Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
«Aynı kadın tarot falıma baktı: "Bütün kartlar senin çifte hava olduğunu söylüyor." Çift potansiyel, "Wild is the Wind". Oradan oraya savrulmamı buna bağlayabilir miyiz?»
Sayfa 43
Angel'ın aşkı onu hatalı davranışa sürükleyecek kadar ruhsal, yola gelmeyecek kadar hayaliydi. Bu yapıdaki kişilerde, bedensel varlık kimi vakit bedensel yokluktan daha az çekicidir. Çünkü bedensel yokluk, gerçek varlığın kusurlarından büsbütün arınmış, ideal bir varlık yaratır... Yüreğindeki tutku ateşini tutuşturan kadın Tess değildi, bir başkasıydı gerçekten.
Sayfa 298 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
Reklam
Herkes aynı kiloda, aynı kıyafeti giysin, aynı arabaya binsin vsvs..
""Gelişim süreçlerine inanmayan ve çeşitliliğe karşı hoşgörüsü olmayan bir toplumda yaşıyoruz. Dolayısıyla hepimizden aynı şekilde 'mükemmel olmamız bekleniyor. Belli ahlak, başarı, zeka ve güzellik kriterlerine uymamız gerekiyor. Bunu başaramazsak eğer, ideal insan imgesine sahip olana dek çalışmamız, diyet yapmamız, spor yapmamız ve güzel giyinmemiz isteniyor. Böylece, bizi biz yapan ana özelliklerimiz, bu durumda kadın olmak, çözülmesi gereken bir sorun olarak önümüze konuluyor..."
Halk arasında “erkek gibi kız”, “erkek Fatma, “oğlan gibi kız”, “erkek gibi kadın” vb.lerle nitelenmektedir. Ne var ki, böyle bir niteleme yanlış bir anlamdan ileri gelir. Bir çok insan, bu gibi kızlarda doğuştan gelen bir etkinin rol oynadığını, belirli bir erkeklik hormonu ya da maddesinin bu kızların erkekçe bir tavır takmalarına yol açtığını sanır. Oysa, bütün uygarlık tarihi, kadınlar üzerinde yapılan baskıya ve kadınların bugün katlanmak zorunda kaldıkları engellemelere hiçbir insanın katlanamayacağını göstermektedir; böyle bir durumda kalan her insan isyan edecektir. Bu isyan şimdi “erkekçe” dediğimiz bir yönde ortaya çıkıyorsa, bunun nedeni, yalnızca mümkün olan iki cinsel rolün bulunmuş olması ile ilgilidir, insan kendini iki modelden birine doğru, ya ideal bir kadına ya da ideal bir erkeğe doğru yönetmek zorunda kalmaktadır.
Nasıl ki hamilelik döneminde cenine rahimlerinde şekil veriliyorsa, dönüşümü sağlamanın anahtarı da onların (kadınların) elindedir. Ancak içinde bulunduğumuz sanayi çağı ataerkil bir güç çağıdır. Böyle bir güç rakiplerin üstesinden gelerek elde edilir; hücum, saldırı ve mekanikleşmiş faaliyetlerle işler. Sanayi çağının çirkin yanı atölyeler, hayatları bitiren üretim bantları, kadın ve çocuk işçiler, Liverpool ve Detroid’teki dumanlı gökyüzü ve tüm o rekabetçi, birbirine düşman sistemlerdir. İdeal anlamda dişil özellikler saldırganlıktan ziyade hassasiyet, yıkımdan ziyade duyarlılık ve yaratmaktır.
Sayfa 302Kitabı okudu
“Gençliğinde bir ideal için birlikte heyecanla kitap okuduğu kızla daha sonra evlenmek, babama göre en büyük mutluluktu.”
Reklam
Bunlar herkesten beklenenler zaten)
“Eşiyle severek evlenen birçok kişinin, eşini yanlış tanımış olmaktan şikayet ettiği düşünülürse, evlenmeyi düşünenlerin; bazı kriterlerin, eş adayında var olup olmadığını bir daha gözden geçirmeleri gerekiyor. Evlenmek isteyenler, evlenmeyi düşündükleri eş adayında bazı temel özelliklere dikkat ederek, onun karakterini anlayabilirler. İdeal eş adayında bulunması gereken bu özellikler şöyle sıralanabilir: • İdeal eş adayı, öfkelenmeden konuşabilmelidir. • Kıskanılacak konularda eşine güvenmeli, kendi bildikleri kadar, eşinin söylediklerine de değer vermelidir. • Ailesine değer vermeli, ama her yapacağını onlara danışmamalıdır. • Tartışmalarda sesini yükseltmemeli ve kırıcı olmamalı, şu kadın işi, şu erkek işi demeden sorumluluk almalıdır. • Arkadaşları arasında sevilen ve aranan bir insan olmalı, kendine ve etrafına karşı sorumluluklarını yerine getirmeli ve bana neci davranmamalıdır. • Sadece kendine ait uğraşları olmamalı, boş zamanlarında oflayıppuflamamalı, kendine özen göstermeli ve aynı özeni çevresindekilerden de beklemelidir. • Kendisini çok fazla ciddiye almamalı, hatta zaman zaman dalga geçebilmelidir.”
Avrupada derinlikli ve çok boyutlu bir şekilde oluşturulan siyası, iktisadi, beşeri ve toplumsal sorunlar arasında en önemli olanı, insan tipinin ve yeni bir toplumun idealize edilmesi ve diğer kurumlar ve eğitim yoluyla bu ideal insan tipinin yaratılması mücadelesidir. İşleyiş biçimi, yapıları ve kurumsal alanlarıyla toplum formatlandı, Birey kavramı ilk olarak 1830'larda kullanılmaya başlandı. En son birim ve bölünemeyen parça anlamında insana vurgu yapıldı. Kadın ya da erkek fark etmediğinden vurgulanan insan aslında kimliksiz. di. Erkek ve kadın eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğundan toplumun en küçük yapı taşıydı. Birey tekil bir karakter göstererek “fert” “ten farklı bir anlam taşıyordu. Birey ontolojisini ve mevcudiyetini kendisine borçluydu. Bu varlığın yaşam enerjisi ve cevheri aklıydı. Birey aklıyla hayatını kolaylaştırabilir, insanlığın sınırlarına zorlayabilir, tabiata hükmedebilir ve her türlü problemini çözebilirdi. İnsanoğlu artık Tanrıyı yeryüzüne indirmişti. Kökenleri XII. yüzyıla dayanan insanlığın yeni dini hümanizm, karadul gibi beşeriyete sızmakta ve beyinleri çökertmekteydi. İnsanoğlu Hümanizm ile kendine tapan bir canlıya dönüştü. Buna da sonradan homodeus*” dediler.
Dolayısıyla erkeğin animasından söz ediyorsak, kadın ruhuna doğru bir ad vereceksek mantıken kadının animusundan da söz etmeliyiz. Erkeğin dış tutumunun baskın özellikleri genellikle mantık ve nesnellikken veya en azından bunlara ideal diye bakılırken kadının durumunda bu özellikler histir. Fakat ruhta bu tam tersidir: İçte, hisseden erkek, muhakeme eden kadındır. Bu nedenle kadın her zaman rahatlık ve umut bulabilirken erkek topyekun umutsuzluğa daha çok eğilimlidir; benzer şekilde erkek kendini bitirmeye kadından daha eğilimlidir. Kadın toplum koşullarının her ne kadar kurbanı olabilse, örneğin fahişe olsa da erkek de alkolizm ve başka kusurlar şeklini alan bilinçaltından gelen tepkilerin daha az kurbanı değildir.
Kadın “erkeksi” sayılan bir davranışa başvuruyorsa, nedeni dünyada dikiş tutturabilmesi için iki olanağın varlığıdır ki, bunlardan biri kadının, ötekisi erkeğin ideal yoludur.
Sayfa 279Kitabı okudu
Reklam
“Kamboçya’da ideal kadın o kadar sessiz yürür ki ayak seslerini duyamazsınız. Dişlerini göstermeden gülümser ve sessizce güler. Hiçbir erkeğin gözlerinin içine bakmaz. Bir kadın kocasına cevap vermemek zorundadır. Yatakta ona sırtını dönmemek zorundadır. Kocasının kafasına dokunmadan önce eğilip selamlamak zorundadır. Yürürken kocasının bacaklarının üzerinden adım atarsa hastalanır. Kocanız sizin efendinizdir- sadece babanız ondan önce gelebilir.”
Nehru, Indra Gandi, Rajiv
Nehru öldüğü zaman Hindistan Kongre Partisi içinde birçok lider adayı vardı. Ama hiçbirisi, o aşamada kendini çoğunluğa kabul ettirebilecek güce sahip değildi. Üzerinde "geçici" olarak birleşilecek birisi arandı. Zamanı geldiğinde itilip yeri "kolaylıkla" alınabilecek bir isim. lndra Gandi, bu ölçülere uygun "ideal" bir adaydı. Nehru'nun kızı olduğu için kimse itiraz edemezdi. Deneyimsiz bir kadın olarak da başarma şansı yoktu. Ama hesaplar doğru çıkmadı. Kendisini ölünceye kadar partinin başından atamadıkları gibi, daha sonra oğlu Rajiv'in gelip onun da ölünceye kadar orada kalmasını engelleyemediler. İktidar güç demektir. Gücü elinde bulunduranı yenmek ise zordur ...
Günümüzde Batı eğitimi almış insanların çoğu, ideal bir sevişmenin hâkimiyet ve itaat unsurları içermemesi gerektiğine, karşılıklı haz alışverişinin olmasına ve partnerlerden hiçbirinin diğerini zorladığı hissine kapılmadığı, içsel doygunluğun verdiği mutluluğun eşit şartlarda yaşandığı bir çerçevede olması gerektiğine inanır. Sadomazoşistik davranış haklı bir biçimde sapkın ya da çocukça bir davranış olarak düşünülür; gerçi en olgun cinsel temaslarda bile hâkimiyetin ve boyun eğmenin bazı küçük unsurlarına rastlandığı da tartışmaya açık bir konudur. Geleneksel olarak erkeğin cinsel faaliyeti başlatması beklense bile, kadın cinsel ilişkiye hazır olduğunu giyimiyle veya tahrik edici davranışlarıyla gösterebilir. Üreme organlarının uygunluğu ve cinsel birleşme eylemi, etkin bir biçimde kadının içine girmeyi gerektirirken, kadın arzu ettiği takdirde nispeten pasif ve alıcı olarak kalabilir. Cinsel fantezi çalışmalarının gösterdiği üzere hâkimiyet ve maskülenlik, itaatkârlık ve dişilik arasında bir bağıntı vardır. Kadınlar tecavüz etmez, şiddet içeren suçların açık ara büyük bölümü erkekler tarafından işlenir.
Sayfa 109Kitabı okudu
Kadınların evlerde bizden istedikleri şeylerle meydanlarda bizden koparmaya çalıştıkları haklar arasında büyük ideal farklılıkları var. Hangisinde samimidirler? İnci gerdanlık istiyorlarsa iş başında erkeklerle müsavi ücret istemekten vazgeçsinler. Biz onlara fabrikada gündelik, evde mücevher veremeyiz ; ellerine hem yeni doğmuş bir çocuk hem de bir ordunun idaresini teslim edemeyiz.
'' Erkeğin dış tutumunun baskın özellikleri genellikle mantık ve nesnellikken veya en azından bunlara ideal diye bakılırken kadının durumunda bu özellikler histir. Fakat ruhta bu tam tersidir: İçte, hisseden erkek, muhakeme eden kadındır. Bu nedenle kadın her zaman rahatlık ve umut bulabilirken erkek topyekun umutsuzluğa daha çok eğilimlidir. ''
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.