Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günümüzde metalara dönüşmüş olan imaj ve fantezilerin tarihsel boyutu göz önünde bulundurularak kültü­rel açıdan değerlendirilmesi, toplumsal gerçekliğin anlaşılması açısından hayati önem taşımaktadır. Bu imgeler ve fantazyalar yoluyla kişinin bugünü ve geçmişi öğrenme biçimi değişime uğrarken, yaşam deneyimi de değişime uğramış; modern bi­rey bu parçalı gerçeklik karşısında etkisiz hale gelerek, sadece haberdar olmakla yetinmeye başlamıştır. Bu yabancılaşmış ve umutsuz bireyin dikkatini çekip oyalama görevini üstlenen kitle iletişim araçları, ilksel zamanlardan beri insanlığın hizmetinde­ki fantezi/düşler de form değiştirerek, yaratıcılığı ve özgürlüğü ifade eden nosyonunu yitirerek bilinç endüstrisinin hizmetine sunulur olmuştur.
Sayfa 207 - Ayrıntı Yayınları, 2013, 1.Baskı.Kitabı okudu
Başkan Gonzalo: Marks bize şunu öğretmiştir: "Din halkın afyonudur." Bu, bugün bütün gücüyle geçerli olan Marksist bir tezdir ve yarın da öyle olmaya devam edecektir. Marks, dinin sömürünün ürünü olan toplumsal bir olgu olduğunu ve sömürü ortadan kaldırılıp yeni bir toplum ortaya çıktıkça kendi kendine söneceğini de belirtmiştir. Bunlar göz ardı edemeyeceğimiz ve sürekli akılda tutmamız gereken ilkelerdir. Daha önce ifade ettiğimiz noktaya bağlı olarak halkın dinsel yanının olduğu unutulmamalıdır ki bu, devrim ve somut olarak Halk Savaşı uğruna kendi derin sınıf çıkarları için yürüttükleri mücadeleler önünde hiçbir zaman bir engel teşkil etmemiştir, gelecekte de etmeyecektir. Kongrede kabul edilen programda da onaylandığı gibi bir dini inanç özgürlüğü sorunu olarak bu dinselliğe saygı duyduğumuzun çok açık bir şekilde anlaşılmasını isterim.
Reklam
Yolsuzluk ile demokrasi, hukukun üs­tünlüğü, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, yargı bağım­sızlığı ve yargıç güvencesi arasında sıkı bir ilişki var. Yolsuzluğun olduğu yerlerde diğerlerinin varlık şansı ola­mıyor. Av. Orhan Eraslan - HUKUK DEVLETİ VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE
Sayfa 47
“Bu nedenle çocuğun çocukluğundan itibaren özgürlüğü tatmasına izin verilmez. Çünkü bir kez özgürlüğün ne olduğunu bilirse, o zaman kabul etmeyecektir. O zaman ödün vermeyecektir. O kendini ifade edecektir. Çocuk bir kez özgürlüğün tadını alırsa, o asla hiçbir toplumun, hiçbir kilisenin, hiçbir siyasi partinin üyesi olmayacaktır.”
İfade özgürlüğü, saçmalama özgürlüğü değildir.
Sayfa 49 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Dünyada insan hakkı, eşitlik, dünyada ifade özgürlüğü var diye bir genel konsensüs var ve herkes güya bunu savunuyor. Ancak Gazze'de yaşananlar bunun böyle olmadığını gösteriyor.
Sayfa 59
Reklam
Politik özgürlük, polis'in, devletin özgür olduğunu ifade eder. Dinsel özgürlük, dinin özgür olması; vicdan özgürlüğü, vicdanın özgür olması demektir. Benim devlet, din ve vicdan konusunda özgür olduğum, Benim onlardan kurtulmuş olduğum anlamına gelmez. Mesele Benim özgürlüğüm değil, Bana egemen olan, Bana kendini kabul ettirmiş bir kudretin özgürlüğüdür. Beni belli tutum ve davranışlara zorlayan devlet, din ve vicdan gibi güçler­den birinin özgür olmasıdır. Devlet, din ve vicdan adındaki bu Zorlayıcı güçler beni köleleştirmişlerdir ve onlann özgürlüğü, Benim köleliğim anlamına gelir. .
Sayfa 136 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Ilk çağlarda insan tanrilara esirmis. Bu esaretin zincirlerini koparmayı zamanla başarmış. Sonra krallarin esiri olmus. Fakat onlarin da zincirlerini koparmis. Bu sefer dogumunun, ecdadinin, irkinin esiri olmus. Ne var ki bu zincirleri de koparmas o kadar uzun sürmemis. Bütün kardeslerine ne tanrıların, ne kralin, ne de diger insanlarin elinden alamayacagi bir hakka sahip oldugunu bildirmis. Karsisindakilerin sayisi ne olursa olsun bu hakki kimsenin ondan alamayacagin söylemis. Çünkü sahip oldugu hürnyetini en tabi hakki olarak kabul ediyor ve bu hakkin üstünde baska bir hak tanimiyormus. Ve insan, iste, asirlardan beri kanı ile sulanan hürriyetin eşiğinde durmuş. Rand’ın “Doğal Hak” tanımının hicbir kollektivist yapı/unsur ile sınırlandıralamayacagini anlatmaya calistigi bu paragrafta Doğal haklarımız vardır , bunlar mulkiyet hakkı , ifade özgürlüğü, sözleşme özgürlüğü gibi haklardır ve kral (devlet) , din (dogma) , ırk (milliyet) gibi bireyi degil grubu oncelik halinde görüp bu gurubun onceligine gore sınırlandirmalari veya düzenlemeleri meşru/dogal gören her türlü kollektivist yapıya karşı olduğunu söylemistir
Düşünce ve ifade özgürlüğü olmayan yerde beyin nefes alamaz!
"Biz hala çocuğuz ama özgürlüğümüzü yitirmiş bir çocuğuz. Aradığımız özgürlük. Kendimiz olma özgürlüğü, kendimizi ifade edebilme özgürlüğüdür."
Reklam
Herkes kendi kendisinin Charlie McCarthy'sidir
Okullar trafik kazalarının kurbanlarına yapılan ilk yardımı andıran bir konuşma eğitimi verirken öğrenciler de gittikçe dilsizleşiyor. Bir söylev verme, dinleyici topluluğu önünde konuşma yapma yeteneğine sahipler; ağızlarından çıkan her cümle, ortalamanın sözcüsü olarak karşısına geçtikleri mikrofon için yeterli kılıyor onları; ama birbirleriyle konuşma kapasiteleri gittikçe köreliyor. İnsanların birbiriyle konuşmasının önkoşulları vardır: İletilmeye değer bir deneyim, ifade özgürlüğü ve kişilerin aynı anda hem bağım­sız hem de ilişkili olması. Her şeyi kapsayan bir sistemde konuşma da karından konuşmaya dönüşür.
Ne yalan söyleyeyim, yeniden bir erkeğin yazdıklarını okumak pek hoştu. Kadınlarınkinden sonra bana öyle dolambaçsız ve özü sözü bir gelmişti ki! Yazar öyle bir ifade özgürlüğü, öyle bir kişisel serbestlik ve öyle bir özgüven sergiliyordu ki! İnsan böylesine iyi beslenmiş, iyi eğitilmiş, asla engellenmemiş ve karşı çıkılmamış, tam tersine doğduğundan beri dilediği yöne uzanabilme özgürlüğüne sahip olmuş özgür bir aklın karşısında fiziksel bir rahatlama hissediyordu.
Nitekim bu sanatın özünde ifade özgürlüğü ve ifade bütünlüğü olduğuna göre, böyle bir gelenek eksikliğinin ve böyle bir araç yoksunluğunun ya da yetersizliğinin kadın yazarların üzerinde son derece kötü bir etkisi olmuş olmalıdır. Dahası, bir kitap uç uca dizilmiş cümlelerden değil – burada belki de görsel bir imge kullanmak iyi olabilir – kemerler ve kubbeler oluşturmak üzere inşa edilen cümlelerden oluşur. Bu yapı da, çoğu kez yine kendi ihtiyaçlarından yola çıkan ve onu kendi istifadeleri için kullanan erkekler tarafından oluşturulmuştur. Destan, ya da manzum oyun yapısının kadınlar için az önce bahsini ettiğimiz hükümden daha uygun düşeceğini düşünmek için hiçbir neden yok ama onlar yazar olana kadar tüm eski yazı biçimleri katılaşmış ve kalıplaşmıştı. Sadece roman türünün onların yoğurabileceği yumuşaklıkta olmasıydı belki de kadınların roman yazmasının bir başka nedeni...
Hegel, olayların bir ritmi olduğunu, yeniliklerin sonuçlar yansıttığını ve ilerlemelerin karşıtını kışkırttığını ifade eder. Hegel'in işaret ettiği gerçeklik, teknolojilerin insana güç verdiği gibi insanı zayıf da kılması gerçekliğini doğur. muştur. İnsan icatlarıyla hem heyecanlanan hem de bunalan bir varlık, kullandığı ve ürettiği araçlar onun hem özgürlüğünü artırır hem de yok eder. Teknolojinin insanın özgürlüğünü ilerleteceği zannedilmiştir oysa teknoloji özgürlüğü ve mutluluğu artırmaktan daha çok yalnızlaşmayı ve yoksulluğu meydana getirmiştir. Teknolojik araçlar tarafından uyuşturulan insan özerkliği, kurumsal buyruk altında ezilmektedir. Özerkliği artıracağı iddia edilen teknolojiyle özgürlük yitirilmiş ve bu yitirilmiş özgürlüğü geri vermeyi vaat eden otoritelerin yalanlarına karşı giderek daha duyarlı hale gelinmiştir (Frodeman, 2019, ss. 5, 11-12)).
Sayfa 232 - Ahmet DağKitabı okudu
Bir tür psikolojik dürtü, insanı, ne yasaklanmışsa onun peşine düşürür; yasaklananı bilmenin hep özel bir hazzı vardır. İfade edilmesi yasaklanmak istenen düşüncelerin, çeşitli yollardan daha geniş çevreye yayılmasını engelleyebilecek bir sindirme tekniği bugüne kadar henüz bulunamadı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.