Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Eğer yüceliğinizin zirvesinden kimi zaman bakışlarınızı aşağılara çevirirseniz, peşimi bırakmayan kara yazgının, hak etmediğim tokadını durmaksızın nasıl da yediğimi görürsünüz.
“Girilmemesi gereken yollar vardır, üzerine gidilmemesi gereken askerler vardır, üzerine saldırılmaması gereken kentler vardır, mücadeye gerek olmayan yerler vardır, yerine getirilmeyecek hükümdar emirleri vardır.”
Sayfa 23 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Manisa günlükleri
Bugün bir süredir gitmek istediğim, merak ettiğim bir yerden bahsedeceğim 22 Sultanlar Türbesi... Yirmi İki Sultanlar (Şehzadeler) Türbesi, Manisa'nın tam göbeğinde Yarhasanlar'ın doğusunda binaların arasında bulunuyor. İşgal yıllarında Manisa yangınında türbenin yanındaki Şehzade Mustafa cami malesef yıkılıp kaybolmuş. Türbenin kim tarafından, hangi tarihte yaptırıldığına dair kesin bir bilgi yok. II. Murad zamanında Saray-ı Amire ile aynı tarihte yapıldığına dair kayıtlar mevcut ise de, Hatuniye Camii’ni yaptıran II. Bayezıd’ın oğlu Şehzade Şehinşah (1490-1503) tarafından yaptırıldığı kaydedilmektedir. Yirmi İki Sultanlar (Şehzadeler) Türbesi 1445-1595 yılları arasında Manisa’da valilik yapan şehzadelerin ölen kız ve erkek çocukları adına yapılmıştır. Türbe, Sara-ı Amire’nin bahçesinde bulunan binaların bakımsız ve harap duruma düşmesi; kapısının olmaması, bazı bölümlerinin yıkılması ve sıvalarının dökülmesi üzerine 1704-1705 tarihleri arasında kapsamlı olarak bakım ve onarım görmüştür. Türbenin 1714, 1848, 1883-1884 ve son olarak 1980 tarihlerinde bakım ve onarımdan geçirildiği söylenmektedir. Yirmi İki Sultanlar (Şehzadeler) Türbesi’nde sekiz şehzade, ondört sultan sandukası bulunmaktadır. Türbede meftun olan şehzade ve sultanların hangi şehzade ya da hükümdar çocuklarına ait olduğu bilinmemektedir. Türbenin güneyinde kaybolan caminin yerine konteynerdan bozma bir bayan mescidi apartman dairesindem bozma da bir erkek mescidi bulunmakta. Manisa'daki tarihi eserler Amasya'daki gibi birgün nefes alır mi bilinmez ama.. O günü sabırsızlıkla bekledikleri aşikar...
Halkın desteğiyle hükümdar olan kişi onun dostluğunu korumak zorundadır. Bu da kolaydır, çünkü halkın bir tek beklentisi vardır. Halk zulme katlanmak istemez.
Masal deyip geçmeyelim. İnsan kaba kuvvetin hükümdar olduğu bir devirde, hayata katlanmak için bambaşka bir dünyanın varlığına inanmak zorundadır.
Topraklarında yaşayanlar arasında bir görev için daha uygun biri varken başkasını o göreve atayan hükümdar, Tanrı'ya ve Devlete karşı günah işler," ilkesi Yeni Ahit'te değil, Kuran'dadır.
Reklam
"Çoğu zaman, önder, hükümdar ya da ayrıcalıklı bir sınıf, yeryüzündeki egemenliğini güçlendirmek için, ona dinsel görevler eklemiştir, ya da politik gücü elinde tutan sınıfla papaz sınıfı arasında bir çıkar ortaklığı kurulmuştur."
" Başkasının güçlenmesine neden olan kaybeder... "
Eros’un gücü ise,benim kendimi öne sürmek yerine,Başka’nın içinde veya onun için kaybettiğim ve onun beni tekrar ayağa kaldırdığı bir güçsüzlük (Ohn-Macht)durumudur:”Hükümdar kendisi aracılığıyla kendini geri kazanır.Âşıkların ikisi de kendinden dışarı çıkar ve ötekinin içine girer;kendi içinde öldükten sonra,başkada tekrar dirilirler.”
432 syf.
·
Puan vermedi
·
30 saatte okudu
Kraliçelerin Savaşı serisinin ilk kitabı ile sizlerleyim. İlk kitap daha çok tanışma kitabı diyebilirim. O kadar çok karakter vardı ki bazen karıştırıyordum. Ama hepsini de çok güzel tanıtmış yazar. Gök kraliçe diyarın tamamına hüküm ederken o öldüğünde ikiz kızları diyarı ikiye bölmüştür bir de küçük kardeşleri vardır. Üç kraliçe, üçü de kendi diyarında. İkizlerden biri karanlığıyla hüküm süren Kara kraliçe Dymentsia, diğeri ise Ak Kraliçe Nmerysa, oda kendi aydınlığı ile ülkesinin başındadır. İki kraliçe’de halkı ikiye bölmüş karanlık ve aydınlık olarak ayırmışlardır. 10 yıl sonra aralarında çıkacak savaşın zamanı gelmiştir. Küçük kardeşleri yani kızıl kraliçe Mysania, ablaları ona savaş açmadığı sürece bu savaşa girmeyecekti. Savaş isteyen biri değildi. Kendi gücünü yeni yeni tanıyan küçük kraliçe, henüz güçlerinin farkında değildir. İkizler Mysania, bir hak tanımayarak ona hükümdarlık vermek istemezler.Hedefleri sadece tek bir hükümdar olacak. Tüm diyarın sahibi hangi kraliçe olacak ? Savaşlar bir kenara, diyarın bir kehaneti vardır. Buna inananlar ve inanmayanlar. Buz diyarı, yani kar kraliçesi buna dahil. Kraliçelerin kardeşi kızıl kraliçe olan Mysania’ yı hedefleri doğrultusunda kaçırması sonucu kristalleri uyandırabilecek miydi ? Kitabın içerisinde ejderha güçleri olması ve ejderha temsilcileri bir ayrı güzeldi. Her bir karar düşündürücü şekilde yazılmıştı. Kendi aldıkları kararlar ejderha güçlerini de etkiliyordu.
Ejderhanın Öfkesi
Ejderhanın ÖfkesiMeltem Özkaya · Ephesus Yayınları · 202229 okunma
Reklam
"Birçok kişi seni, nasıl görünüyorsan öyle görür, ama çok az kişi senin gerçekte nasıl olduğunu bilir."
Osmanlı Devleti'nde XVII. asırdan itibaren hânedanın en yaşlısının tahta geçmesine dair bir anayasa geleneği teşekkül etmişti. Bu gelenek kardeş katlinin önüne geçmişse de, yaşlı padişahların tahta çıkmasına ve saltanat müddetlerinin de kısa sürmesine sebep olduğu için mahzurlu görülmüş ve XIX. asırda Avrupa'daki monarşilerde olduğu gibi tahta padişahın büyük oğlunun çıkması düşügilmüştü. Nitekim Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamid'in bu usulü padişahın oğlu lehine değiştirmek istediği, ama muvaffak olamadığı rivâyet edilir. Görülüyor ki mutlak bir hükümdar olan padişah, bir anayasal geleneği bile değiştirecek gücü kendisinde görememiştir.
Sayfa 243Kitabı okudu
"Bir yanda tahtta kaldığı zaman içinde seferden sefere koşarak dünyayı ele geçirmeye çalışan bir savaşçı, öte yanda enfes aşk şiirleri yazan ince ruhlu bir şair, bir yanda egemenliği altındakı halkların kendi inançlarını yaşayabilmelerini kanunlarla güvence altına alan hoşgörülü bir insan, öte yanda kardeş katli fermanını yayımlayan katı bir devlet adamı, bir yanda amacına ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyen bir padişah, öte yanda Doğu'nun ve Batı'nın bilim adamlarını sarayında toplamaya çalışan aydın bir hükümdar. Bunların hangisiydi Fatih?
Sayfa 429Kitabı okudu
''Kara Kağan 553 yılında ölünce yerine kardeşi Mukan geçti. Her yönüyle I. Gök Türk devletinin en büyük hükümdarı olan Mukan, tahtta kaldığı yaklaşık 20 yıl içinde devletini zamanının en büyük ve güçlü devleti haline getirdi. Çin kaynaklarının başka hiçbir hükümdar için kullanmadığı 'Çin Seddinin dışındaki bütün kavimler ona itaat etmişti.' ifadesi onun için yazılmıştır.''
Kayyum atanmış ona da...
Gök-tanrısı An'ın bir zamanlar sümerler tarafından panteondaki en yüce hükümdar olarak kabul edildiğine inanmak için pek çok neden bulunmaktadır; ama yaklaşık İÖ 2500'e kadar giden mevcut kaynaklarda, panteonun önderi olarak onun yerini hava-tanrısı Enlil almış gibi görünmektedir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.