Kim olursa olsun , bir bahçede yalnız başına dolaşan mahsun bir insana kıyamam. Bilmiyorum öyle bir manzara bana acıklı geliyor. Bir çocuksuluk ya da hemcinsiyle kavga ederken dışlanan bir insanın hali var sanki orada. Her halükarda acıklı. Kimse bir bahçede yalnız başına yürümek zorunda kalmasın. Herkes illa yanında topaç bulunduracak değil elbette. Ama ne bileyim topacı , yoyosu , topu falan varsa da yanında paylaşsın bence. Yoksa vakti zamanında bu kadınlarla kimse bir şeyini paylaşmadı da mı bunlar ileride el alemin kocalarına , sevgililerine göz dikmeye başladılar ya da herkes her şeyini paylaştı da mı o mantıktan mı bunlar ortada duran her malı orta malı bellediler bilmiyorum. Bilebileceğimizi de sanmıyorum. Fakat arzu eden bu ve benzeri konularla ilgili olarak Freud ve hanım kızının kemiklerini sızlatabilir ya da daha kolayı yükselen burcunu falan bir güzel haritaya yerleştirip , yönetici gezegeninin önderliğinde neticeye ulaşabilir. Benim bu konuda son diyeceğim şu: Bir erkeği seviyorsanız ondan vazgeçmeyin , iki erkeği seviyorsanız birinden vazgeçin , üç erkeği sev... Kafam karıştı. Beylere tavsiyeler: Bir kadını seviyorsanız ondan vazgeçmeyin , iki kadını seviyorsanız birinden vazgeçin , üç kadını... Dur gene olmadı. Tek kadın yoksa , üç kadın varsa , bunlar aynı anda A noktasından çıktıysa B noktasına 2 musluk aynı anda akarken... Gene olmadı. Fakat olacak! Üçün beşin hesabını yapacak insan değilim , fakat bu kez sizler için yapacağım , bu meseleyi çözeceğim! Vallahi bravo bana!
Hayat, kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır; Babil'in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür. Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır; hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler. Hayatınız, seçtiğiniz kadındır. Bir kadın değil bir hayat seçersiniz çünkü.
Sayfa 62 - Can Yayınları
Reklam
Gözlerini okşayan latif manzara, gecekinin taban tabana zıttıydı: Sinir hastası bir kadın gibi, bütün gece kızıp köpüren, ağlayıp feryat eden ve gittikçe hırçınlaşan tabiat, etrafında henüz kurumamış olan gözyaşlarından dolayı mahcubiyetini saklamayan güzel, nazlı bir genç kız gibi şimdi tatlı tatlı gülümsüyordu.
Güzel bir kadın, güzel bir ses, güzel bir şiir, güzel bir manzara, güzel... hep güzel...” “Bütün bunları sevdikçe Allah’ın güzelliğinden bir parça sevmiş oluyoruz yani?” “Tam da öyle. O’nun haricinde bir şey sevemeyiz çünkü. Bütün ırmakların denize akması, bütün damlaların denizi özlemesi gibi.” “Seven bir damla, sevilen bir deniz?” “Seven kul, sevilen sultan da diyebilirsin. Bütün kullar sultana yakın olmak isterler. Her damlanın şu ya da bu şekilde denize koşması gibi.” “Sevilenin seveni kendine çekmesi gibi de... Peki bu yakınlığın sınırı nedir?” “Sınır yoktur. Sır vardır. Sır, birinin diğeri için yok olmasıdır.” “Feda olmak yani?” “Hayır aslına dönmek, vatanına dönmek... Belki de kendisi olmak!..” “Kendini bilen Allah’ı bilir, buyrulmasındaki hikmet gibi desenize. Hani seven, sevgili için feda olunca kendisi olur; aradan ikilik, sen-ben kalkar seven ile sevilen aynileşir ve seven sevgilide ebedilik bulur; onun gibi... Bu durumda âşık, maşuku için öldüğünde gerçek aşkı bulmuş oluyor herhalde!?”
Neşet Sabit için bu kadın, bir manzara değil, bir atmosferdir. Kendine mahsus bir tatlılığı, bir kokusu, bir aydınlığı olan atmosferdir ve Neşet Sabit ancak bunun içinde mesut olmaktadır. Kendini, ancak, bunun içinde, rahat, ferah ve dinç hissetmektedir.
Sayfa 209Kitabı okudu
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Reklam
957 öğeden 981 ile 957 arasındakiler gösteriliyor.