Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Çocuk Her Şeyi Bilir Ama En Çok İncinmeyi
~~~ [••dönüp bakmaya gücün yeterse kendi çocukluğunu bir hatırlasana. Ömrümüzün en kırılgan, en zor günlerini orada geçirmedik mi? En çok o zaman incinmedik mi? Sevmeyi daha iyi bilmez miydik çocukken? Sevdiğimiz uğruna başka mutluluklardan vazgeçmeyi, sessiz bedeller ödemeyi...••] ~~~
Sevinç Çokum
Zaman, o kırbaçladığımız, iyi ki koşuyor böyle. Acıyı toz duman içinde bırakıp gitmese güler miydik yeniden?
Reklam
Zaman , o kırbaçladığımız, iyi ki koşuyor böyle. Acıyı toz duman içinde bırakıp gitmese güler miydik yeniden ?
Çingiz yasaları
- Targutay artık at üzerinde duramıyor, diye başladı baba söze. Kılıçlarından biri kolunu kesti. Ateşler içinde, Camuka'nın önünden kaçmak zorunda kaldı. Oğullarımla birlikte yanında en son kalanların arasındaydık, onu alıp sana getirmeyi düşündük. Senin bizi koruyup ödüllendireceğini düşündük ama yolda yüreğimiz buna izin vermedi. Onun için dövüşmemiş miydik? Yerlerde sürünen bir önderden ne ün kazanabilirdik ki? Onu serbest bıraktık ve kollarımızı hizmetine vermek için buraya geldik. - İyi yaptınız, dedi Kağan. Bana Targutay'ı getirmiş olsaydınız her üçünüzün de kellesini uçururdum, çünkü efendisine el süren bir adam ölümden başka hiçbir şeye layık olamaz. Bunu da Yasa'ya yazalım!
Yüzünü yıkadı, saçlarını ıslattı. Saçlarım azalıyor. Yalaktaki suda yüzünü seyretti: tenim daha genç, derim gergin. Yaşlanmış olsaydık bunu yapabilir miydik? Tolstoy, doksan yaşında yapmış efendimiz. Ben Tolstoy değilim Olric. Tolstoy entelektüel bir devmiş. Ufak tefek olduğunu söylüyorlar efendimiz. Üstelik geleceği düşünemiyormuş: büyük bir ümitsizlik içindeymiş. Bizimle birlikte gelseydi ne iyi olurdu. Yanınıza kitap aldınız mı efendimiz? Hayır ama almalıyız. İlk girdiğimiz kasabada bir kitapçıya koşalım hemen. Yazmak konusunda da artık biraz iyimser misiniz efendimiz? Şimdi bunu bırakalım, şimdi bunu bırakalım. Sonra düşünürüz. Kafamı toparlamalıyım biraz. Kayınpederlerden, para biriktirmelerden, öfkelerden sıyrılmalıyım biraz. Arkasında bir otomobil durdu. Gördün mü Olric? Beni lafa tuttun. Suda kendini seyreden bir adamı seyretme imkânını verdin başkalarına.
Sayfa 40 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Bu nasıl bir moddur yahu
Tanıdığım ve tanımadığım bütün insanlardan sıkılıyorum. Abimden bile. Hiçbir arkadaşımı aramıyorum. Artık onlar da beni aramaz oldular. Aramasınlar. Böylesi daha iyi. Konuşacak hiçbir şeyimiz kalmamış. Hep aynı şeyleri tekrarlıyoruz: Ne güzel günlerdi! - Nesi güzeldi? Güzel olsa hatırlamaz mıydık? Hatırlayıp avunmaz mıydık?
Reklam
Sevinç Çokum...
Zaman, o kırbaçladığımız, iyi ki koşuyor böyle. Acıyı toz duman içinde bırakıp gitmese güler miydik yeniden?
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
KAAN İyi akşamlar sayın dinleyen sizinle yatmkş mıydık? ERKEK SESI (V.O.) Siz nasıl bir program yaptığınızı düşünüyorsunuz? KAAN Biz prensip olarak düşünmüyoruz. Başka bir gün.
Karşıki mor dağlar olmasaydı Acaba yaşar mıydık Tanrım! İyi günlerimden bize ne kaldı Bu kadar günahkâr mıydık Karşıki mor dağlar olmasaydı Bize ölümü ne düşündürürdü Nice yollardan geçtik ki kısaydı Neden son yolculuğumuz çok uzun sürdü
Reklam
Topallayan bir sokak köpeğini, kanayan bir kedinin, yaralı ve uçmak için çırpınan bir kuşun kaçımız yanından geçip gittik öylece... Baktık ama görmedik mi? Gördük ama neden ben, biri elbette yardım eder diye mi düşündük? Ya herkes bir diğerinin yardım edeceğini düşünüp sırasını savdıysa ve kimse yardım etmediyse? Ya o kedinin son şansıysak? Arkadaşlara, komşulara, ona, buna sorsak, dayanışsak karşılayamaz mıydık hepimiz o kanayan kedinin tedavi masraflarını? Yaşadığımız gezegende diğer canlıların da en az bizim kadar bu hayatı hak ettiğini düşünmek; evet yorucudur ama o topallayan köpeğin tekrar koşabildiğini görmek iyi hissettirir. İyilik iyidir...
Sayfa 20
Hüzünlü gezinti güvertesi 3
hiç gürbüz hiç pembe yanaklı sayfalarımız olmadı mı bizim? biz hiç mavi kalacak bir mevsime çıkmamış mıydık yorgun yokuşlardan kışın? kendiliğinden gelen sözcüklerin misafirliğini ne çok severdin, nasılsın… bugünlerde ben iyi gibiyim yorgun gri kaideler arasında hüzünlü bir yeşilim, ya sen… sen… nasılsın?
Senin doğruların ile benim doğrularım dediğimiz fikirleri karşı karşıya getirip ayrıştırmak yerine, yanyana koyup kaynaştırsaydık, birbirimizi daha iyi anlayabilir miydik?..
Ama galiba ben batıl inançlı insanları seviyorum. Hayata renk katıyorlar. Herkes zeki ve mantıklı ve... iyi olsaydı dünya çok sıkıcı olmaz mıydı? O zaman konuşacak konu bulabilir miydik?
"Kahrolası hislerden fazlası olduğunu biliyorsun. Hatta şüp- heden de fazlası var. Haydi ama H. Bu, ilişkiye başlamak için hiç de iyi bir yol değil. Eğer burada daha önce başka bir ka- dınla birlikte olduysan, eğer bu üzerime giydiğim başka birinin sabahlığıysa bunu bilmem gerek," dedim bir solukta. Gözlerim yanıyordu ama yine de ona bakmaya devam ediyordum. Hud- son, fincanını masaya bıraktı ve tüm azameti ile bana yöneldi. Elimi masanın üzerinde tutmaya ve vereceği yanıta karşı masa- dan destek almaya devam ediyordum. Gerçeği söyleyecek miydi, ona inanmayı tercih edecek miydim? Bu nedenle kopacak ya da birleşecek miydik?"
Sayfa 24
613 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.