Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Genç erkekler daha şanslıdır, çünkü "çalışma bahanesiyle büyük şehirlere" giderek aile otoritesinden kaçabilmektedirler, ancak genç kızların tek kurtuluşu evliliktir ve evlilik de kadının gerçekten özgürleşmesini sağlamamaktadır, erkek egemen feodal ilişki bu evlilikte yeniden-üretilmektedir.
Sayfa 77
Bizim şu anda yaşamakta olduğumuz gibi yaşamak, kuşkusuz, budalalık. Ama yaşamımızın böyle olmasının nedeni kadın emeğinin bir hiç yerine konulmasıdır. Bu ayrıca, bugüne dek insanlığın kurtuluşu düşlerini kuran insanların bile kadının da kurtuluşu konusunu dikkate almamalarının bir sonucudur. Bu ayrıca, bu arkadaşların, erkeklik onurlarını "yemek-çamaşır-bulaşık" işlerine karıştırmamak istemelerinin, dolayısıyla da bütün bu işlerin bir yük hayvanı gibi kadının sırtına yüklemesinin bir sonucudur. Kadının kurtulması demek ona üniversite kapılarının, yargı, parlamento kapılarının açılması demek değildir; çünkü bu durumda, kurtulan kadın ev işlerini bir başka kadının üzerine yıkacaktır. Kadının kurtulması demek onun mutfak ve çamaşır gibi insanı kütleştiren işlerden kurtulması demektir.
Sayfa 179 - ÖTEKİ YAYINEVİKitabı okudu
Reklam
"Gençler üzerinde, dışarıdaki gelenek otoritesi ve ev içerisinde baba otoritesi yoğun bir biçimde hissedilmektedir. Kendini yaşayamayan, ifade edemeyen gençlik bunalıma girmektedir." Kente göç sonucunda küçük konutlarda kendisine ait odası bulunmayan, yalnız kalamayan, yaşıtlarıyla, özellikle de karşı cinsle iletişim kurması engellenen gençlerin tüm yaşamsal istem ve enerjileri erkek egemen baskı sonucunda engellenmekte ve yok edilmektedir. Genç erkekler daha şanslıdır, çünkü "çalışma bahanesiyle büyük şehirlere" giderek aile otoritesinden kaçabilmektedirler, ancak genç kızların tek kurtuluşu evliliktir ve evlilik de kadının gerçekten özgürleşmesini sağlamamaktadır, erkek egemen feodal ilişki bu evlilikte yeniden-üretilmektedir. "Aile içi otoriteden kurtulmak için evlenen genç kız çoğu zaman aynı özellikli bir aileye gitmektedir. Evlilikte özgürlüğüne müdahale edenlerin sayısı artmaktadır."
kadının kurtuluşu, ailenin ortadan kaldırılmasında
Modern karı-koca ailesi, açık ya da gizli, kadının evsel köleliği üzerine kurulmuştur; ve modern toplum, salt karı-koca ailelerinden –moleküller gibi- meydana gelen bir kütledir. Günümüzde, erkek, çoğunlukla, hiç değilse varlıklı sınıflarda, ailenin dayanağı olmak ve onu beslemek zorundadır; bu durum, ona hiçbir hukuksal ayrıcalıkla desteklenmeyi gereksinmeyen, egemen bir otorite kazandırır. Aile içinde, erkek, burjuvadır; kadın, proletarya rolünü oynar. Ama sanayi dünyasında proletaryayı ezen iktisadi baskının özgül niteliği, kendini bütün sertliğiyle, ancak kapitalist sınıfın bütün yasal ayrıcalıkları kaldırıldıktan ve iki sınıf arasında tam bir hukuksal eşitlik kurulduktan sonra gösterir; demokratik cumhuriyet, iki sınıf arasındaki uzlaşmaz karşıtlığı yok etmez; tersine, bunlar arasındaki savaşımın, üzerinde yapılacağı alanı ilk hazırlayan odur. Aynı biçimde, erkeğin kadın üzerindeki egemenliğinin özel niteliği, bu iki cins arasında gerçek bir toplumsal eşitlik kurma zorunluluğu ve bunun yolu, bütün bunlar, kendilerini ancak, erkekle kadın tamamen eşit hukuksal haklara sahip oldukları zaman apaçık göstereceklerdir. O zaman görülecektir ki, kadının kurtuluşunun ilk koşulu bütün kadın cinsinin yeniden toplumsal üretime dönmesidir ve bu koşul karı-koca ailesinin, -toplumun iktisadi birimi olarak ortadan kaldırılmasını gerektirir.
kadının kurtuluşu üzerine
"Size göre... Kurtulmadıklarında aptallar. Kurtulduklarındaysa, başınıza bela..."
Sayfa 66 - belge yayınları
Kadının davasıyla işçinin davası ayrılmaz şekilde birbirine bağlıdır ve son çözümlerini ancak sosyalist toplumda, emeğin kapitalistlerden kurtuluşu üzerinde yükselen toplumda bulur.
Sayfa 47 - İnter YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Genç erkekler daha şanslıdır, çünkü "çalışma bahanesiyle büyük şehirlere" giderek aile otoritesinden kaçabilmektedirler, ancak genç kızların tek kurtuluşu evliliktir ve evlilik de kadının gerçekten özgürleşmesini sağlamamaktadır, erkek egemen feodal ilişki bu evlilikte yeniden üretilmektedir. "Aile içi otoriteden kurtulmak için evlenen genç kız çoğu zaman aynı özellikli bir aileye gitmektedir. Evlilikte özgürlüğüne müdahale edenlerin sayısı artmaktadır."
"Kadın, Cami, Cemaât ve Özgürlük..."
- İslâm, insanın dünyaya günahsız geldiğini kabul eder ve ona günah işlemeden nasıl yaşayabileceğinin yolunu gösterir. Fıtratındaki kodlara uygun olarak kadını kadın, erkeği de erkek olarak kalmaya davet eder. Kendi olabilen kadın ve erkek, sahip oldukları farklılıklar içerisinde daimi ve izafî görev alanlarında, varoluşlarının gereğini îfa ile
Sh. 94-113, Hüküm Kitap
Surat Kahvehanesi
Hindistan’ın Surat kasabasında bir kahvehane vardı, dünyanın her tarafından yabancıların, seyyahların uğradığı ve hasbihale daldığı. Günün birinde bilgin Acemin biri uğradı buraya. İlahiyatçıydı. Ömrünün çoğunu Tanrının doğasını anlamaya ve bu konuyla ilgili kitaplar okumaya harcamıştı. Öylesine çok tefekkür etmiş, okumuş ve yazmıştı ki Tanrı
Sayfa 2147483647
Arabası ile cephane götüren köylü kadının sırtında küçük çocuğu vardır ve üzerine bir örtü örtülmüştür. Fakat yağmur yağmaya başladığı zaman, çocuğun üzerindeki örtüyü ıslanmasın diye cephanenin üstüne örtmüştür. Demek ki Türk kadının ana kalbi, çocuğundan önce vatanın istiladan kurtuluşu için çarpmaktadır. Halbuki her yerde bilindiği gibi, ana ilk önce çocuğunu düşünür. İşte bu olayda da vatan savunması kadına çocuğundan önce ve değerli geliyor. Bu tarihi devremiz gerçekten kadının ve erkeğin ortak çalışması ile tam bir ulusal direniş örneğidir.
Sayfa 5 - Türk Tarih Kurumu
Reklam
Genç erkekler daha şanslıdır, çünkü "çalışma bahanesiyle büyük şehirlere" giderek aile otoritesinden kaçabilmektedirler, ancak genç kızların tek kurtuluşu evliliktir ve evlilik de kadının gerçekten özgürleşmesini sağlamamaktadır, erkek egemen feodal ilişki bu evlilikte yeniden-üretilmektedir. "Aile içi otoriteden kurtulmak için evlenen genç kız çoğu zaman aynı özellikli bir aileye gitmektedir. Evlilikte özgürlüğüne müdahale edenlerin sayısı artmaktadır." (Cumhuriyet, 13.03.2001).
Kadının en büyük talihsizliği ya bir melek veyahut da bir şeytan olarak görülmesi olduğu içindir ki onun hakiki kurtuluşu yeryüzü üzerine yerleştirilmesinden, yani insan olarak görülmesinden geçer.
Cinsellik temasının ve cinsel eşitsizliğin, Marx'ın, Engels'in ve Lenin'in yapıtlarında merkezi temalar olmadığı doğrudur. Ama hepsi bununla uğraşmışlardır. Örneğin Lenin ev işleri üzerine klasik bir değerlendirme yapmıştır (sosyalist - feminist literatürde merkezi bir sorun) : -Bütün kurtuluş yasalarına karşın kadın eskisi gibi ev kölesi olarak kalıyor, çünkü, onu mutfağa ve çocuk odasına zincirleyen ve üreticilikten adeta barbarca uzak, ayrıntılarda kalan, sinir bozucu, köreltici, küçültücü bir çalışmayla yaratıcı gücünü telef eden ev idaresinin küçük işleriyle ezilmekte, boğulmakta, köreltilmekte, aşağılanmaktadır. Kadının gerçek kurtuluşu, gerçek komünizm, bu küçük ev idaresi işlerine karşı kitlesel savaş (devletin dümenindeki proletaryanın öncülüğü altında) ya da daha doğrusu bunun kitlesel biçimde sosyalist büyük ekonomiye dönüşümü nerede ve ne zaman başlarsa, ancak orada ve o zaman başlayacaktır.
Sayfa 35
Kadın, ev kölesi olarak eski çevresine zincirli kalmak zorundaydı; kadının kurtuluşu düşüncesi, kurtarıcı (Mesih) olarak makina ortaya çıkmadan ve dişli çarklarının tangırtısı gümbürtüsüyle kadının insan oluşunu, onun ekonomik bağımsızlığı öğretisini ilan etmeden, ortaya çıkamazdı.
Arabası ile cephane götüren köylü kadın sırtında küçük çocuğu vardır ve üzerine bir örtü örtülmüştür. Fakat yağmur yağmaya başladığı zaman,çocuğun üzerindeki örtüyü islanmasın diye cephanenin üstüne örtmüştür. Demek ki Türk kadının ana kalbi, çocuğundan önce vatanın istiladan kurtuluşu için çarpmaktadır. Halbuki her yerde bilindiği gibi, ana ilk önce çocuğunu düşünür. İşte bu olayda da vatan savunması kadına çocuğundan önce ve değerli geliyor. Bu tarihi devremiz gerçekten kadının ve erkeğin ortak çalışması ile tam bir ulusal direniş örneğidir.
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.