın en ölümcül yarası içinde anbean büyüyen gitme hevesidir. Ölmekle gitmek aynı şey; ne ölenlerin ne de kalbindeki ıstırap verici ağrı dinmek bilmediği için uzaklara