Kimi kitapları okurken bitmesin ister, ama sonunu merak ettiğiniz için sayfaları hızlı hızlı, daha hızlı, yutarcasına çevirirsiniz ya… İşte “Germinal” benim için böyle bir roman. Etkileyici bir başyapıt.
Zola kitabında Fransa kömür madenlerinde çalışan işçilerin hayatını seriyor önümüze. Daha küçücük bir çocukken girilen, sağlıksız şartları ile
Merhaba. Uzun zamandır kitaplarını merak ettiğim bir yazar ile tanışma imkanı bulduğum için memnunum. Kitabın okurken yer yer güldüğümü söyleyebilirim ama yer yer de yazarın vermek istediği mesajı çok sık önümüze koyuşu biraz rahatsız etti. Yani bir yerden sonra küçük hikayeleri okurken devamında ne olacağını bilebilmek, kitabın genel perspektifi
Gerçekten fiziksel acı duymak insanı sınırlarının dışına çıkarır mı? İş hayatının, aşk hayatının ve genel olarak tolumun koyduğu sınırları aşmanın en kolay yolu acı çekmek midir?
Kitap hakkında kısa bir bilgilendirme yaparak devam edeyim: Chuck Palahniuk, otomobil tamirciliği yapan birisi iken katıldığı bir edebiyat topluluğu için bir kısa hikaye
Kenzaburo Oe Japonya'nın Nobel Ödüllü yazarlarından biri ve Kişisel Bir Sorun'da yazarın başyapıtı sayılan bir eser. Yazar kitabı 1964 yılında yazıyor. Kendisi de engelli bir çocuğa sahip olan Oe, kitabın baş kahramanı Bird ile bir bakıma aynı kaderi paylaşıyor. Bu minvalde kitabın otobiyografik öğeler taşıdığını da söylemek yanlış olmaz.
Kitabın
Lipogram tekniğinin tarihi çok eskilere dayanıyor. Eski Yunan'da M.Ö. 538 tarihinde Lasus adlı şairin "S" harfini kullanmadan yazdığı şiiri bunun ilk örneğidir. Lipogram, bir harfi eksilterek yazma deneyimidir. Genellikle sesli harfler için yapılır. Buradaki temel amaç sınır koyarak yaratıcılığı artırmak, aklı zorlamaktır. Tarihin
Her eser her duyguda yazılmaz bu okumuş olduğumuz eser ise Tolstoy'un hüzünlü ve bulanımlı döneme denk geldiği belli oluyor.
Bethoveen'ın bir türlü kavuşamadığı aşkını özlemini tasvir ettiği dokuz numaralı sonatıdır.
Bir erekeğin ve bir kadının ilişki ve evlilikleri üzerine ruhsal ve zihinsel çatışmaların en güzel şekilde anlatıldığı bir
"Uyuyabiliyor musunuz, Binbaşım? Geceleri iki bin hayaletle? Uyumayı bırakın, yaşayabiliyor musunuz, haykırmadan bir dakika yaşayabiliyor musunuz?" (s. 62)
Kapıların Dışında; yazarın da ifade ettiği gibi "hiçbir tiyatronun oynamak istemeyeceği", savaş konulu bir oyun. Baş karakterimiz Beckmann, 2. Dünya Savaşı'nda
1956’da Japonya’da beyaz ekrana taşınan bu kitap, Tanizaki’nin okuduğum ilk kitabı. Sadece birkaç kez idefix’te görmemle tanışık oldum bu yazar ve bu novella’sıyla. Sonra da dedim ki, neden okumuyorum? Diğer kitaplarını okumadığım için kesin bir yorum yapamamakla birlikte Tanizaki’nin tarzının basit ve olağan bir hikayeleri yine basit ve olağan bir şekilde kaleme alması olduğunu sanıyorum. Hikaye gerçekten de kitabın adında yazdığı gibi bir kedi,bir adam,iki de kadın etrafında geçmekte. İlk başta kitapta sizi saran kısım kedinin betimlemeleri. Gerçekten tam yerinde ve doğru olmuş. Tanizaki’nin hikayede geçen kediyi anlatışı “Bir insan bir kediye ancak Şozo gibi aşık olursa bunları yazabilir.” dedirtiyor.Bu kitap belki hayatınızı değiştirmez ama, gerçekten de size güzel zaman geçirtebilir. 100 sayfacık olduğu için su gibi bitirebilirsiniz.
Devrim, kadının mutfaktan çıkıp ülke yönetmesidir.
-
Vladimir İlyiç Lenin
Ah kör olası Adem :) Ah Adem, Vah Adem. Ne diye yedin o elmayı bak gördün mü nereden nereye geldik :)
Bu kitabı, kendine ben şeriat istiyorum diyen hilafet istiyorum diyen kadın ( adına kadın diyorum , feministlere hakaret olacak ) ümmetin kızıyım ben diyen din mücahitleri
Vadideki Zambak, Honoré de Balzac’ın en güzel kitaplarından biridir. Bir kesim Balzac'ın en iyi eseri olduğunu bile savunuyor. (Kanımca en iyi eseri diyebilirim de) Kocasıyla mutlu olmayan Henriette’le, kendisinden çok daha genç olan Felix’in imkânsız aşkını anlatan kitap, Balzac'ın yaşamını tanımak ve anlamak için de oldukça önemli. Felix'in
Benim bazı kitapları okurken, bazı dostlarla birlikteyken, bazı suskunluklarda ve bazılarını seyrederken, sık sık oluyor...
Günlerdir elime geçmesini bekliyorum. Oradan öyle görünmediğini biliyorum ama bir kitap siparişi için bile vakti denkleştiremiyorum. Sonunda başarmış olsam da, bir kasabanın ücrasında yaşamanın faturası, faturalarla birlikte
Yaşamı iki yönlü yaşıyordum sanki: Bir yanda günlük yaşamın sonsuzluğu içinde sürüp giden bir şey, öte yandaysa, birdenbire beliren altüst oluş, açılan kocaman çukur
''Gelecek, onu görene kadar şekilsizdir. Bir parayı havaya attığında iki olası gelecek vardır, birinde para yazı gelir, diğerinde tura, ama sen görene kadar ikisi de değildir.''
Maalesef kitapla ilgili olumlu sözler yazamayacağım. Kaldı ki kitap derken bile kendimi kötü hissettim. Toplama bilgisayar gibi bir şey!
Emin olun neredeyse tamamı daha önce duyduğunuz, herhangi bir yerde okuduğunuz, geçiştirmelik kağıt israfından başka bir şey değil!
Kapağını açmanızla birlikte dumur olacağınız, ne yani şimdi bunun için ağaç mı kesildi diyeceğiniz, her sayfası bilindik sözlerle dolu bir kitap! Pardon toplama kitap!
Ayrıca gotik edebiyatın babalarından olan, eserlerinde korku, ölüm, polisiye işlenen iki büyük adam
Edgar Allan Poe fotoğraflarının oraya konulmasının sebebini de merak etmiyor değilim.
Hayatını bu kitaba göre yönlendirecek biri var mı gerçekten?
Hiç eline doğru düzgün bir kitap almamış, okumayı sevmeyen, sosyal medyada kitaplı fotoğraf paylaşmanın meraklısı sözde okuyucular için yazılmış olduğunu düşünüyorum.
Gerçek bir okura hitap edebileceğini kesinlikle düşünmüyorum