"Gençler üzerinde, dışarıdaki gelenek otoritesi ve ev içerisinde baba otoritesi yoğun bir biçimde hissedilmektedir. Kendini yaşayamayan, ifade edemeyen gençlik bunalıma girmektedir." Kente göç sonucunda küçük konutlarda kendisine ait odası bulunmayan, yalnız kalamayan, yaşıtlarıyla, özellikle de karşı cinsle iletişim kurması engellenen gençlerin tüm yaşamsal istem ve enerjileri erkek egemen baskı sonucunda engellenmekte ve yok edilmektedir. Genç erkekler daha şanslıdır, çünkü "çalışma bahanesiyle büyük şehirlere" giderek aile otoritesinden kaçabilmektedirler, ancak genç kızların tek kurtuluşu evliliktir ve evlilik de kadının gerçekten özgürleşmesini sağlamamaktadır, erkek egemen feodal ilişki bu evlilikte yeniden-üretilmektedir. "Aile içi otoriteden kurtulmak için evlenen genç kız çoğu zaman aynı özellikli bir aileye gitmektedir. Evlilikte özgürlüğüne müdahale edenlerin sayısı artmaktadır."