Modernlik insanlığa dünya cenneti vadetmişti.
Fakat gerçekleştirdiği dünya cehennemi oldu.
Max Weber'in ifadesiyle dünyanın büyüsünü bozdu.
Marx'ın ifadesiyle elle tutulur hiçbir şey bırakmadı; her türlü ilke ve ölçüyü buharlaştırıp, yok etti.
Ama ne var ki modern dünya, maddi zenginlik ve bilim üzerinden oluşturduğu bir illüzyon sayesinde her türlü doğal ve temel özelliklerden uzaklaşılmasını gizlemeyi büyük oranda başardı ve maalesef bir oranda da olsa başarmaya devam ediyor.
Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi adlı eserde, Kant'ın dile getirdiği koşulsuz buyruğun meşhur açıklaması:"Eyleminizin ilkesi, sanki iradeniz yoluyla evrensel bir doğa yasası olacakmış gibi hareket edin." Bu, "sevgili küçük ben"den ziyade, insanlığa göre davranmak, menfaat ya da zevklerinden çok, akla itaat etmektir. Boyun eğdiğin ilke herkes için geçerliyse iyi bir eylemdir.
Sayfa 20
Cihad
Çalışmak, uğraşmak, çabalamak, cehd ve gayret göstermek anlamına gelen cihad, İslâm dinini yükseltmek (i'lâ-i kelimetüllah), ilke ve değerlerini koruma ve kollama uğrunda maddi-manevi imkânları kullanmak ve feda etmek demektir. Cihad kavramı, sadece düşman güçlerine karşı cephede verilen fiili-askeri mücadeleyi ifade etmez. Cihadın, aynı zamanda dil (el-cihad el-lisani), eğitim-öğretim/ilmi-kültürel (el-cihad et-ta'limi), iktisadi (el-cihad el-mâlî) ve nefsin/egonun isteklerine karşı yapılan tür ve kısımları vardır.
Sayfa 43 - Mali CihadKitabı okuyor
O da bir yol tuttu. "Sonunda Güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu karaçamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedi ki Ey Zülkarneyn istiyorsan onları ya azaba uğratırsın Veya içlerinde güzelliği geçerli İlke edinirsin.Kehf(85-86)
Cahil ve köle ruhlu halk, onlar için en doğru olana ulaşabilmek için kandırılarak kötü körüne inandırılmalıydılar, yoksa sıradan söz dinlemez, ilke tanımazlardı, oysa kehanetlere tapıyorlar.
Foucault, "hakiki demokrasi"nin (Yunan tarihyazarı Polybios'a referansla) iki ilke tarafından yönlendirildiğini söyler: isegoria ve parrhesia. Isegoria, her yurttaşa kendini özgürce ifade etme hakkını ifade eder. Parrhesia, yani doğruyu söyleme, isegoriayı şart koşar, ancak anayasal konuşma hakkının ötesine geçer. Belirli bireylerin "düşündüklerini, doğru olduğunu düşündüklerini, hakikaten doğru olduğunu düşündüklerini söylemelerini" mümkün kılar. Bu nedenle parrhesia, siyasi eylemde bulunan insanları doğruyu söylemeye, "rasyonel ve doğru söylemi" kullanarak toplumla ilgilenmeye mecbur eder. İçerdiği tüm risklere rağmen cesurca konuşan herkes parrhesiayı icra ediyor demektir. Parrhesia topluluğu/ortaklığı kurar. Demok rasi için özseldir. Doğruyu söylemek, hakikaten siyasal bir eylemdir. Parrhesia icra edildiği sürece demokrasi ayaktadır.
Alvarez'in bildirdiğine göre, Mustafa Kemal "son derece sessiz ve içine kapanık" bir kişiydi, ama Tripali'de halkın karşısına çıkınca "coşkulu ve rahat konuşan" bir hatip olarak, "partisinin izlediği ilke ve amaçları inanılmaz bir açıklıkla" anlatmıştı.
Mustafa Kemal eski dostlarıyla taşra eşrafından oluşan ve bir kısmı Türk milli direnişinin başına Enver Paşa'nın geçmesini destekleyen İkinci Grup arasında bir ittifak olmasını engellemeye çabalıyordu. Başkumandan olarak yetkilerinin süresi son saldırının başlayacağı akşam uzatılınca zaferi kazandıktan sonra "milletin bağrına" dönmeye söz vermişti. Ona göre, bu sözlerin anlamı asker olarak görevi son bulunca, ülkenin siyasal önderliğini ele almak demekti. Dostları ortak bir liderlikten yanaydı; İkinci Grup ise meclisin dolaysız yönetimini istiyordu. Mustafa Kemal'in bazı taktik nedenlerle 1920 yılında ilan ettiği bu ilke, artık hedeflerine ulaşmasına engel oluşturmaktaydı.
"Para iki evrensel ilke üzerine kuruludur:
a. Evrensel dönüşebilme: Para bir simyacı gibi toprağı sadakate, adaleti sağlığa, şiddeti bilgiye çevirebilir.
b. Evrensel güven: Herhangi iki insan, paranın aracılığı sayesinde herhangi bir konuda işbirliği yapabilir."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
Nebevi Hareket Metodu kitabının incelemesi
“Nebevi Hareket Metodu”, Münir Muhammed Gadban tarafından yazılmış, İslami ilke ve prensiplere dayanan bir hareket stratejisini anlatan bir eserdir. Kitap, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatını, onun izlediği metotları ve bu metotların günümüzde nasıl uygulanabileceğini detaylı bir şekilde ele alır.
Kitabın odak noktası, Allah Rasulü'nün peygamberlik görevine başlamasından, Rabbine kavuşana kadar geçen sürede izlediği yöntemlerdir. Yazar, okuyuculara, İslami yaşamda ilerlerken Rasulullah’ın sünnetine uygun bir şekilde hareket etmenin önemini vurgular.
Kitap, 2. cilt boyunca, İslami hükümler çerçevesinde ve sünnete uygun bir hareket metodunun nasıl olması gerektiğini, her adımını ve bu adımların pratikte nasıl uygulanabileceğini anlatır. Yazar, bu metodun takip edilmesinin sadece bir ibadet olmadığını, aynı zamanda Allah’ın rızasını kazanmanın bir yolu olduğunu ifade eder.
Sonuç olarak, “Nebevi Hareket Metodu”, İslami öğretileri ve Peygamber Efendimizin sünnetini anlamak ve hayatına geçirmek isteyen herkes için kapsamlı ve değerli bir rehberdir.
Umarım bu inceleme, kitap hakkında size faydalı bir bakış açısı sunmuştur. İyi okumalar dilerim..
Nebevi Hareket Metodu (Teori ve Pratik)
Münir Muhammed Gadban
