Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çoğu zaman, insanları değerlendirirken yarı yarıya yanıldım, ama hiçbir zaman büsbütün yanılmadım; kaldı ki yanılmamın da isabetli olduğu durumlar var; Çünkü ancak yıldırım gibi güçlü ve kaynak suyu gibi sağlıklı bir hayat söz konusu olabilir burada. Ben, içinde dostluk sevgisini doğuştan taşıyan adamı severim. Kanı tensel tutkuyla kaynayan kadını severim. Hiç pazarlıksız, delicesine onlara veririm kendimi. Bu bana pahalıya patlar, ama uğradığım hiçbir hayal kırıklığı, arzularımı azaltmadı, hiçbir zaman da azaltmayacak. Bir kumarbaz hırsıyla şansımı her yerde ararım. Her zaman büyük oynarım, çünkü küçük hesaplardan, eli sıkılıktan nefret ederim. Yanıldığım takdirde de hiçbir şey kaybetmem; öteki taraf kaybeder, insan kendini bütünüyle verirse hiçbir şey kaybetmez. Öyle olsa, kendini hiç düşünmeden ve ayrım yapmadan sunan güneşin de tükendiği idda edilebilir. Bu arada kendiliğinden eriyen buz dağları da erirlerse erisinler! Ancak kazandığımda elime hazine geçer. Dostluktan kaynaklanan sevgiden söz ediyorum, çünkü maalesef tensel zevk yıldırım gibidir; şiddetlidir, ama uzun sürmez.
Sayfa 28 - kitapKitabı okudu
Hayat! Bazen basit, Bazen karmasiksin. Zitliklar icinde, celiskilerdesin... Atesin suyu yaktigi nokatadasin!.. Emel 27/01/2009
Reklam
Bir zamanlar, tahta oymacılığıyla uğraşan, hayatın sadece yüzeyinde kalmayıp, hakikatlerini de hissetmeyi beceren yaşlı bir usta yaşardı. Bu ustanın, her şeyden şikayet eden bir çırağı vardı. Çırak başına gelen en küçük sıkıntıdan bile şikayet ediyordu. Hayat onun için sanki sırf kötülüklerden, sıkıntılardan ve mutsuzluklardan ibaretti. Ustası
Hava soğuk. Tak kulaklıkları. Dışarı çık. Üşü. Yürü. Daha çok üşü. Daha çok yürü. Üşüdükçe yürü.
488 syf.
·
Puan vermedi
Kendi hayat hikayesini anlattığı Suyu Arayan Adam adlı kitabında, Şevket Süreyya Aydemir’in hayat hikayesi ile o dönemde yaşanan tarihsel olaylara farklı bir bakış açısı yakalıyoruz..
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,438 okunma
Vakit öğleni geçmişti. İnsanın yüzüne alev alev vuran yakıcı güneşin etkisi azalmıştı. Rüzgar yoktu lakin evin yanında akan derenin başındaki iğde ağacının yapraklarının hışırtısı ve kokusu insana huzur veriyordu. Bir müddet ağacın gölgesinde oturdu. Kokuyu içine çekti. Sonra yokuş yukarı yürümeye devam etti… Zeynep’in annesi ile birlikte
Reklam
Kuyu
İçine düştüğüm bu kuyuyu kazmaktan vazgeçmeyeceğim; Çünkü dibinde su bulacağımı biliyorum; Hayat suyu.
Hareket eden, büyüyen, gelişen, bir dakika bile değişmeden duramayan hayat. Her sabah baktığın bu gölün suyu hep aynı görünür, ama değildir. Gece boyunca hareket eder, batıdaki şu dereden sürekli su gelir ve doğudaki şu dereden gider, daima sessiz, daima yeni, hiç durmadan hareket eder. Ama göl hep buradadır, su her zaman hareket eder ve önünde sonunda bir gün okyanusa ulaşır.
"Sohbet için hiç vaktimiz yok. Hayat için umarsız bir koşturmaca, ilişkilere menfaat eksenli bir bakış, ruhlarımızı var olmanın ızdırabından sıyıran uçarı bir neşe, içtiğimiz suyu, soluduğumuz havayı kirletip duruyor."
Güneş bir kısmını okyanustan emer ve yeniden bulutların içine katar, sonra yağmur yağar, yağmur dereye düşer ve dere suyu yeniden göle getirir. Bu bir çarktır, Winnie. Her şey bu çarkın bir parçasıdır; çark hiç durmadan döner. Kurbağalar, böcekler, balıklar bu çarkın bir parçasıdır, ardıç kuşları da öyle. Hatta insanlar da bu çarkın parçasıdır. Ama aynı insanlar değil. Sürekli yenileri gelir, daima büyürler, değişirler, hiç durmadan hareket ederler. İşte böyle olması gerekir. İşte hayat böyle devam eder.
Reklam
"BİR PİRİNÇ TANESİ" Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi aramaya başladı. Sağa bakıyor sola bakıyor bulmaya çalışıyor.... Çocukluk işte 'aman babaanne' dedim. 'Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya yorulmaya değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı öfkeyle
Oda karardı. Ruhunda boşluk, hüzün vardı. Çevresindeki hayal ülkesi yıkılıyor, bir iz bırakmadan yıkılıyordu. Her şey, düş gibi, gürültüsüz, sessizce gelip geçmişti. Şimdi hayallerinin neler olduğunu bile bile anımsamıyordu. Ama içini sızlatan yeni bir duygu, kışkırtıcı bir istek belirsiz bir yığın yeni hayal çağırıyor... Küçük odada derin bir
Sayfa 25 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi(Sayfa 25-26)
...) "Hayır tam tersi, pasta çok lezzetli. Suratımın kekrekliğine bakıp aldanmayın. Galata'da sirkeci Karailyadis'in ticarethanesinde, bu kokuyu teneffüs ede ede otuz üç senedir çalışıyorum. Gençliğimde neşeli ve mütebessimdim, sirke buharı yüzünden suratım böyle oldu," diye cevap verdi. Adamcağızın hali gerçekten acıklıydı. Yaşı elliyi geçmesine rağmen hiçbir kız evi, "Ekşi suratlı!" diye onu güvey kabul etmemiş, bu yaşında döl zürriyet sahibi olamamış, ama en kötüsü, eline bir kadın eli değmemişti. Adamın hayat hikayesini dikkatle dinlerken altı bardak maden suyu içen Paşaoğlu, onun aynı zamanda maharetli bir poker oyuncusu olduğunu da öğrendi. Çünkü oyunda kartlar dağıtılırken yüzü ekşidiği için, rakipleri, adamın eline kötü kağıt geldiğine hükmediyor, ne zaman rest çekse blöf sanıp görüyorlardı. Bu istidadı sayesinde daha şimdiden pokerde bir servet biriktirmiş (...)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.