Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Deniz altındaki akıntıların sessiz gürültüsüne, kaçışı olmayan damarlarına geri dönmek; bultsuz gecelerde gökyüzü de böyledir, yıldızlar aynı baskı altında birbirine karışır, entrikacı ve düşmandırlar, sayılmayız, adlandırılmayı reddederler, onları kuşatan ve ayıran merceğe karşı kadife bir ulaşmazlıkla direnirler, aynı görüş alanı içine doluşur onlarcası, yüzlercesi...
Sayfa 31 - Everest YayınlarıKitabı okudu
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
Kadife bir kutuya koyayım ve hep yanımda taşıyayım istiyorum seni.
Sayfa 177Kitabı okudu
Üç Frenk Havası
1.CAPRİCCİO ÖLÜM Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir ama Fanya Kaplan nasıl öldü diye sorarsak sanırım işimiz fazlasıyla ciddileşir. Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
Olmasa da olur, ne çok insan birikmiş meğer hayatımda; tıpkı bir daha okumayacağım yahut kimsenin okumasını istemeyeceğim kitaplar, çirkin fotoğraflar, kırmızı kadife kutular içindeki gülünesi onurluklar gibi.
Kekik Suyunun Faydaları
“Her zaman derim: Kekik Suyu çok faydalıdır. Yemeği hazmettirir, iştah verir. Bal ile içilirse solucanı düşürür. Akrep sokmasına dermandır. Yine bal ile karıştırılıp içilirse öksürüğü bıçak gibi keser. Kaynatılır, egzemaya sürülürse illet yok olur. Balgamı sıyırır. Midenin, akciğerin, göğsün hastalıklarını, soğuklamalarını, kalp ağrısını, kuluncu anında söker atar. Mideye, akla kuvvet verir. Daha da faydası var, cildi güzelleştirir. ‘Ben buruşuk bir yüz görmek istemiyorum, kadife gibi pırıl pırıl düzgün, güzel bir yüz görmek istiyorum,’ diyenler Kekik Suyu içmelidir.”
Reklam
Ruth gerçek aşk ateşini bilmiyordu. Aşk bilgisi salt teoriye dayalıydı ve bunu kafasında çiy düşmesi ya da durgun suyun hafifçe dalgalanması kadar yumuşak, yaz gecelerinin kadife karanlığı gibi sakin, dokunup geçen bir alev olarak canlandırıyordu. Kafasındaki aşk düşüncesi daha ziyade uysal bir yakınlıkla ifade buluyor ve çiçek kokulu, loş bir uhrevi dinginliğin hâkim olduğu bir atmosferde sevgiliye nazikçe sunuluyordu. Ruth aşkın volkanik sarsıntılarını, kavurucu sıcağını ve kuruyup savrulmuş küllerini hayal etmiyordu.
Burada başka birileri varmış dedi. Kadın durarak loca gerçekten de doluydu. Kadife bir koltukta bir subay ve genç güzel sarışın ve kıvırcık saçlı bir Kadın birbirlerine sokulmuş oturuyorlardı.
Sayfa 102Kitabı okudu
Böyle gözlerinin önünden yüzlerce, binlerce insan hayatı geçerdi; burası, şu kahvenin şu kısa kadife iskemlesi onun için zengin bir kütüphaneydi ki içindekiler, ciltli kitapları okunmaz, hissedilir; görülmez, anlaşılır. Roman yazmak isteseydi bunların her birinde bir mevzu bulmuş olurdu.
Sayfa 129Kitabı okudu
Bu ilaçlar sadece bugünkü tıbbın ve kimyanın zaferi değildir. Ayrıca kendilerine has bir estetikleri, hatta edebiyatları vardır. Onlar en zarif ciltten, maroken taklidi cüzdana, en çıldırtıcı ve pahalı kokuların, pudra ve tuvalet eşyasının kutularına kadar giden, itinalı ambalajları ile, her büyüklükte, her biçimde, her renkte, kimi adeta, "Ben bir fikir kadar faydalı ve o kadar kolay taşınırım!" diyen küçük, zarif ve cana yakın, kimi ağırbaşlı bir dost gibi her türlü güveni vaat eden oturaklı şişeleriyle, kadife kadar parlak ve tüylü üst kağıtları, ayvacık tüyleri güneşte parlayan bir taze cilt gibi insana haz veren paketleriyle gündelik hayatımıza, hiç olmazsa şehirli ve cadde hayatına, kendilerine mahsus bir değişme getirmişlerdir. Hakikatte bu müstahzarlar zamanımızda beliren birkaç belli başlı fabrikanın mahsulü olarak kalmazlar, müstehliki gelecek insan idealinin gelişmesine doğru götüren ilk adımlardır. Onlar getirdikleri sun'i kolaylıkla insanda tabiatın yavaş yavaş ölümünü temin ederler.
Sayfa 159 - İKİNCİ BÖLÜM: NURANKitabı okudu
Reklam
Kadife sesli bir saray müezzininin okuduğu ezan başlarken, Vahidettin camiye girdi, padişahlara özgü olan bölüme geçti. Padişah-Halife'nin her cuma namazında halka görünmesi töre gereğiydi. Ama selamlık törenlerine kaç zamandır halktan pek az kimse katılıyordu. İstanbul halkının çok büyük bir bölümü, hiçbir yenilginin acısına, hiçbir zaferin sevincine katılmamış, milletinin ırzı ve namusu için şehit olanlara bir kez bile rahmet dilememiş olan bu benzeri tarihte az bulunur hükümdarı kafasından silip atalı çok olmuştu. Yüzünü ve yüreğini Ankara'ya çevirmişti. İstanbul yıkım ve esirlik, Ankara ümit ve özgürlüktü..
Sayfa 281 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Sevilmek duygusu...
"Seyran onu seviyordu. Bunun farkına daha ilk gününden varmış, birkaç gün ikircik içinde kalmış, sonra da onun kendisini sevdiğine bir iyice inanmıştı. Kız yanıp tutuşuyor, deli oluyordu. Bu kadar onurlu bir kız kendini verse verse ancak bu kadar ele verebilirdi. Sabaha kadar gelip bostanın yöresinde dolaşması Memed'in çok hoşuna
Sayfa 420
Hayat onları kadife bir kesedeki inciler gibi korumuştu. Bense inciden yapılm am ıştım.
Sayfa 334 - Olimpos YayınlarıKitabı okudu
Hz. Peygamberimizin Ayak İzi
“Nisan 1611, Üzerinde Hz. Peygamber’in mübarek ayak izi olan bir taş, nam-ı diğer ‘Nakş-ı Kadem-i Şerif’i, elbette hürmetle karşılamak gerekirdi. Dülger Bahşı Bey, Murat Reis ile anlaşıp İstanbul’a götürülecek Kadem-i Şerif için bir sandık yapmaya başlamıştı. Bütün maharetini gösterip şimşir ağacından bir arşına bir arşın bir sandık tasarladı. Rasulullah’ın mübarek ayak izinin konacağı kutu elbette müzeyyen olmalıydı. Sedef desenler, bağa işlemeler, zümrüt ve yeşim kakmalar ile muhteşem denebilecek bir sandık ortaya çıktı. Kilit düzeneğini iki kademeli şifreli yaparak da maharet gösterdi. Saltanat kayığı Haliç’in sularını yararak iskeleye yanaştı. Sultan, yanında peygamber soyundan olan Nakibüleşraf Efendi Hz. ile yan yana ilerledi. Sandığın denizden karaya çıkarılması için iki ucundan Murat Reis ile Dülger Bahşı Bey, diğer iki ucundan Sultan ile Nakibüleşraf tutuyordu. Kâbe örtüsüyle kaplanmış kaideye gelindiğinde, Sultan, sandığı hürmetle örtünün üzerine bıraktı. Bahşı Bey, Sultandan destur dileyip şifrelediği iki kademeli kilit sistemini açtı. İçinden üzerinde yalnızca mücevherle işlenmiş kadife bir kumaş topu çıktı. Sultan dikkatle kumaşı açtı. Kadem-i Şerifi iki eliyle ve hürmetle tuttu. Önce öptü, gözlerine sürdü ve havaya kaldırdı. Sonra ellerini biraz indirip ayak izini başının üzerine koydu. Herkesin görmesi için bir müddet öylece bekledi.”
Sayfa 187Kitabı okudu
Güzel olan her şeyin anlatmak istediği bir hikâye vardır.
118 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.