Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Çağımız gösteri çağı. Eskiden insanlar sahip olduğu şeyleri göstermekten,anlatmaktan çekinirlermiş, olur da başka birisinin canı çeker de gücü yetmediğiiçin alamaz ve üzülür diye. Arada eskilere gönderme yapınca, düşünüyorum, nekadar da naif insanlarımız varmış geçmişte. Yaşar Kemal’in Demirciler ÇarşısıCinayeti kitabının başında söylediği gibi, “O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler” sözünü yoğun bir şekilde hissediyor insan."
İnsanlarımız (:)
Mücadeleci insanları severler de, mücadele etmesini pek o denli sevmezler.
Reklam
Kur'anı Doğru Uygulayan Ziyâ da Sevilmiyor
"Eğer Hıristiyanlar, Hindular ya da Yahudiler, bir çoklarının söylediği gibi, hâlâ bizim düşmanımızsa, biz Müslümanlar neden birbirimizle savaşıyoruz? Insanlarımız yanlış yönlendiriliyor. En büyük meselelerinin İslam'ı savunmak olduğunu sanıyorlar ve Kuran'ı yanlış yorumlayan Taliban gibileri tarafından yanlış yola saptırılıyorlar"
Sayfa 272 - EpsilonKitabı okudu
"Poitikadaki insanlarımız,bu toplumda bulduğumuz en harika insanlar mı? Değil, değil mi? Politikada nasıl insanlar iş başına geçiyorsa, mimarlıkta da öyle geçebiliyor. Para budalaları, para peşinde koşanlar, namussuzlar öncelik kazanabiliyor..." [Aydın Boysan]
O yüzden sosyal medya da sürekli yakınıyoruz demek ki..
Yazmak tuhaf bir şeydi. Hem ihtiyaç, hem de bir tür hastalık, uyuşturucu gibi bir şey. Müthiş bir tutku kısacası. Gelgelelim kendimi yazar olarak düşünmek ho­şuma gitmiyordu. Belki de çok fazla yazar tanıdığımdan. İşleriyle değil, birbirlerinin kuyusunu kazmakla uğraşıyorlardı. Evde kalmış, kuruntulu, dedikoducu kızlar gibiydiler. Burunları büyüktü. Sürekli yakınıp birbir­lerini bıçaklamaya çalışıyorlardı. Yaratıcı insanlarımız bunlar mıydı? Hep böyle mi olmuştu? Galiba. Belki de yazmak bir yakınma biçimiydi. Kimisi yakınmayı daha iyi beceriyordu.
Sayfa 73 - PdfKitabı okudu
Reklam
Sistemin mağdurları
Türkiye Cumhuriyeti birçok toplumsal kesimi mağdur etmiştir. Başörtüsü takan insanlarımız, Aleviler, Kürtler ve diğerleri az ya da çok bu mağduriyeti yaşamışlardır. Şimdiye kadar mağdurların hepsinin birden sorunlarını çözecek bir sistem değişikliği yapılmamıştır.
... Çocuk uykusunda ağlıyor, çırpınıyormuş. Anası babası kurt var sanmışlar, müshil vermişler, çocuk da ölmüş. İyi yemek yiyememekten olurmuş. Zavallı yavrucak. Öyle. Ama ailesi çocuğu gömemiyor. Belediye mezarlığına yollanacak. Yok devenin nalı! Eller ceplere dalıyor, bozuk paralar çıkıyor. Çadırın önünde küçük bir bozuk para tepeciği oluşuyor. Aile onu orada buluyor. İnsanlarımız iyi insanlar. İyi yürekli bir halk bizim halkımız. Tanrıya dua edin de, günün birinde iyi yüreklilerin tümü yoksul olmasın. Tanrıya dua edin ki günün birinde çocuklarımız yiyecek bulabilsin. Mal sahipleri derneği günün birinde duaların kesileceğini biliyor. Son, o işte.
Sayfa 294Kitabı okudu
“İkimiz de biliyoruz, sevgilim öğrettiler: aç kalmayı, üşümeyi, yorgunluğu ölesiye ve birbirimizden ayrı düşmeyi. Henüz öldürmek zorunda bırakılmadık ve öldürülmek işi geçmedi başımızdan. İkimiz de biliyoruz, sevgilim, öğretebiliriz: dövüşmeyi insanlarımız için ve her gün biraz daha candan biraz daha iyi sevmeyi…”
İnsanlarımız, bazı madenler gibi çabuk ısınır ve çabuk soğurlar.
Reklam
Toplumdaki yaşamın dinamikleri Erdemli Insan olmanin kuralları
Cafer Aksay ' in kaleminden #Erdemliİnsan adlı eserini okudum Eser 71 başlıktan oluşan farklı konulara yer verilmiş. Her başlık kendi başına bağımsız bir olayı ele alarak okuyucuya aktarılmış. Akıcı ve düşündürücü bir yol izlenmiş. Yazarımız bir sosyolog gözüyle toplumdaki sorunları farklı başlıklar altında dile getirirken bunu
İnsanlarımız, bazı madenler gibi çabuk ısınır ve çabuk soğurlar.
çok güzel yaşayıp gittiğimizi sanıyoruz. iktidardaki adamlar da, bu sanıyı bütün millet adına dile getiriyorlar. birkaç aydın dışında bunu anlayan yok gibi. o aydınlar da, sosyal birtakım sözler ediyorlar. psikolojik yönü boşlukta kalıyor bu meselenin. insanlarımız, bu kötü yaşantıyı dile getirmenin, "muhalefet yapmak" olduğunu sanıyorlar. yapanlar bile, "muhalefet yaptıklarını" sanıyor bir bakıma. aslında bir yanlış anlama olduğu hâlde, anlaşıp gidiyorlar. bir "mış gibi yapmak" tutturmuşlar; arabalar gidiyor ya, ekmek yapılıyor ya, iyi kötü suyumuz geliyor ya... mesele yok.
I) Bilim Hizmet Ödülü
'İnsanlarımız, bazı madenler gibi çabuk ısınır ve çabuk soğurlar.
Sayfa 21 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.