Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tren , beyaz bir düş gibi iki yandan sessizce yüzen ,sessizce gerilere kaçan süt rengi kar örtüsü gürültüye boğarak koşuyor , koşuyordu ...
Sayfa 105Kitabı okudu
56 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
İnsan yaşlanıyor ama değişmiyor!
Giriş tam olay örgüsünü veriyor ve hikaye açılış sahnesinden geriye dönük olarak anlatılıyor, bu yüzden spoiler uyarısı vermiyorum. 1914'te I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinin hemen yakınında geçen filmde, genç bir kimya mühendisi ve işvereninin karısı birbirlerine aşık olurlar. Yaşlı kocası engelli ve genç adam isteksizce kocasının
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,5bin okunma
Reklam
En güzel kaybeden ben olacağım diye söze başladı evli olan. Saçları kızıl hayatı sırlıydı. Tam bir kızılderili olabilirdi birkaç yüzyıl önce farklı bir kıtada doğmuş olsaydı. Beckett benim için söylemiş sanki dedi sonra. Altına çalan kahverengi çalıyordu gökyüzünde ve evli/kızıl olan bu haftaki orkestra içinden seçmesi gerekenleri düşünüyordu.
Meğer ne tuhaf şeymiş Kavuşmak! Şimdi ben Uzak ülkelerin birinde Çocuk bahçelerinde oturmuş, Ya da üçüncüsünde bir trenin Limon, üzüm, portakal Yerken yanımdakiler, Ya da Yağmurlu bir gece yarısı Bir garda Tren beklediğim zaman Kavuşmayı düşünemeyeceğimden korkuyorum
Bu bizim aşkımızdır yol kapanınca sensin Sensin sızlayan yürek hareket edince tren Sensin tek eldivene eş olacak eldiven İnsanı solduran her bir düşünce sensin Uzun uzun sallanan mendiller de sen Sensin gemilerin güvertesinde giden Susan hıçkırıklar sen agucuklar sen Ve akşam eşikteki sessiz itiraflar sen Ağızdan kaçan fısıltı Uykuda söylenen sözler Yakalanmış bir gülücük uçuşan perde
192 syf.
·
Puan vermedi
Şafak Pavey’in kitabı olduğundan tesadüfen görene kadar haberim yoktu. Oldukça ilgimi çekti. BM barış gönüllüsü olarak, reform hareketlerinin görüldüğü 2000’li yıllarda büyük bir heyecanla gittiği İran’da başından geçen olayları, izlenimlerini anlatmış. Anılarını ‘Faydasız Balkonlar Diyarı’, ‘Hicap Hikayeleri’, ‘Nükleer Gurur’, ‘Diplomat Hayatı’,
Nereye Gidersem Gökyüzü Benimdir
Nereye Gidersem Gökyüzü BenimdirŞafak Pavey · Kırmızı Yayınları · 201198 okunma
Reklam
Göl Öyküsü-Tamamı
Dalga beni gökteki kuşlardan, kumsaldaki çocuklardan, kıyıdaki annemden ayırdı. Bir yeşil sessizlik anı oldu. Sonra dalga beni göğe, kuma, bağırışan çocuklara geri verdi. Gölden çıktım, dünya beni bekliyordu, gittiğimden bu yana pek hareket etmemişti. Kumsala doğru koştum. Annem beni kürksü bir havluyla kuruladı. "Orda dur da kuru,"
“Şimdi benim şerefimi kirlettin” dedi. Herkesten önce önce annesi rezil etti. Köyde Mari’nin döndüğü duyulunca, herkes onu görmeye koştu, bütün köy halkı kocakarının kulübesinde toplanmıştı. Yaşlılar, çocuklar, kadınlar, kızlar, hepsi de görmeye can atan, aceleci bir kalabalık hâlinde toplanmışlardı. Mari aç, perişan bir hâlde yerde, kocakarının
Herkes bir başkasıdır bir başkasıyla. Ve bir ilişkide öğrendiğin her şey maalesef o ilişki için değil, bir sonraki ilişkin için geçerlidir. Çünkü aldığımız dersleri o ilişkiyi kaybettikten sonra anlıyoruz. Ve geri dönüp hata yaptığımız yerleri onarma şansımız yok. Tren bazen kaçar. Kaçan trenin arkasından da koşarak yetişemezsin. -Hikayeden Adamlar
"Çok eskiden yaşadım bu ânı ben" Dersiniz şaşkınlık içinde. İlk girdiğiniz bir ev, bir merdiven Birden güneş vuran pencere, Ve tam sırasında tren düdüğü... İşte böyle gelmişti siz dünyada Değilken bir gün öğle üstü Bu renklerle bu sesler bir araya. Yaşamak anımsamak mıdır yoksa? Sanmam, biz de bir sestik belki Birileri için yıllar önceki Şaşırtıcı karşılaşmada
Sayfa 328 - Adam YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Böyle de yaşanabilirdi hayat. Belki böyle de yakalanabilirdi kaçırdığımı sandığım tren. Ama kaçan bir tren değildi. Benden giden ve götürülenlerdi. Içimde insanı olmayan bir taraf uyanmış, kendine yer açarken insan olan yanlarımı sindirimişti. Kimse bunu bilmiyor ya da anlayamıyordu. Ben anlıyordum. Bu bir ilizyondu. Bir daha eskisi gibi olamayacaktım!
Sayfa 113Kitabı okudu
Yolculuk
Gideceksin buralardan gün gelecek, Yavaş yavaş kaybolacak bindiğin tren, Eriyen karlar gibi içinden Bütün sıkıntıların akıp gidecek. Bağdaş kuracaksın bir tahta sıranın üstüne Yolculara, merhaba, diyerek Ardın sıra kaçan kırları seyrederek Coğrafya derslerini hatırlayacaksın yine Adını bilmediğin ırmaklardan geçerek Bir dikili ağacın bile yok yeryüzünde Ama bir yurdun var sevilecek! Eriyen karlar gibi içinden Bütün sıkıntıların akıp gidecek Ağlamayacak kimse ardından, gülmeyecek!
"Yaşam hızlı giden bir tren gibidir. İstasyonlar ise inip binmek için fırsat... Kaçan her fırsat trenin içine, kaçan her tren ise istasyona tutsak eder insanı. Esaretten kurtulmanın tek yolu ineceğin ve bineceğin zamanları iyi seçmektir." Kaderler Tableti, Mehmet Mollaosmanoğlu (Sayfa 20)
Yolda ezip geçtiği kurbanların ne önemi vardı? Ne olursa olsun geleceğe doğru gitmiyor muydu bu tren? Ne olurdu sanki biraz kan dökülse? Sahipsiz, karanlıkta, ölümden kaçan kör ve sağır bir hayvan gibi koşuyor; topun ağzına gönderilen bu kurbanlık koyunlarla, yorgunluktan ve sarhoşluktan serseme dönmüş, şarkı söyleyen bu askerlerle tıklım tıklım dolu bir halde durmadan ilerliyordu.
Sayfa 406 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
82 yaşındayken, yarım yüzyıldır evli olduğu karısından kaçan
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
, evden kaçarken "yaşasın özgürlük" diye bağırmış ve karısına "senden kurtuldum" demiş. Ama bu mutluluğu fazla uzun sürmemiş. 1 hafta sonra bir tren garında hastalanarak ölmüş.
261 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.