Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Müzik artı Satranç
Müzik artı satranç çok güzel bir kombinasyon. Ön planda satranç, arka planda müzik. Bazen duraksayıp müziğe yoğunlaşıyorsun. Bazense oyuna veriyorsun kendini. Profesyonel düzeyde bir oyuna çıkmadığın için yaptığın hataların çok da bir ehemmiyeti olmuyor. Ayrıca oyun sonu analiz aldığın takdirde hataların da kıymetleniyor, çünkü daha fazla öğreniyorsun. Bazen maç bazen bulmaca, ikisi de iyi gidiyor. Böyle arada bir satranç güzel kafa açıyor (Ben bu deyimi olumsuz anlamda kullanmıyorum, zihni çalıştırmak manasında görüyorum, ikinci bir anlam olarak bunu ben katıyorum.).
Zihnimizin "işletim sistemi" kontrolümüzün dışındaki doğa olaylarının amaç barındırmayan süreçlerle işlediklerini kabullenmemizi zorlaştıracak; depremin, selin, gök gürültüsünün ardında her şeyi bir plan çerçevesinde gerçekleştiren birtakım bilinçli "büyük oyuncu"ların bulunduğuna inanmamızı kolaylaştıracak şekilde evrilmiş. Tarih boyunca, ilk duyulduğunda "sağduyu"ya aykırı gelen, anlamak için biraz kafa çalıştırmak gereken gerçeklerin kabul edilmesini engelleyen bu zayıf tarafımızla evrimimizin çok daha sonraki aşamalarında kavuştuğumuz rasyonel düşünce becerilerimiz çatışma halinde olmuş. Bilim, yani bize neye inanıp neye inanmayacağımızı birilerinin lafına göre değil, doğrudan gerçek dünyanın kendisine danışarak belirleyip yanlış olduğu ortaya çıkan düşüncelerden sıyrılmanın, gerçi hep en yakında durmanın formülünü sunan o hakiki mürşidimiz, henüz çok yeni bir icat. Yukarıda okuduklarımızdan da belli olduğu gibi, toplumun geri kalanı şöyle dursun, bilimsel düşünceyi özümsememiş, doğruyu yalandan ayıramayan, gerçeğe nasıl erişeceğini bilmeyen öğretmenlerimiz var daha.
Reklam
Protestanlik ruhu diğer şeyler yanında þu olaylardan da anlaşılabilir, Güney İngiltere'de bazı büyük toprak sahipleri ile hali-vakti yerinde çiftçiler kafa kafaya verip, Elizabeth zamanında çıkan yoksullar yasasının doğru yorumu konusunda on tane soru hazırlarlar. Ve hazırladıkları bu soruları, görüşünü almak üzere zamanın ünlü hukukçusu
Sayfa 620
Robert Musil’in büyük romanı Niteliksiz Adam’m kahramanı Ulrich, eserin adına layık biriydi: Tam bir “niteliksiz adam”. Kalıtım yoluyla aktarılmış ya da kendi edindiği, elinden alınamayacak, kendine özgü niteliklerden yoksun biri olduğundan, sahip olmayı arzuladığı nitelikleri kendi çabasıyla oluşturmak, beynini ve önsezisini çalıştırmak zorundaydı. Ancak kafa karıştırıcı işaretlerle dolu, hızla ve tamamen öngörülemez bir halde değişmeye müsait bir dünyada bu niteliklerin hiçbirinin sonsuzadek süreceği garanti edilemezdi.
Poirot, "Evet," dedi. "Bunu fark ettim. Çok garip. Oysa o anda insanın delice bir hızla çalışması gerekiyor, tamamen ağırlaşması değil. İnsanın aklını çalıştırması onu canlandırır. Küçük gri hücreleri çalıştırmak bir kafa keyfidir. Ancak hücreler insanı o manevi sisten kurtarır..."
155 syf.
·
Puan vermedi
Küçükken fragmanını gördüğüm ve çok merak ettiğim ama yaşımın yetmediği bir filmdi. Adını görür görmez aldım ve açıkçası beklediğim senaryo bu değildi. Ben daha çok aşk zannederken karşımda kocaman bir hüzün ve derin bir tarih yatıyordu. Ünlü siyasetçi ve yazar Yılmaz Karakoyunlu tarafından kaleme alınan bu roman varlık vergisi dönemini o kadar
Salkım Hanım'ın Taneleri
Salkım Hanım'ın TaneleriYılmaz Karakoyunlu · Doğan Kitap · 2018786 okunma
Reklam
Atasözü, Deyim, Söz Sanatları
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan _Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri _Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız _Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran _Yılan
14. Sümer Tableti
“Nibiru’da hüküm süren Anu’nun ilk doğan oğlu Lord Enki’nin sözleri,” dediğinde îlmiye’nin yazısının ne kadar güzel olduğunu düşündü, her harf tane tane, özenle yazılmıştı ama sonra dikkati yine metne geri geldi, bu sabah ilk okuduğundan beri aklı almıyordu binlerce yıl önce yazılmış bu tableti. Kendine bulaşan şaşkınlığın ve merakın birazdan tüm
Sayfa 417 - Everest YayınlarıKitabı okudu
·
Puan vermedi
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar hakkında güzel şeyler söyleriz,ama içten içe onların, en azından çoğunun,sınırlı varlıklar olduğunu biliriz.Onlara işlevsel yetilerinden ötürü saygı duyarız,ama bu yetilerden yararlanırken bile saygısızlk ederiz.Dikkatle koruyup kolladıkları erdemlerine saygı duyarız, ama davranışlarımızla bu erdeme ne kadar az önem verdiğimizi gösteririz Onları ihtiyaçlarımız doğrultusunda saygı duyarız. Çünkü biz erkekler ataerkil düşüncedeyiz..Burjuva toplumun ilerlemesini istemediği ve insanları köle gibi çalıştırmak için kafa karıştırır sürekli.
Kadınlar Ülkesi
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
Öfümün Ötesi
Kötülük" doğru bir terim değil. Bu gidip, neyin iyi ne­ yin kötü olduğuna dayanır. ''Yanlış yönlendirilmiş" demek da­ ha uygun olur. Bizim anlayışımıza göre, sizin "kötü" dediğiniz şeyler sadece, yanlış yönlendirilmiş enerjilerdir. Bunlar sade­ ce gelişmemiş enerjilerdir. Onlar kötülüğün kişileştirilmeleri değildir. Onlar varlık değildir. İnsanların omuzlarında otu­ rup, onlara şunu ya da bunu yapmalarını söyleyen bir Şeytan yoktur. Spiritüel alemde biz bir kötülük kavramına sahip de­ ğiliz, çünkü kötülük sadece iki güç arasındaki uyumsuzluktur ve insan zihninin bu uyumsuzluğu kavrayabilmesi için buna "kötülük" adı verilmiştir. Lütfen anlayın ki enkarne olmuş bir kötülük yoktur. Dünyayı dolaşıp insanların ruhlarını zapte­ den bir Şeytan yoktur. Bu, uyumsuzluğu anlamak için yara­ tılmış bir öykü ve bir yanlış kavramdır. Bir benzetmede bulu­ nacağım. Bir pilde pozitif ve negatif kutup vardır. Eğer ara­ banızı çalıştırmak istiyorsanız bu kutupları birleştirmek için iki bağlantı kablosu gerekir. Eğer birini dışarıda bırakırsanız arabanızı çalıştıramazsınız. Yani, her iki kutup da gereklidir. Bu kutuplardan hiçbiri daha önemli ya da daha yararlı değil­ dir, onlar eşit öneme ve yarara sahiptirler. Bu yüzden, kafa­ nızı iyi ve kötü ile meşgul etmeyi bırakın, çünkü bu yanlış bir kavramdır ve anlayışınızın gelişmesini engeller.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Can sıkıntısı üzerine
En genel gözlem, bize insan mutluluğunun iki temel düşmanının ıstırap ve can sıkıntısı olduğunu gösterir. Daha ileri gidip, birinden yakamızı sıyıracak kadar talihli olma ayrıcalığımızın düzeyinin bizi diğerine yaklaştırdığını söyleyebiliriz. Aslına bakılırsa hayatın bize sunduğu, bu ikisi arasında, az veya çok şiddetli bir salınımdır. Bunun
Bedeni sadece fiziksel olarak çalıştırmak için spor yapmak; insan gibi anlam arayan, olayların bağlamını merak eden ve biraz da mistik bir kafa yapısına sahip bir canlı için, uzun vadede çok akıllıca bir seçim değil gibi görünüyor.
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.