Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mutluluğun bir recetesi yok belki ama mutluluğa huzura dinginlige ve iyi hissetmeye uzanan yolda fark etmemiz gereken şeyler var bu kitap bunun için yazıldı ... Yazdıklarım iki bölümden oluşuyor ilk bölümde hemen hepimizin hissetmekten kacamadigi Temel duygular ve davranışlardan bahsettim Bizi yoran yolumuzu tikayan üzüntü kaygı Depresyon yol açan ilişkilerimizde yolumuza engel çıkaran temel meseleleri ortaya koydum adına kendini yönetme sanatı # dedim çünkü kendini yonetmek hayatı yonetmektir ... Etrafinizdaki insanlar sizden sürekli bir beklenti içindedir herkes farklı bir taleple gelir ancak siz kendi hayatınızın ama kumanda merkezine oturarak etrafinizi ve ilişkilerinizi yönetebilirsiniz bu bölüm hayatinizin iplerini başkalarindan alıp bir kuklaya dönüşmekten korunmanin önemli noktalarını anlatıyor (;
Bilmiyorum. Ama böyleyse de buna nasıl katlanabiliyorlar? Günlerini nasıl pes etmeden, umutsuzluğa kapılmadan,intihar etmeden, akıllarını kaçırmadan, hatta politik meseleleri tartışmaya devam ederek geçirebiliyorlar? Herşeyin böyle olması gerektiğine kendilerini asla sorgulamaya gerek kalkmayacak kadar inanmış mükemmel birer egoist olabilirler mi? Öyleyse bu acıya katlanmaları daha kolaydır herhalde...
Reklam
Hayat bazen pisliğin teki olabiliyor ve uzun zaman önce veda ettiğin meseleleri tekrar önüne koyabiliyordu.
Bu toprak okuyanını, düsünenini, münevverini, aydinini, entelektüelini,entelini hicbir zaman sahiplenmedi. Onu hep küçümsedi. Onu hep zaman dışı, gerçek dışı buldu. Onu asla ciddiye almadi, onunla daima dalga gecildi. Sanki bir yerlerde bir hayat var; onun çok mühim ve gerçek meseleleri var da bu zavallı orada degil, çeyrek çepelek hülyalar içinde bambaska bir yerde, harikalar diyarinda yasayan bir meczupmus, romantik bir serseriymis, daima güçsüz ve korkak bir enayiymis gibi bakildi ona.
Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir "R." gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat, arada Rıfat'ın dükkânına da uğruyor. Rıfat, filmleri, kitapları, hayalleri, fikirleri, dertleri, meseleleri de geziyor. Ortaya sorulmuş soruları üzerine alınıyor, bazı. Neyin peşinde bu adam? Rıfat, bir hikâyenin içinde midir, anlamaya çalışıyor, insanın bir hikâyenin içinde olduğunu anlamasının yolunu arıyor... Seyrek yağmura şemsiye açılır mı?
Hayat; amma da hayat ha. Ne bulabilir insan orada? Fikir meseleleri mi var? Duygu meseleleri mi var? Bu hayatın bir ekseni yok: Derin, hayati hiçbir yanı yok.
Reklam
Ne zaman öğreneceğim... opera için teleskop, tavşan avı için havan topu ne kadar fazlaysa, günlük hayat meseleleri için de... benim aklım ve ruhum o kadar fazla. ~Arthur Schopenhauer
Hemen söyleyelim, fevkalâde önemli bir dinî yorum ve etkili bir hareket olan selefilik açılmayı, içine almayı değil de hassasiyetle korumayı, asla sadakati esas alıyor, bunlara bağlı olarak “yabancı” unsurları dışlamayı hedefliyor. Bunun için de metne, kaynağa dar ve mutlak mânada bağlılığı (lafızcılığı, literal kalmaklığı) ve sade, sınırlı, kontrol edilebilir bir dini yaşantıyı teklif etmekte, savunmakta ve geliştirmektedir. Bu yüzden açılma ve içine alma aksını ifade eden kelâm ilmine, felsefeye, mantığa, tasavvufun sonradan aldığı şekle, Vahdet-i vücuda, akılcı, tevilci ve reyci ekollere karşı çıkıyor, sahabenin ve tabiînin bilmediği dinî meseleleri tartışma biçimlerini ve metni/kaynağı anlama yöntemlerini reddediyor, ibadetlerin kendisine, şekline, araçlarına ve mekânına yapılan ilaveleri, değişiklikleri dindışı (yumuşatırsak sünnete aykırı) buluyor, yeni yerleşme ve hayat anlayışlarını (tabiri caizse medeniyet unsurlarını), yeni dini yaşama üsluplarını, yeni teamülleri problemli görüyor...
Sayfa 912Kitabı okudu
Her devirde aklı olanın, fikrini kiralamayı reddedenin suçlanmasından, haksız çıkarılmasından, iğdiş edilmesinden, azarlanıp paylanmasından bıktım. Bütün faturanın düşünene kesilmesinden bıktım. Bu toprak okuyanını, düşünenini, münevverini, aydınını, entelektüelini, entelini hiçbir zaman sahiplenmedi. Onu hep küçümsedi. Onu hep zaman dışı, gerçek dışı buldu. Onu asla ciddiye almadı, onunla daima dalga geçildi. Sanki bir yerlerde bir hayat var; onun çok mühim ve gerçek meseleleri var da bu zavallı orada değil, çeyrek çepelek hülyalar içinde bambaşka bir yerde, harikalar diyarında yaşayan bir meczupmuş, romantik bir serseriymiş, daima güçsüz ve korkak bir enayiymiş gibi bakıldı ona.
Reklam
İslâmcıların siyasî görüşleri ve rejim arayışları ile Abdülhamit'in siyaset etme biçimi ve ayakta tutmak istediği siyasî gelenekler büyük ölçüde çatışıyordu. İslâmcılar İttihatçılar gibi devletin ve dinin bekası için hemen meşrutiyet ve hürriyet istiyorlardı, Sultan ise zamana yaymak istediği meşrutî idare içinde hilafet-saltanat sistemini
Sayfa 340Kitabı okudu
Günümüz İslam dünyasında hayat, İsa'nın (as) gelişi esnasındaki yahudi halkının vaziyetini hatırlatıyor. Dinin şeklî yönü tatbik edilirken ruhu büsbütün ortadan kalkmış durumda. Din işleri hiçbir fikre sahip olmayan umursamaz insanlar, bazı yerlerde ise tanınmış münafıklar ve hatta apaçık biçimde dinden çıkmış olanlar tarafından idare ediliyor.
Bazen bizim çabamıza ihtiyaç kalmadan hayat çözerdi meseleleri.
Sayfa 100
Eşref Edip'in notlarından.. (1952)
Risale-i Nur'u anlamıyorlar yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazı eserler telif eyledim. Fakat ben, öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem. Ben, cemiyetin iç hayatını, manevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur'an'ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur.
İnsanlarla ve insanlar için ortaklaşa ve birlikte yaşamaya ilişkin dinî gerçeği bir kenara atıp unutmuş olmamız nedeniyle sadece kendimiz için yaşayıp sadece kendimizle meşgul olduğumuzdan, biz istesek de istemesek de yavaş yavaş yalnız yaşayıp öleceğimiz, heyecanın yerini can sıkıntısı ve halsizlik, tefekkür ve duanın yerini ise hayat ve ölümün anlamsızlığına lanet okumanın alacağı bir umursamazlık dünyası yaratıyoruz.
1.008 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.