Bu inceleme eser miktarda küfür içerecek.
Kendimi alnımdan öpebilseydim eğer, bu kitabı listeme kattığım için öperdim. Benim ana listem Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesini taramam ve seçtiklerimdir. Bunun dışında liste demenin artık ayıp kaçacağı bir ajanda listem var. Araştırma konusunda anneme çektiğim için gözüm dönerek, hangi
Geç tanıştım Orhan Pamuk’la, erken tanıdım ama gerçek manada tanışmam, kalemini okumam geç oldu ama iyi ki de daha erken okumayıp bu yaşlarda okudum diyorum; 10 sene önceki ben Orhan Pamuk’un hakkını veremezdim çünkü.
Metin T. Abi’nin dediği gibi romanın Mandrake’si Orhan Pamuk. Kaleminde bir sihir, bir büyü var Orhan
YENİ BİR BİREY OLUŞTURURKEN GEREKLİ ŞARTLAR:
1-AŞK
2-1
Putkırıcılık... İşte Almanya'da Schopenhauer'ı 1800'lü yılların ortalarında tanımlayan söz. Annesi bir edebiyatçı olan Schopenhauer'ın hayatı, insanları, yaşayış tarzlarını ilişkileri vs anlamaya, sorgulamaya, kendi içinde çözmeye çalışmasını bir nevi açıklar nitelikte. 9 yaşından beri
"İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en seçkin insanlarıyla sohbet etmek gibidir"
Diyen Descartes'e ve Kazancakis'in ruhuyla oturup bir çay içmek isteyenlere selam olsun.
Bizler yıllar boyunca çok okuyan mı bilir çok gezen mi geyiğiyle oyalanırken, gerçek bilgeliği bulanların hayatı özümseyerek yaşayanlar olduğunu Kazancakis yıllar
Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi bilir ikilemini, "Hem çok okuyan, hem de çok gezen" şeklinde çözdüm, epey bir zaman önce. Okumak işin teoriğiyse, gezmek de pratiğiydi çünkü.
Mia hayat zor dediğinde insanlar daha zor demeyi çok istedim ve bunu benden duymanı diledim. Ancak bunu sana ne yüzyüze ne de yazılıyla dile getirebilirdim. Benim dünyamda canlılar her zaman hareket halindedir. Durmadan bir şeylerden ya da bir yerlerden bir yerlere gider ve gelirler. Bunun en altına indiğimde ise iki durumla karşılaşıyorum: Korku
Lütfen bu incelememi tüm siyasi görüşlerinizi uzakta tutarak, ön yargısız bir şekilde okuyun.
Bu incelememi iki başlık içerisinde yazacağım. Birincisi demokrasi adına, demokrasinin güçlenmesi adına çile çeken bir şahsiyet olan Mustafa Balbay özelinde demokrasiyi sorgulayacağız ve düşüneceğiz, ikincisi de kitabın içeriğinden bahsedip ufkumuzu
Miguel de Cervantes Saavedra, çok okuyan bir adamdı (Don Quijote karakteri gerçek tarihsel bir şahsa dayanmasa da rivayete göre Cervantes’in karısının amcası bu tür romanlarda okuduklarına inanan biriymiş). Artık her şövalye romanının aynı sonla bittiğinden gına geldi ve bunları hicvetmek için ''Don Quijote'' adlı eseri yazdı. Gerçekten, eskiden
Ben: Madem okumaktan söz açıldı. Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?
Metrobüs: Ben bilirim. Hem gezer, hem okurum.
Ben: ''Okurum'' dediniz. Neler okuyorsunuz?
Metrobüs: Kadıköy'den binenlerle "Böyle Buyurdu Zerdüşt," Mecidiyeköy'den binenlerle "Başarılı Girişimcinin Sırları," Ayvansaray'dan binenlerle "Allah de Ötesini Bırak," İnciler'den binenlerle "Kötü Çocuk," Avcılar'da binenlerle "Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi."
Klişe bir sorudur: Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir? Evliya Çelebi'nin torunlarıyız. O hem çok okumuş, hem de çok gezmiş. Mevzuyu çözmüş yani. Boşuna tartışmayalım.
"Çok gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı?" diye sürekli sual edilir. Bence okurken gezen, gezerken okuyan, okuduklarını yaşayan ve gezerken farkındalığı yüksek olan bilir.
Kitapta Seyahatnameden seçmelere yer verilmiş. Lakin ben kitaptan ziyade Evliya Çelebi'ye ve o zamanın insanlarına hayran kaldım . ( Tabi kitabı da çok beğendim) Zira Evliya Çelebi Enderun'da yetişmiş, zahiri ve batini ilimleri öğrenmiş ve Kur'an'ı Kerim'i hıfzetmiş çok yönlü bir şahsiyet. Çünkü bir meseleyi etraflıca anlatabilmek için o mesele hakkında malumat sahibi olmak da lazımdır.
Evliya Çelebi hem gezdiği yerleri anlatmış hem de orada yetişen hububatın veya meşhur olan herhangi bir şeyin faydalarını da anlatmış. Her satırda bambaşka ilginç bilgiler vermiş. En çok dikkatimi çeken mesele ise; Kendisi Viyana'da cerrah dükkanında otururken ( yani şimdinin diş hekimi) bir kimse diş ağrısı şikayetiyle geliyor. Cerrah o kimsenin dişini suhuletle çekiyor, oradaki kurtçukları temizliyor sonra oraya bir sıvı sürüp çektiği dişi bekletmeden aynı yere yerleştiriyor. Bunu İbn-i Sina'nın da yaptığını okudum diye hatırlıyorum. Fende ve tıpta ne kadar ilerlediğimizi sorgulamaktan kendimi alamadım.
Kitap 3 seriden oluşuyor, 2 ve 3. seriyi alıp hemen okumak için sabırsızlanıyorum.
Çok okuyan mı bilir çok gezen mi? Cevabımız şöyle olmalı: hem okuyan hem de gezen. Gezerken okuyan, okurken gezen. Okuduklarını, coğrafyada teyit ve tasdik eden.