Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sakaların Ön Asya seferi sırasında başlarında bulunan hükümdarın adı Heredotos'a göre Midias, Şehname'ye göre Afrasyap, Türk efsanelerine göre ise Alp Er Tunga'dır. Saka Devleti zaman zaman önemli sarsıntılar geçirse de MÖ 2. yüzyıl ortalarına kadar varlığını korumayı başarmıştır. Bu tarihlerde Hunlardan ve Wu-sun'lardan kaçan Yüe-chih'ların Pamir Yaylası'na göç etmeleri üzerine ikiye bölünmüşlerdir. Daha sonra yine Hunların batıya kaymaları üzerine parçalanıp yıkılmışlardır. Bir kısmı Doğu Avrupa'ya bir kısmı Hindistan taraflarına göç etmiştir.
Kadınların, kendilerini kısıtlayan bu sınıflamaları aşmaları erkeklerin, onlara karşı takıntılı tutumlar geliştirmelerine yol açtı. Bu tutum, erkek tapınaklarının çoğunu işgal eden efsanevi savaşçı kadınlar kabilesi olan Amazonlar'a karşı Yunanlıların duydukları ilgide açıkça görülüyor. Amazonlar, Yunan sanatında ve yazınında sık sık yer aldılar ve bu konu bugüne kadar canlılığını korudu. İlk kez M.Ö. 5. yüzyıl tarihçisi Heredotos'un (tarihin "babası") sözünü ettiği Amazonlar, uygarlığın sınırında yaşıyorlardı ve kendilerini sadece savaşma güdülerine adamışlardı; erkeklerin yakınlarına gelmesine sadece onlarla birleşmek için izin veriyorlar, sadece onlardan doğan kız çocuklarını büyütüyorlardı, oğlan çocukları ise hemen terk ediliyordu. Amazonlar, ataerkil Atina'nın aynadaki ters yansıması gibidir. Özerk erkek fantezisi, Amazonlar'da yerini tam aksine, bir kabus gibi korkutucu, özerk kadın fantezisine bırakmıştı.
Sayfa 38 - Pandora'nın Kızları
Reklam
Midias/Afrasyap/Alp Er Tunga
Sakaların Ön Asya seferi sırasında başlarında bulunan hükümdarın adı Heredotos'a göre Midias, Şehname'ye göre Afrasyap, Türk efsanelerine göre ise Alp Er Tunga'dır.
Bu yazarlardan Miletos'lu Hekataios hepsinden üstündür. Bütün dünyayı (o zaman ne kadarı biliniyorsa) kapsayan geniş tarih düşüncesi, Heredotos'tan önce onundur. Dünyanın Tasviri adıyla yazdıkları, zamanında çok beğenilmiştir, bugün de adını o yaşatmaktadır, oysa öbürlerini yalnız uzman bilginler bilirler.
Heredotos, Homeros ile Hesiedos'un Yunan din ve tanrı düzenini sıfırdan uydurduğunu ya da yarattığını söylerken yanılmamıştır. Ama bunlar kişisel yetenek ve becerilerini ortaya seren birer sanatçı olabilirler, yani Homeros diye biri vardır, İlyada ve Odyesseia denilen yapıtlar bu adamın elinden çıkmıştır, yahut da Homeros adında tek bir adam yoktur ve bu yapıtlar sözlü geleneği sürdüren birçok ozanın ortak ürünleri sayılmalıdır, denebilir.
Sayfa 84 - Azra Erhat'ın son sözündenKitabı okudu
Reklam
Tarihsel Araştırma da Kanıt
Thukydides
Thukydides
tarihsel araştırmanın kanıta dayandığını, "kanıtın ışığında baktığım zaman", diyerek açıkça söyler. Bir bakıma
Herodotos
Herodotos
'u geliştirir, çünkü Heredotos kanıttan hiç söz etmez.
Med.
Heredotos'un yapiti 9 kitaptan oluşur. Son kitaplar "Med" savaşçılarına ayrılmıştır.
Sayfa 238
İskenderiye Kütüphanesi memurları, ele geçen kitapların satın alınması için emir almışlardı. Sahiplerinin kütüphaneye vermek istemedikleri nadide kitapları hiç değilse kopyalamak için hattatlardan ekipler de kurulmuştu. Mısır'a dışarıdan getirilen her kitabın önce İskenderiye Kütüphanesi'ne getirilmesi yasal olarak zorunluydu. Kopyası olmayan kitaplar çoğaltılıyor, asılları kütüphaneye konuyor, kopyaları sahiplerine veriliyordu. Sadece kopya değil, aynı zamanda tercüme de ediliyordu kitaplar. Mısır krallarından biri, İskenderiye'ye getirttiği Yunanca bilen çok sayıda Yahudi bilgine Tevrat'ı Yunan diline çevirtmişti örneğin. Kütüphanenin fihristlerini de hem İkinci hem de Üçüncü Batlamyus zamanında kütüphanenin en üst düzey yetkilisi olan Kallimakhos düzenlemiştir. Büyük tomarlar halinde olan kitapların okunup, incelenmesi zordu. Kallimakhos, aralarında Heredotos'unkilerin de bulunduğu kitap tomarlarını ciltlere ayıran kişidir. Kütüphanelerde sessizliğin nasıl sağlandığı merak bilir mi bilmem ama sessizlik konusunda kuralları Oxford Üniversitesi hem de daha 1412'de koydu diye bilinir. O zamana kadar gürültüden geçilmez yerlerdi kütüphaneler.
Sayfa 80 - 81 / Can YayınlarıKitabı okudu
Herodotos, Tarihin Babası
Yunan yazar Halikarnaslı Herodotos (MÖ484-420), Yunan Pers Savaşları'nın tarihini anlattığı dokuz kitap nedeniyle Romalı politikacı Cicero tarafından "tarihin babası" olarak adlandırıldı. Bu, MÖ 499-479 arasında süren çatışma, ayrıca dönemin Pers İmparatorluğu ve Mısır'ı üzerine en önemli bilgi kaynağıdır. Geçmişteki olayları açıklarken sistematik ve önyargısız bir neden-sonuç ilişkisi araştırması girişiminde bulunan ilk yazar olarak tanınır. Heredotos'un Tarih' i aynı zamanda imparatorluğun coğrafyası, yerel insanların gelenekleri ve kökenleri üzerine de değerli ayrıntılar sunar.
Reklam
Çok kitap okudum. Peder okumamı istemezdi. Kendi insanlarımdan kopacağımı söylerdi. Ama yine de okudum. Bir gün parkta bir adama rastladım. Bana okunacak kitaplarla ilgili bir liste yapti. Ah, ne çok okudum, ne çok. Platon'un Devlet'inden tut, Ütopya'ya, Bellamy'den Heredotos'a, Gibbon'dan Macueley'e, Carlyle'den Prescott'a, Spinoza'dan Hegel'e, Kant'a ve Nietzsche den Schopenhauer'a kadar her şey vardı listede. DasKapital bile. Dediğine göre adam biraz çatlakmış. İnanmaksızın sadece bilmek istediğini söylerdi. Hepsi aynı yöne işaret eden kitapları bir araya getirmeyi severdi.
Sayfa 14 - Sel Yayıncılık
Firavunlar da insandı egolu haz düşkünü
Yaklaşık olarak İÖ 450'de, Heredotos, bütün hazinesini tüketince, kız kardeşini belli bir miktar getirmesini emrederek, bir geneleve gönderecek kadar soysuz bir firavun olan Khufu hakkında anlatılan bir öyküyü nakletmişti. Sadık kız kardeş denileni yapmıştı. Ama yattığı erkeklerin sayısının dışında, başka bir şeyle anımsanacağı umuduyla, yattığı her erkekten kendisine bir taş hediye etmesini de istemişti. İşte Nil nehri yakınlarındaki Gazze platosunda hala ayakta duran dev piramitlerden birini bu taşlarla inşa ettirmişti! --
Heredotos'a göre, "tanrılara adlarını veren, ayrıcalıklarını ve hünerlerini birbirinden ayıran ve onların biçimlerini saptayan," Homeros ve Hesiodos'tu.
Başka bir deyişle o, insan ruhunun ölümsüzlüğüyle ruh göçü inancının savunuculuğunu yapmıştır. Aslında bu inanç ya da öğretiler, hiçbir şekilde özgün olmayıp, çok muhtemelen Yunanlı olmayan bir kaynaktan türetilmiş veya devşirilmişlerdir. Nitekim Heredotos, ruh göçü fikrinin, Pythagoras'ın özgün görüşü olmayıp, dışarıdan alınma bir fikir olduğuna işaret etmiştir. Ruh göçü düşüncesinin ana vatanı Hindistan'dır. Ruhun ölümsüzlüğüne veya ölümden sonraki hayat düşüncesine gelince, buna da Mısırlılarda, Giritlilerde ve Miken uygarlığında rastlanmaktadır. Demek ki, ruhun ölümsüzlüğü ve ruh göçü ile ilgili fikirler, yeni ve Özgün öğretiler olmaktan uzaktır.
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.