Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanlar Pook’u görüyorlar. "Bak! Atletik biri. Spor hakkında konuşmaktan hoşlanıyor. Muhtemelen bir sporcu.” Pook sonra felsefe konuşuyor. "Şuna bak! Kitap okuyor olmalı! O zaman Pook inek bir sporcu." Pook kadınları dinliyor. "Ah, çok tatlı. İyi Çocuk olmalı!" Pook daha sonra hatundan hatuna atlıyor. "Nasıl ya!? Pook İyi Çocuk ve aynı zamanda oyuncu!" Pook daha sonra bir kadını kızdırıyor. "Ne! Pook piç gibi bir şey!" Pook sonra bir konuşma yapıyor."Pook’a bakın! Pook bir hatip! Kendi radyo programı olmalı." Pook daha sonra bir dergiye makale yazıyor. "Vay be! Pook bir yazar olmalı! Pook’a bakın hele!" Ve bu böyle devam ediyor. Sonunda, Pook’un İyi Çocuk/ Oyuncu/ Piç ve yazar/hatip bir inek/sporcu. Kafalarının karışmasına şaşmamalı. Beni ne kadar çok tanırlarsa, onlara o kadar gizemli görünüyorum. Zira daha fazla değişim görüyorlar. Kadınlar Pook’u sevebilirler ama tanımlayamazlar.
Kim ki aniden sizle samimi olmak istiyor ya da kısa bir zamanda size siyasi görüşünden tutun da hayata bakışına kadar her şeyi anlatıyorsa, o kişiden yavaş yavaş uzaklaşın. Hele ki bu kişi sizi devamlı güldürmeye çalışan sempatik görünümlü biriyse! Çünkü dolandırıcıların tek sermayesi samimi ve sempatik oluşlarıdır.
Reklam
Susmak, şu kadarı açıkça görülüyor ki, hem onu uygulayana hem de muhatap olana derinden dokunabilir. Belki, "hissi" muhafaza etme, yani insanlar için olduğu gibi şeyler ve durumlar için de tipik olan ilişki ve bağlantılardaki bereketin değerini bilme kabiliyeti, konuşmadan da fazladır. Susmak, bu ilişki ve bağlantıları konuşmadaki gibi
Birçok bakımlardan dikkate şayan olan bu nutku ayrıca uzun uzun tahlile tabi tutmaya lüzum görmüyoruz, fakat büyük Türk hükümdarının, düşman ordusunun sayıca kat kat üstün olması maddi unsuruna karşı, o anda camilerde dualar eden Islamların teşkil ettiği manevi desteği ortaya koymasını belirtmeden geçemeyeceğiz. Arkalarında bütün İslam dünyasının bulunduğunu bilen Türk ordusunun nasıl bir ruh haliyle mücadeleye atılacağını kestirmek kolaydır. Diğer taraftan, aynı Türk hükümdarı ordusuna şu iki şıktan birini tavsiye etmektedir: Ya toptan şehit olarak cennete girmek, manevi mükafata nail olmak yahut zaferi kazanarak maddi servete kavuşmak. O, üçüncü bir şıkkı, mağlup olma veya ricat şıkkını kabul etmemektedir. Savaşın mahiyetini belirttikten sonra Alp Arslan'ın ordusu mensuplarını savaşa katılıp katılmamakta serbest bırakmasının onların şevkini daha da arttıracağı meydandadır. Hele bütün sıfat ve salahiyetlerini terk edip, kendisini de onlardan biri olarak ilan eylemesinin yaratacağı psikolojik havayı kestirmek güç olmasa gerektir. Zira Alp Arslan'ın ordusuna onlardan biri olduğunu söylemesi demek, aynı zamanda ordusunu teşkil eden her askere kendisi kadar kıymet verdiğini, diğer tabirle onların her birini kendisi seviyesinde telakki ettiğini göstermesi demektir.
Sayfa 278Kitabı okudu
Ne aydan geldik ne de yedi kat gökte yaşamaktayız. Şansımız, aynı zamanda da şanssızlığımız, dünyanın siyasal kavgalarla dolu bir köşesinde, Latin Amerika'da, üstelik sert darbelerin hiç eksik olmadığı bir tarih döneminde yaşamamızdır. Burada sınıflı toplumun çatışmaları zengin ülkelerdekinden çok daha acımasızdır. Dünya nüfusunun yüzde altısının hiç ceza görmeden tüm dünyanın yarattığı zenginliklerin yüzde ellisini tüketmesi karşılığında, yoksul ülkelerin ödediği bedel kitlelerin çektiği sefalettir. Hele Latin Amerika'da az sayıdaki kişinin zenginliğiyle büyük kitlelerin yoksulluğu arasındaki uçurum çok daha büyüktür; bu nedenle de bu farkı korumak için gerekli olan yöntem ve yollar son derece acımasızdır.
Paravan yukanda derken sesim öyle kısıktı ki duyup duymadığından bile emin değildim. Külotunu çıkar. Demek ki duymuş. Ya sana çoktan çıkardığımı söylersem? Ben insanların arasındayım Bayan Fairchild. Bana işkence etme. Asıl sen bana işkence ediyorsun diyerek öfkelendim Tamam. Şimdi külottan tamamen kurtul. Eteğimi kaldınp külotu
Sayfa 34
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Bir kimse zor zamanda yardımını gördüğü kimsenin iyiliğini kendisi rahatlığa kavuştuğunda unutuyorsa onda “vefa” ve “şükran” duygusu bulunmuyor demektir. Bu kimsenin söz konusu davranışı "vefasızlık" veya "nankörlük" diye isimlendirilir. Dar zamanda el uzatanı, bolluk zamanında unutmuyorsak o zaman “vefa” ve “minnet” duygusu bizde mevcut demektir.
Yarım asra yakın ömrümde onlarca ölü gördüm, binlerce ölüm duydum; milyarlarca insan öldü ... Çoğunun ölümü de diğer insanların elinden oldu ... Anladım ki "insan"ın ölümüne dair haberler çoğu insanı ilgilendirmiyor bu zamanda ... Ama Müslüman, Yahudi, devrimci, ecnebi, mülteci, eylemci, simitçi falan olursa o zaman biraz başka ... İnsan olmak, tek başına dikkat çekmeye yetmez oldu artık. Hele bir de cesetler "kalabalık" ve "kanlı" olursa o zaman tüm şehvetli bakışlar oraya döner ve "ölü sayısının artmasından endişe ediyormuş" gibi yaparlar ... Duyarsızlık falan değil bu, düpedüz insanlıktan soyunuş ...
Bütün bu sebeplerle Osmanlıların son dönemlerinden itibaren başlayan dile (yani bilmeye, bilgiye ve düşünceye) müdahalelerden, sadeleştirme arayışlarından veya imlâya dair tartışma ve çalışmalardan bağımsız olarak ele alınamayacak Harf Devrimi sıradan bir şekil ve araç değiştirme veya okumayı kolaylaştırma çerçevesinde konuşulup tartışılabilecek
Sayfa 529Kitabı okudu
Reklam
Dünya'yı döndürenin para olduğunu söyleyebilir miyiz?
Ama demirin paslanması nasıl kaçınılmazsa büyük kârlar da büyük kıskançlıklar doğurur. Her ayrıcalık başkaları tarafından haksızlık olarak algılanır ve küçük bir grubun aşırı derecede zenginleştiği bir yerde, haksızlığa uğrayanların işbirliği kendiliğinden oluşur. Cenovalılar, Fransızlar, İspanyollar; altın selini Büyük Kanal'a
Sayfa 22 - 24Kitabı okudu
Gizlenmişlik Motifleri
"Hele başkalarının önünde, nerdeyse daima sadece görünürüz. Bazen de bir şeylerin arasından görünürüz ancak bu yarım olmanın, olmakta olmanın da doğru olup olmadığı, şüphe götürmeyi sürdürür. İnsan kendi deruni zamanda mündemiç hareketi doğrultusunda yaşar. Çokluk, bu daima sadece başta anlık olandan gelir, dahası herhangi bir yabancının kolaylıkla ayak basamadığı ve insanın kendininin sadece mecazi ve ender olarak girdiği bireysel 'öyle olmak' ortaya çıkar.."
İletişim Yayınları
Şiir bir "Byron"u ve bir "Korsan"ı, bir "Harold"u, bir Lara'yı¹ çıkarıyor, ama bakın bu kişiliklerin ortaya çıkmalarından az bir zaman geçtiği halde, görgü, bu kahramanları çürüğe çıkarmıştır, çirkin, kötü karakterler olarak kabul edilmişlerdir, hele bizim "Peçorin", "Kafkas Tutsağı"²: Ahlaki bakımdan tamamen olumsuz tiplerdir, kısa zamanda başarıya ulaşmış Petersburg memurudurlar. Peki, neden çürüğe çıkmışlardır? Çünkü gerçekten kötücül tiplerdir bunlar, sabırsızdırlar, açıktan kendileriyle cenkleşirler, o kadar ki, bireyin toplum için, toplumun birey için yaşamasını sağlamak zorunda olan edebin uyumunu bozarlar. ¹.Byron'un yapıtlarının kahramanları. ². Puşkin'in Kafkas Tutsağı adlı öykülü şiirinin kahramanı.
Sayfa 462 - Yapı Kredi Yayınları
Allah'ın Boyasıyla Boyanmak
"Şöyle deyin: “Biz Allah’ın boyadığı renge boyandık. Kimin boyası Allah’ın boyadığı renkten daha güzeldir? Biz, yalnızca O’na kulluk ederiz.” (Bakara, 138) 138. ayette “Allah’ın boyası” (sıbğatullah) ifadesine müfessirler: “İslâm, İslâm boyası, Allah’ın ezelî-ebedî değişmez dini, Allah’ın insan tabiatına lütfet­miş olduğu temiz fıtrat,
Bakara 138Kitabı okuyor
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
917 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.