Sosyal medya sadece zamanımızı almadı. Ahlak, iffet, haya, çekinme, saygı, sevgi ne varsa aldı götürdü.
Dinlerini malzeme yapan mütedeyyin fenomenlerimiz var.
Sosyal medyada tanınır olmak, hakkında konuşur olmak, iyi - kötü yorum almak için binlerce hatta on binlerce insan rekabete girmiş durumda.
Kimisi faydalı bilgileri kullanıyor, kimi
İlk Müslüman Kitap İncelemesi
Lesley Hazleton tarih, politika ve özellikle orta doğu konularına odaklanan İngiliz-Amerikalı yazar. Kendisini agnostik olarak tanımlayan yahudi kökenli bir ablamız. Peki bunları niye sıralıyorum? Çünkü konu Hz. Muhammed ve İslam ise bu ön bilgilerin önemli olduğunu tüm tarafsız bakış açıma rağmen okumuş bulunduğum
İlhan Arsel’le cahiliye dönemine gidip dönem hakkında yanlış fikir sahibi olabilmek için çok ideal bir kitap. Alternatif tarih arıyorsanız el kitabınız olabilir. Birkaç iddiayı örnek olarak vereceğim.
İlhan diyor ki, kız çocuklarını gömmek yaygın değildi kız çocuklarının doğuşunu talihsiz saymak gelenekte yoktu. Dakika bir gol bir. Evet her evde
İlhami Yurdakul bu kitapta kültür ve medeniyetimizi Mim süzgecinden geçirmiş.
Sanattan Edebiyata, Siyasetten Tasavvufa, Sözlü Kültürden Bürokrasiye, Mistisizmden Rüya Tabirlerine, Medreseden Mektebe, İslam Tarihinde Ebced hesabından Musikiye, Gizli Teşkilatlara kadar her alanda kullanılan Mim harfi sembolizmini ele almış..
Yurdakul, Osmanlı arşiv belgelerinde rastladığı bir olayın peşine düşerek 20 yıl boyunca Mim harfini araştırmış. Çünkü belgelerin birinde; Sultan II. Abdülhamid, sadrazamının mühür ve Mim rumuzu kullanmasını yasaklıyor, bunun yerine arzlarında bizzat ismini yazmasını emrediyormuş. Belgeye göre, sadrazam, sultanın bu emrinden ciddi şekilde rencide olmuş. Siyasi bir krize dönüşen bu problemi anlamak için, yazarımız da bu tek bir harfin monografisini yazmış..
Birkaç kısa bilgi daha: ‘Mim’ harfi, Divan Edebiyatında sevgilinin ağzına benzetiliyordu. Hurûfilik düşüncesinde Hz. Muhammed’i temsil ediyordu. Tılsımlı eşyaların üzerinde peygamberi hatırlatması için kullanılıyordu.
‘Yedi Mim Duasında’ sembolik bir anlamı, namazlarda secdeye varan insanı, Kıyafetnâme İlminde eldeki Ömür Çizgisini temsil ediyordu..
Kitabı okurken oldukça keyif aldım. O kadar güzel bilgiler verilmiş ki, alıntı yaparken seçmekte zorlandım. Bu tür araştırma ve tarihe yönelik kitaplar okumak hoşunuza gidiyorsa, ve Mim’in kullanım yasağının nedenini siz de merak ediyorsanız, mutlaka okumalısınız...
Tarih boyunca müslümanlar tarafından Hz peygamber ve onun risaleti hakkında pek çok görüş ortaya konuldu. Bazı gruplar bu görüşleri hakikatin ölçütü kabul ederek tekfir yoluna gitti, bazı gruplar ise bu görüşlerle meşruiyet zeminini oluşturarak hükmetmenin yollarını aradı. Hangi düşünce kabul edilirse edilsin, netice değişmedi ve olayların
İnsanların çoğu yazarı "Neden Müslüman Oldum?" isimli videosu ile tanıyordu başlangıçta. Ben de o videoyu izleyip tanımıştım. Çok fazla videosunu izlemiş biri değilim sadece ilgimi çeken konulara baktım bugüne kadar denilebilir. "Neden Müslüman Oldum?" videosundaki inşayı bu kitapta iliklerime kadar hissettim diyebilirim.
Mir’atü’l-Memalik’ten Günümüze
“Merhaba” demenin içinde saklı bir sevincin huzurunu ancak ayakların yorgunluğunun altında kalmış bir seyyah bilir. Anıları anı yapan yeni bir dünya yani farklı bir kent sokağına, pazar alanındaki satıcıya, tüccara merhaba demek... Seyyah, gözü uzak diyarlardaki; bir mimari yapının sütunlarında ki gizli
Bir baba kızının elini öpecek, üstelikte en küçük kızının... Bu tavırlar; öyle bir toplumda, ailelerin ve toplumun insanlık dışı davranışlarına vurulmuş devrimci bir darbedir. İslam peygamberi Fatıma'nın elini öpüyor.
Şu da var: Hazreti Muhammed"e "iki cihan peygamberi" derken, meselenin buradan ibaret olmadığını da söylemiş ve kabul etmiş oluyoruz.
Bir de şu: "Huzur İslam"da" deniliyor. Doğrudur. Fakat bu sözün, burası için değil, orası için geçerli olduğuna inanıyorum. Her gün şu kadar yakıcı ve yıkıcı şey olurken, bir Müslüman"ın huzur içinde yaşaması mümkün mü?
Değil.
Açıkçası, bu dünyada peşinden koşmaya değecek bir şeyin olduğuna inanmıyorum. İkinci otobüsün olmadığını bilsem bile, birincisinin peşinden koşmam.
..siz bir dinin mensubusunuz ve o dinin peygamberi ne diyor: "İki günü birbirine eşit olan insan zarardadır." Bunu Müslümanlar kafi derecede göz önüne almadılar. İnsanların dikkatini buna çekmediler. Demek ki İslam dini sizden her gün yeni bir şey istiyor. Yani bu soruyu her Müslüman'ın kendisine sorması lazım... Nasıl ki bir tüccar, "Bugün kazancım ne oldu?" diye her gün kendisine sorarsa bizim gibi bilimle uğraşanlar, hayır yapmak isteyen insanlar da kendine her zaman "Bugün ne öğrendin bugün yeni bir hayır işledin mi?" diye sormalıdır.
En az alıntı yapabildiğim kitaplardan biri oldu. Her bir bölüm kendi içinde o derece bağlantılı ve akıcı ki ya bölüm tamamen ele alınmalı ya da yalnızca keyifle okumaya devam edilmeli. Hangi cümleyi alsam bir önceki veya bir sonraki cümle ile birlikte çok daha anlamlı olduğunu düşünüp vazgeçtim. Tek tek alıntılar yerine kitabı tamamı ile okumanızı
Evet, yarışma olmasa okumazdım sanırım. Gerçi okumadan yorum yapmaya karşıyım ama bu kitaba karşı ciddi önyargılarım vardı. Kırıldı mı önyargılarım? Hayır. Aksine, iyice bilendim.
Tabi ki kitabın yazıldığı dönemi düşünerek, bilerek okumak ve yorumlamak gerekiyor ancak biz bu şekilde okusak bile yazarımız karşı çıktığı durumun aynısını kendisi de
"Allah bir insanla (karşılıklı) konuşmaz. Ancak vahiyle (ilham yoluyla, kulunun kalbine dilediği düşünceyi doğurarak), yahut perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle dilediğini vahyeder."
(Şura Suresi 51. Ayet)
Allah sadece kitapla konuşmaz. İslamın iki kaynağı vardır. Kuran ve Sünnet Efendimizde yaşayan bir