Bismillah…
Ve oruç tutmak, insan yüreğini canlı, cıvıl cıvıl sesli kuşlarla doldurmak değil midir? O kuşlar ki, âdeta gökyüzüyle beslenir ve gökyüzünü örtünürler.
Sezai Karakoç
Rahmân'ın tecellileri dolduruyor mu yüreğimizi?
İçimiz kıpır kıpır oluyor mu bu mübarek ayda?
Duyabiliyor muyuz kuşları?
Hissedebiliyor muyuz bu rahmet rüzgarını?
İnsan tuhaf,
Gelin Hep Birlikte İnsanoğlundaki Nefisleri Tanıyalım .
🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀
Nefsî tezkiye . 🍀
Nefsi tezkiye; öncelikle onu küfür, cehâlet, kötü hisler, yanlış îtikadlar ve fenâ ahlâklardan temizlemektir. Yâni şer’-i şerîfe aykırı her türlü îtikâdî, ahlâkî ve amelî yanlışlıklardan arındırmaktır. Onu temizleyip kötülüklerden koruduktan sonra da, îmân, ilim, irfân, hikmet, hayırlı duygular, güzel huylar gibi
Muvaffakiyetin ilk şartı iradeli olmaktır. İrade terbiyesi ve nefis mücadelesinin en ahlaki ve insani ifadesi çalışmaktır. Tembellik ve parazitlik her türlü ahlaksızlığın anası; çalışkanlık da temiz bir muvaffakiyetin, yüksek ahlakın, ruh ve beden sağlığının temel şartı ve en feyizli kaynağıdır.
Bunu söylerken senin gözlerinin önünde hayali beliren çirkin örnekleri görmüyor değilim. Ben de biliyorum ki, hayatta çalışmadan zengin olanlar, başkalarının bükük bellerine basarak yükselenler, insanların gözyaşlarından macun yoğurup, can otu diye satarak mevki, servet ve şöhrete konanlar var. Hem bunlar zamanımızda maalesef az da değil. Fakat ben sana temiz yüzlü ve namuslu insanlara yaraşan muvaffakiyetten bahsediyorum ve böyle bir muvaffakiyetin, diyorum, bir tek yolu vardır: Çalışmak, varlığını ve mevkini emeğinin hakkı ve ehliyetinin mükafatı olarak kazanmaktır. Temiz yürekli bir insan için saadet, ancak böyle bir muvaffakiyettedir.
Sayfa 53 - Yağmur yayınlarıKitabı okudu
zikir, sadece dil ile yapılan yani kalbin umurunda bile olmayan, ruhun da ilgilenmediği zikir değil, kalbin bizatihi eşlik ettiği ve ruhu da kuşatan bir zikirdir. Ancak unutulmamalıdır ki, kalbin eşlik ettiği zikre de ancak belli bir müddet dil ile yapılan zikirle ulaşılabilir. Yani bu aşamada da büyük bir sabır gereklidir. Zaten nefis terbiyesi ve irade kontrolü ölene kadar devam edecek kıymetli bir ameldir..
Alışkanlık Kazanmak
“Nefse hâkimiyet başlangıçta zor olsa da yavaş yavaş kolaylaşır. Nefsimize karşı mutlak bir hâkimiyete kavuşmak kadar hakiki bir zafer ve nefis bir duygu yoktur.”
Sir John Lubbock
Önceki bölümlerde incelediğimiz usûller, ruhumuzun dağı nık kuvvetlerini duyguların sıcaklığı sayesinde bir araya getirip sentezleyerek istediğimiz fiilleri yapmaya
Sayfa 322Kitabı okudu
Fakat heyecan is ter zaptedilsin ister tamamen açığa vurulsun, bir humma nöbeti yangınına benzeyen keskin ve şiddetli bir tesirle nihayet geri çe kilir ve dolayısıyla her hâlükârda etkisini yitirir.
Dış belirtilere izin vermediklerinden dolayı bilinçlerindeki te sirleri daha derin olanlara gelince, bunlarda his ve elemin daha şiddetli olması,
İRADENİN GÜÇLENDİRİLMESİ VE NEFSİN TERBİYESİ MÜMKÜN MÜ?
“Ahlâk, sabit ve homojen bir şey olmayıp genlerin, çevresel etkilerin ve terbiyenin bir sonucudur. Dolayısıyla, her gün zaten değişime mecbur olan bu sonucun değişmesinin mümkün olmadığını ileri süremeyiz.”
Emile Levy
Nefis terbiyesinin imkânı, en basit ifadeyle mevcut ahlâkımızın değişip değişememesine bağlıdır. Dolayısıyla, meseleyi bu şekil de ortaya koyduktan sonra çözmeye çalışacağız.
Ahlâk değişir mi? Yalnız filozoflar değil, genel olarak insanlar ara sında nefsi terbiyenin imkânı hakkında iki teori yürürlüktedir. “Can çıkar huy çıkmaz.” tabirinin ifadesine göre ahlâkı, değişmesi imkânsız ve sabit bir esas hükmünde tutanlar yanında bir de ter biyenin lüzumuna hararetle inanarak ahlâksızlığı tamamen terbi ye eksikliğine atfedenler vardır. Hatta şurası gariptir ki kendimiz dışındaki birinin ahlâkî kusurlarını eleştirirken her sorumluluğu kişiye ve kötü terbiyeye yorarız da kendimizle ve yakınımızla il gili olan ahlâkî eksikliklerde, “Ne yapayım elimde değil, ahlâkımı değiştirmem imkânsız.” gibi mazeretler öne süreriz.
İnsan ,
Akıl ve irade yetilerini birlikte kullanmayı öğrendiği takdirde doğru ve yanlışı -hayrı ve şerri ayırt ederek farkedebilir .
Zira insan aklına rağmen nefsinde ve tabiatında bulunan şer kuvvelere karşı daima başarılı olamaz. İnsanın nefsine karşı zaafları vardır.
Selim akıl, nefsini irade terbiyesi ile kontrol altına alandır. Şer kuvvelerini bilip, onu hayır üzere eğitmek saf aklı (gerçekliğini kaybetmemiş olan üst bilinci) aksiyonda tutar.
Gerçek akıl sahipleri, yani akledenler ; Hayrı ve şerri , doğru ve yanlışı ayırt eden ve pratikte cüzi iradesiyle değil külli iradenin bilinciyle hareket edendir. Bizdeki şer (nefsi)kuvveler , cüzi iradenin zayıf ,kusurlu ve kirli aklın eylemleriyle doludur. Selim akıl ise şer kuvvelerinden arınmış onu terbiye altına almış bilinçli ve iradeli ruhun eylemleriyle doludur.
Sadece akıl sahibi olmak , kişiyi doğruya sevk etmediği gibi kişiyi de doğru insan yapmaz,
İradeyi hayra(hayırlı olana )sevk etmek insanı doğruya sevk eder ve doğru insan yapar.
Selim akıl ; ruh,beden,nefis ,kalp kuvvelerini dengede tutmakla kazanılır. Bu dengenin kaybı , insanı şer kuvvelere açık tutarak, zayıf akıl ve zayıf irade sahibi yapar.
Yazan :
Büşra Yurtsever Psikolog Yazar
Büşra Yurtsever #📚 #✍️
#akıl #irade #selimakıl #iradekontrolü #iradegücü #psikoloji #psikolog #nefspsikolojisi #tasavvufpsikolojisi #maneviyatpsikolojisi #maneviyat #ruhsalgelişim #terapist
Şiddetli kederler içinde kıvrandığımız bir sırada yabancı bir ziyaretçi gelecek olsa çehremizin kederli çizgilerini gevşetip bir tebessümle aydınlatmamız ve ızdırabımızı hiç olmazsa bir müddet gizlememiz bu cümleden değil midir? Keza bu cümleden değil midir ki gözlerimizi kırpma arzusu veya ayaklarımızın gıdıklan ması gibi hislere bir müddet direnebilir, öksürüğümüzü tutar, gözyaşlarımıza hükmeder, küçük ve büyük tuvalet ihtiyaçlarımızı geciktiririz. Hele de izzet-i nefis ve utangaçlık gibi hislerin teşviki altında bulunduğumuzda bu iktidarımız daha kavi olur. Bunları her gün herkes görür, fakat daha kesin gözlemler de vardır. Hack Tuke bir dişini çektirmesi gerektiğinde, zihnine mutlu ve neşeli fikirler ve tasavvurlar getirerek neredeyse hiç ağrı hissetmemeyi başardığını hikâye ediyor.
Sayfa 228Kitabı okudu
Karşı tarafın söylediklerimizden çok söyleyiş Şeklimiz ve beden dilimiz etkiliyor.
.
Dürtüler kendini eylemle ifade etmek isteyen duygulardır dürtüsüzlük insanı tembelliği acizliğe ve Yalnızlığa iter dürtülerin aşırı ifade edilmesi ise acımasızlığa başkalarına kötülük yapmaya aceleciliğe sabırsızlığa alçakça olarak bilinen davranışlara sebep
İrade Terbiyesi
Bu topluluğun içinde faydalı olanlar kadar, tembelliğimizin ve nefsimize düşkün olmamızın mazur görmeye çalıştığı değersiz materyaller de vardır. Bu yapıdaki düşüncelerin efendisi bizizdir. Onları bir düzene sokabilir, istediğimiz gibi geliştirebiliriz. Bir kere onlara hükmettiğimizde, üzerimizde neredeyse hiçbir hâkimiyetleri kalmaz. Bunların çoğu kelimelerden ibarettir ve kelimelerin tembelliğimize ve nefis düşkünlüğümüze karşı savaşması, toprak saksısının demir saksıya karşı savaşması gibidir. Fouillée düşüncenin kuvvetlerinden bahsederken genel olarak yanlış bir bakış açısı benimsemiştir. Düşüncenin, gerçek güçlerle ittifakından doğan yönetici bir kuvveti bulunduğunu ve bu güçlerin duygusal durumlarımız olduğunu asla anlamamıştır. Her tecrübemiz bizi düşüncenin ne denli güçlü olduğuna ikna eder. Resmi olarak rıza göstermekle eylemleri fitilleyen etkin bir inanca sahip olmak arasında devasa bir fark bulunur. Zihin dışarıdan yardım almaksızın duyusal güçlerin acımasız birliğine karşı tek başına savaşmak zorunda kaldığında çaresizliğe mahkûmdur. Sağlıklı bir zihnin bu şekilde yalnız kalması iskânsızdır. Ancak sağlıksız olması, önemli eylemleri fitilleyen tüm kuvvetlerin duygusallıktan kaynaklandığını bize cok açık bir şekilde ispat eder. Söylemeye çalıştığımız şey, zihnin içinde hiçbir güç barındırmadığı değil, ağır ve devasa hayvansal eğilimlerimizi bastıramayacak veya göremeyecek kadar güçsüz olduğudur.
Sayfa 56 - Kapı Yayın EviKitabı okudu
