Uzun bir süredir 1000Kitap’ın fazla büyümesinden kaynaklı bir sorunumuz vardı sevgili okurlar: İstenmeyen mesajlar ve yorumlarla yapılan spam.
Şimdiye kadar spam mesajları engellemenin tek yolu mesajları ‘sadece takip ettiklerinizle’ sınırlamaktı.
Spam yorumları engellemenin yolu ise gönderideki yorumları tamamen kapatmaktı.
Kötü niyetli, rahatsız edici mesaj ve yorumları kapatmak için bizlere değer katabilecek mesaj ve yorumları da engellemek dışında bir çözümümüz yoktu.
Artık yepyeni bir çözümümüz var: Sıkı Okurlar ve sıkı takipçiler. Mesaj ve yorumları herkese kapatmak yerine sıkı okur ve sıkı takipçilerinizle de sınırlayabilirsiniz artık.
Sıkı takipçiler: En az 7 gündür sizi takip eden takipçilerinizdir.*
Sıkı okurlar: Spam yapmayan, belirli okur puanına sahip, inceleme yazan, e-postasını onaylayan, farklı okurlarca mesajlarından dolayı şikayet edilmemiş** ve benzeri bir sürü mükemmel özelliklere sahip okurlardan oluşur. Bütün özelliklere profilinizdeki okur, sıkı okur düğmelerinden ulaşabilirsiniz.
*: Bugüne kadarki bütün takipçileriniz sıkı takipçi olarak kabul ediliyor. Bu kural bugünden sonraki takipçileriniz için geçerlidir.
**: Sıkı okur kurallarına ek olarak mesajlaşma kuralını da ekledik. Bir okurun mesajlaştığı birden fazla okur kendisini şikayet ederse, o okur otomatik olarak sıkı okur ve okur rozetini kaybeder. Bunun sonuncunda da kendisini takip etmeyen okurlara yeni mesaj gönderemeyecektir.
Keşfet ve akışta gördüğünüz önerilerin kalitesini artırmak, spamı azaltmak için sürekli olarak çalışmaya devam edeceğiz.
İyi okumalar sevgili okurlar. ❤️
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Öncelikle şunu belirteyim ki klasik bir kült kitabı -özellikle de bu kitap Dostoyevski'ye aitse- her zaman iyi bir çevirisi olan yayından okumak gerekiyor. Bu kitabı daha önce kötü bir yayından alıp okumayı yarım bırakmıştım ve kendime ben en iyisi mikrofonu İş Bankası Yayınları'na bırakayım demiştim. Şimdi bu diziden okudum ve bu
Bir yazar 1861 yılında, sürgünde hapis olarak geçirdiği senelerin ardından bir kitap yazıyor; bense yazıldıktan 160 sene sonra bu eseri okuyup diyorum ki ''sen nasıl bir psikoloji içindesin, sen gerçek bir hastasın Dostoyevski''
Değerli arkadaşlar, kitabı gece 02.30'da bitirdim ve uyumak için yattığımda yarım saat kitabı düşündüğümü fark ettim ,
Ve, bitti...
Bu kadar kısa zaman diliminde içinden çıkamam sanıyordum ama uzun süre içimden çıkmayacak bir eser oldu İki Şehrin Hikayesi...
Bir arkadaşın tavsiye ve hediyesi üzerine başlamıştım esere. İtiraf etmek gerekirse ilk iki yüz sayfada esere girmekte oldukça zorlandım. Ama sayfalar ilerledikçe kitap beni kendisine çekti ve son üç yüz
YouTube kitap kanalımda Kötü Çocuk kitabını yorumladım! : ytbe.one/q-_bzyWLIGI
Işıltılı hayatlar, bol bol ergenlik hormonu, mutasyonla üretilmiş domatesler ve en çok da kendisini dünyanın en bad boy’u zanneden ERRRKEKKKKler… İşte bunların hepsi Kötü Çocuk kitabı arkadaşlar.
İncelemeye başlamadan önce yine şunu söylemem gerek. Bu
Bolca sürpriz kaçıran vardır!
Kitaplar, özellikle kaliteli kitaplar, denize atılmış bir olta gibi gelir bana bazen. Misinasının ucunda birden farklı yem, hepsi farklı balıkları çekecek şekilde. Her kitap yapmaz/yapamaz bunu ama; bazıları tam da böyle hissettirir. İşte bu kitap da öyle bir kitap. Düşünce denizine atılmış bir olta, ucundaki çeşitli
Karamazovlar’ı Dostoyevski’nin zirvesine hatta cahilliğimden cüret alarak edebiyat tarihinin zirvesine koyarak başlamak istiyorum. Bu noktada Suç ve Ceza’yı öne atarak itiraz edenler olacaktır ki bana kalırsa bu iddiada bulunanlar henüz Karamazovlar’ı okumayanlardır. Ecinniler de Raskolnikov karakterini şöyle böyle içinde barındırdığından Suç ve
Bence dünyanın en güzel romanı budur... Evet, kabul ediyorum, tamamen kişisel bir görüş bu ancak ben öyle olduğuna inanıyorum. Bu görüşe ilk sahip olduğumda henüz bir üniversite öğrencisiydim ve kitap okuma maceramın başlarında sayılırdım. Lakin aradan uzun yıllar geçti, aralarında hatırı sayılır miktarda roman da olan binden fazla kitap okumuş
YouTube kitap kanalımda Beyza Alkoç'u ve Karantina kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/2Ia6xxuNANg
Nasıl ki "boş yapma, yıkık, duyar kasma, kral, düştüm, yorma reis" gibi kelimeler Z kuşağı turnusolü ise Beyza Alkoç'un Karantina serisi de bir o kadar Z kuşağı turnusolüdür arkadaşlar.
Bu incelemeye özel
Arkadaşlar dünden beri yani haberi okuduğum ve iğrenç resimleri gördüğümden beri düşünüyorum.Hastalıklı zihinlerle, kişilerle ilgili, insanlara zarar veren kişilerle ilgili özellikle bu konunun zirvesi malumunuz seri katillerdir çok fazla kitaplar okudum ve belgeseller izledim.Tek bir ortak paydada buluşuyor tüm bu yaşananlar: Hastalıklı