Hayat çoğu zaman beklenmeyen olaylarla bölünürdü. Bu kimi zaman gelen bir telefon, kimi zaman aile meseleleri, kimi zaman da ister morgda, ister olay yerinde olsun araya giren başka insanlar olurdu.
“ALİ ŞÜKRÜ BEY/HÜRRİYET UĞRUNA 39 YIL”
M. NİHAT MALKOÇ
Trabzon’un balkonu olarak tabir edebileceğimiz Boztepe’de, alabildiğine mütevazı bir kabirde bir hürriyet kahramanı sonsuzluk uykusunu uyumaktadır. 39 yıl gibi kısa bir ömürde, tabir caizse, bir asırlık iş yapmış müstesna bir insandır o… “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
... Sigarayı bırakma ve çocuklarınıza daha fazla zaman ayırma konusunda en az bir milyon kez söz verip tutamayacaksınız... Gazetelerin haftasonu eklerinde aslında serüvenci bir kişiliğe sahip olduğunuzu görüp sevineceksiniz... Saçını boyayan erkeklere hak vermeye başlayacaksınız... Şehir dışında yaşamak konusunda ciddi ciddi planlar yapacaksınız... Çocuklarınızın âşık olduğunu görüp bu garip ruh hallerini bir yerlerden hatırladığınızı fark edeceksiniz... Eşinizin doğum günlerini son anda hatırlayacak, evlilik yıldönümlerini ise kesinlikle unutacaksınız... Eski dostlarla oturup siyasi meseleleri tartışırken üçüncü kadehte çoktan memleketi kurtarmış olacaksınız... Velhasıl hayat, insanı insan yapan bütün renkleriyle her zamanki gibi akıp gidecek ve bazı şeyler hiç değişmeyecek.
... Sigarayı bırakma ve çocuklarınıza daha fazla zaman ayırma konusunda en az bir milyon kez söz verip tutamayacaksınız... Gazetelerin haftasonu eklerinde aslında serüvenci bir kişiliğe sahip olduğunuzu görüp sevineceksiniz... Saçını boyayan erkeklere hak vermeye başlayacaksınız... Şehir dışında yaşamak konusunda ciddi ciddi planlar yapacaksınız... Çocuklarınızın âşık olduğunu görüp bu garip ruh hallerini bir yerlerden hatırladığınızı fark edeceksiniz... Eşinizin doğum günlerini son anda hatırlayacak, evlilik yıldönümlerini ise kesinlikle unutacaksınız... Eski dostlarla oturup siyasi meseleleri tartışırken üçüncü kadehte çoktan memleketi kurtarmış olacaksınız... Velhasıl hayat, insanı insan yapan bütün renkleriyle her zamanki gibi akıp gidecek ve bazı şeyler hiç değişmeyecek.
|Kişisel Ataleti Yenmek, Mümin Sekman
Kendini Halkın Sağlığına Adayan Doktor...
Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı eserin yazarı, göreve başladığı ilk
günden beri günlük tutuyor ve Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini, bölge
hizmetine hangi niyetle başladığını kaydediyor.
Talihi kendisine pek yardımcı olmamış, çocukluğunu ve
gençliğini muhtaçlık ve yokluk içinde geçirmiş.
Toplum! Senin beni bu adamların içine götürmen, onlardan iyice nefret etmem için herhalde. Hayat; amma da hayat ha! Ne bulabilir insan orada? Fikir meseleleri mi var? Duygu meseleleri mi var? Bu hayatın bir ekseni yok: Derin, hayatî hiçbir yanı yok. Bütün bu salon adamları benden çok daha uyuşuk, benden çok daha ölü. Hayattaki gayeleri ne? Benim gibi yatakta uzanmıyorlar, ama bütün gün sinekler gibi aşağı yukarı inip çıkıyorlar. Ne çıkıyor bunlardan? Bir odaya girersin, bakarsın herkes karşılıklı oturmuş, ciddi ciddi duruyor. Yaptıkları nedir? İskambil oynuyorlar... Diyecek yok, güzel bir hayat doğrusu. Yaşamak isteyen bir ruh için ne yaman bir örnek! Ölü değil mi bu adamlar? Oturdukları yerde uyumuyorlar mı? Ben yatakta yatıyorum, kafamı valeler ve aslarla doldurmuyorum diye kabahatli mi oluyorum?
Sayfa 214 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Aslında hep bildiğim hatta kimi zamanda kullanmış olduğum bir tabir hakkında İsmet Özel'in yine hiç bu açıdan bakmadım diyeceğim yorumlarıyla karşılaştım.
Tabirimiz "tuzu kuru";
"Türkçe de geçim derdi çekmeyen, günlük meselelerini olduğu kadar yarınki hayatına dair meseleleri de eli altında ki imkanları gücüyle çözebilen insanlar
22 Ekim 2016
Neredeyse iki ay süren bir okuma sonunda, bugün, bu akşam Çehov külliyatımın, yani "Çehov mevsimi"nin ikinci cildini bitirmek nasip oldu. Çok zor bir iki ay gibiydi sanki, başıma gelmeyen gelince, kitapları okumak zorlaştı, okumakta zorlanınca isteksizlik arttı, ve en yakınım dediğim Çehov bile biraz biraz yabancı gibi