Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...Bu yorgun yüreklinin durumu mutluluk bağının çimenlerinde virdi dallarının üzerinde terennüm eden, afiyet yoluyla üns ve hürriyet atmosferinde teşbih ve tehlil ile kanat çırpan, ibadet ünsiyeti ırmağında zikir incileri delip işleyen, her an ünsiyet atmosferinde kutsal kuşlarla zaman atmosferinde marifet yolunda yürüyen kuşa benzer...Böylesi binlerce farklı şekilde hoş sakıyan bir bülbül ansızın sınama avcısının ağına düştü, vuslat yeminine erişme umuduyla gül bahçesi yüzlü sevgilinin dikenliğinde, yalnızca onun dertleriyle dertlenme meclisinde kaldı."
"Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir"
Sayfa 69 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
§ Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve bağımsızlığa sembol olmuş bir milletiz . (Gazi Mustafa Kemal Paşa) §
Sayfa 457 - OlympıaKitabı okuyor
Her şey bizden bir devam istiyor.
Evvela hayat bizimdir; ona istediğimiz şekli vereceğiz. Ve o şeklini alırken, kendi şarkısını yapacak. Fakat fikre, sanata hiç karışmayacağız! Onları hür bırakacağız. Çünkü, onlar hürriyet, mutlak hürriyet isterler. Masal bir anda biz istiyoruz diye teşekkül etmez. O hayatın içinden fışkırır.
İzmir'e yerleşen Midhat Paşa'nın konağı Mayıs 1881'de asker tarafından çevrilince paşa arka kapıdan kaçarak Fransız Konsolosluğuna sığındı fakat daha sonra Sultan Abdülaziz vakası ile ilgili sorgulanacağı tebliğ edilince konsoloshaneden çıkarak İstanbul'a getirildi. Haziran 1881'de Yıldız Sarayı'nda yapılan mahkeme neticesinde Sultan Abdülaziz'in öldürülmesi meselesinde Midhat Paşa da suçlu bulunarak idamına karar verildi. Fakat İkinci Abdülhamid bu idam kararını ömür boyu hapse çevirince Taif'e gönderildi ve üç sene kadar bir süre Taif Kalesi'nde hapis tutuldu. 7 Mayıs 1884'de Taif Kalesi'nde vefat eden Midhat Paşa'nın şirpençe ve hıyarcık denilen çıban nedeniyle vefat ettiği rapor edilmişse de daha sonra boğularak öldürüldüğü anlaşılmıştır. İlk olarak Taif'teki askeri mezarlığa defnedilen Midhat Paşa'nın kemikleri 1951'de İstanbul'a getirilerek Abide-i Hürriyet Tepesi ne defnedilmiştir.
Söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını Yeniden bir Nil olup taşar mıyım çöllere Kim giydirir başıma tacını nihayetin Kim takar bileğime hürriyet künyesini Karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle…
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Reklam
§ Bu eser, Türk Milletinin hürriyet ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evlâdı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur. (Gazi Mustafa Kemal Paşa) §
Sayfa 445 - OlympıaKitabı okuyor
Hürriyet ve menfaatlerimizi başka ruhlarla kaynaşmak için de feda ederiz
Yaşasın Hürriyet Kahramanı Enver Bey!
" Ailenin dini hak, mezhebi haklı, milletin köklü, dilin derin, babanın takımı şampiyon, biz hep iyi! Bu muhteşem tesadüfler, sürünün otomatik karar refleksleridir ve hürriyet için harika uyuşturuculardır. Sen seçtin ve seçebilirsin. Şüphe et ve başla. Çünkü maalesef; Özgürlüğe mahkumsun!”
Reklam
Söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını Yeniden bir Nil olup taşar mıyım çöllere Kim giydirir başıma tacını nihayetin Kim takar bileğime hürriyet künyesini Karada balık gibi nasıl yaşarım? Söyle.
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Hürriyete Doğru
Gün doğmadan, Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola. Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında, İçinde bir iş görmenin saadeti, Gideceksin; Gideceksin ırıpların çalkantısında. Balıklar çıkacak yoluna , karşıcı ; Sevineceksin. Ağları silkeledikçe Deniz gelecek eline pul pul; Ruhları sustuğu vakit martıların, Kayalıklardaki mezarlarında, Birden, Bir kıyamettir kopacak ufuklarda. Deniz kızları mı dersin, kuşlar mı dersin; Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi? Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı? Heeeey! Ne duruyorsun be, at kendini denize; Geride bekleyenin varmış, aldırma; Görmüyor musun, her yanda hürriyet; Yelken ol, kürek ol , dümen ol, balık ol, su ol; Git gidebildiğin yere.
Sayfa 17 - Aile, Ekim 1947Kitabı okudu
Gelen gideni aratır mevzusu bu olsa gerek
Sonra ... müdür değişir.Herkesi anlatılmaz bir sevinç sarar birdenbire. Eski müdürün yaptığı eziyetler bir bir anlatlır koridorda.Baskının sona erip hürriyet güneşinin doğduğu sanılır bir süre.Yeni güneş ortalığı ısıtmaya başlar .Oysa doğan tam bir anarşidir.
Yürekler sevinç ve heyecanla dolup taşıyordu. Herkeste görevini yapma aşkı ve şevki vardı. Meclis ilk iş olarak hürriyet ve istiklâl bildirisiyle, "Batı Trakya Türk Cumhuriyeti"nin bağımsızlığını ilân etti. Eşref Bey'in bizzat tespit ettiği siyah, yeşil renklerden ve ay-yıldızdan oluşan bayrak yaptırıldı. Siyah matemi, yeşil İslâm birliğini, ay-yıldız da Türklüğü temsil ediyordu. Düzenli ordu durumuna dönüştürülen gönüllüler, Kuvayı Milliye adını aldılar.
Sayfa 230 - ötükenKitabı okudu
Leyla haklı beyler....
"Kıskançsın Selim, kıskanç. Budalaca kıskanç. Yapamayacağız, yapamayacağım. İmkan yok. Hayır, bütün dünyam sen olamazsın. Ne de ben senin için dünya olurum. Yaşamak için bütün varlık lazım. Her şey ve herkes ... İmkan yok. Aşk her şey değildir, Selim. Huzur ve hürriyet de lazım. Her şeyden evvel hürriyet lazım. Çünkü bütün sonradan gelenler gibi her şeyi o tamamlar. Kayboldu mu hiçbir şey yoktur."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.