Kırmızı Defter'deki öyküler, Paul Auster’ın özel dünyasına girmek isteyenler için biçilmiş kaftan. New York Üçlemesi, Ay Sarayı, Şans Müziği, Tim buktu, Brooklyn Çılgınlıkları, Yazı Odasında Yolcu luklar gibi yapıtlarında olağanüstü düşgücünü orta
ya koyan Auster, bu kitabındaki öykülerde, ya gerçekten ya şadığı ve tanık olduğu ya da yakınlarından, dostlarından dinle diği gerçek olayları anlatıyor. Ama bu trajik ya da komik olay ları öykülerken, bir bakıma öteki yapıtlarının ipuçlarını sunu yor okurlarına. Kırmızı Defter'm, anlatı sanatından sapmadan sunulmuş bir yazınsal manifesto olduğu da söylenebilir.
Kitaptaki dört anlatının ortak yanı, rastlantıların insan yaşa mındaki önemini vurgulamaları. Her şeyin ve herkesin gizem li bir biçimde birbiriyle bağlantılı olduğunu sezdiriyor Auster. Herkesin başına gelebilecek tuhaf, ayrıksı olayların, insan de nen varlığın önceden bilinemeyen, değişken doğasını nasıl or taya çıkarıverdiğini anlatıyor.