Neden pek çok okur 1k’daki varlığını dindarlık veya dinsizlik, inanç veya inançsızlık üzerine kuruyor ki?
Tanrıya hakaret eden veya küfreden bir alıntıyı paylaşmak sizi gerçekten mutlu veya tatmin ediyor mu?
Ya da düzgün bir üslupla fikir odaklı bir din eleştirisi veya alıntısı yapıldığında neden bir grup hemen onu kaldırtmak için insanüstü bir çaba harcıyor?
Tanrıyla küfrü aynı cümle içerisinde kullanmadan (veya kullananları alıntılamadan) Tanrı veya din eleştirisi yapamayacak kadar aciz misiniz?
Aynı şekilde kendini Müslüman olarak tanımlayan biri ‘lekûm dinikum veliye dîn’ ayeti gereğine uyamayack kadar da mı din bilgisinden yoksun?
En ufak bir toplumsal olay karşısında insan hakkı, eşitlik, fikir özgürlüğü, düşünceye saygı diye bas bas bağıranlar, konu din veya Tanrı olunca neden anında bunu challenge’a bağlayıp ‘liseli’ gibi eğlenmeyi tercih ediyor? (Küfürlü Tanrı alıntısını yayalım muhabbetinden bahsediyorum)
Ve son olarak ‘gerçek İslam bu değil’ciler, bu tarz platformlarda ‘gerçek İslam’ın öğretisine ve kazanımlarına örneklik teşkil etmek yerine neden görüşlerine uymayan her iletiyi, alıntıyı, incelemeyi şikayet edip ortadan kaldırarak tam bir geri kafalı imajı çiziyor?
Herkesin tercihlerine saygılıyım lakin bir edebiyat platformunun bu tarz saçmalıklara teslim olmasına gerçekten üzülüyorum. Daha fazlasıyla karşılaşmamak için kendimce önlemlerimi alacağım. Bu da benim tercihim olacak neticede...
Şu zor zamanlarda, daha güzel şeyler duymak, daha güzel şeyler görmek ve daha güzel şeyler paylaşmak dileğiyle...
Sağlıcakla kalın...
Bir inceleme yazdım, çünkü canım inceleme yazmak istiyordu. Yazmaya koyulmak için bunun yeterli bir neden olduğuna inanıyorum. İnsan doğuştan uyduran bir yaratık değil midir zaten?
"İnsan doğuştan uyduran bir yaratıktır." (s. 697)
Umberto Eco sağolsun. Onun canı bir roman yazmak istemeseydi ve yazmasaydı, ben bu incelemeyi biraz zor
Onlardan nefret ediyorum. Eğitimsizden ve cahilden nefret ediyorum. Kendini beğenmişten ve sahteden nefret ediyorum. Kıskançtan ve kızgından nefret ediyorum. Kabadan, sıradandan ve alçaktan nefret ediyorum. Kalın kafalı ve küçük olmaktan utanç duymayan bütün kalın kafalı ve küçük insanlardan nefret ediyorum. G.P.’nin Yeni Kitle dediği insanlardan; arabaları, paraları, TV’leri, aptal bayağılıkları ve aptal, yaltakçı, burjuva bozuntusu sonradan görmelikleriyle bu yeni sınıftan nefret ediyorum.
Dürüstlüğü ve özgürlüğü ve eliaçıklığı seviyorum. Yaratmayı seviyorum; yapmayı seviyorum. Dolu dolu yaşamayı seviyorum; oturmayan, seyretmeyen, kopya çekmeyen ve yüreği ölmemiş olan her şeyi seviyorum.
İdeolocya Örgüsünü okumak benim için çok serencamlı geçti. 79 günde anca bitirişimin altında yatan sebeplerine değinmek istiyorum.
Bu eser hakkında Üstad Necip Fazıl diyor ki:
"Bu eser, benim bütün varlığım, vücut hikmetim, her şeyim... Ben, arının peteğini hendeseleştirmeye memur bulunması gibi, bu eseri örgüleştirmek için yaratıldım.
Asırlardan beri süre gelen “devlet” hakkında yazılan bütün eserlerin yazımlarının aslında birer cevap olduğunun gerçeği su götürmezdir. Aristoteles’ten günümüze kadar yazılan bütün bu eserler aslında “Devlet” isimli bu esere cevaptır.
Platon MÖ 428 - 348 tarihleri arasında yaşamış ileri görüşlü Yunan düşünce adamı, ekstremisttir. Platon
On yedi yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum. Liseye başladığım yıl, birçok Türk babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde
Çok sevdiğim, okurluğuna güvendiğim, kısmen milliyetçi bir kişiliğe sahip bir öğretmenimin "Müslümanım, Türkçü'yüm lakin kendimi bir Yunan'ın satırlarında buldum." dediği Nikos Kazancakis ile 21 yaşımda tanışmış olmam, kendime yaptığım birçok kötülükten belki de en önde olanıdır. Şu ana kadar neden Kazancakis'i okumadım bilmiyorum lakin
Kendinizi tembel ya da kalın kafalı hissettiğiniz zamanlarda, aslında gezegendeki en çalışkan ve parlak nesne olduğunuzu düşünüp moralinizi yükseltebilirsiniz...
"Bu toplumda hayat, en iyi halinde bile can sıkıntısından ibaret olduğundan ve toplumun hiçbir tarafı kadınlara uygun olmadığından; uygar kafalı, sorumlu, heyecan arayan dişilere, hükümeti yıkmak, para sistemini bertaraf etmek, her alanda otomasyonu kurumlaştırmak ve eril cinsi yoketmekten başka çare kalmıyor."
Kitaba bu paragrafla
"Kitap yakılan bir yerde sonunda insanları yakarlar."
~Heinrich Heine, Almansor, 1821 #39266561
Damarlarımda hissettim, düşlerimde hayal ettim, gözlerimle gördüm, yüreğimle yaşadım, yürürken düşündüm, okurken doyamadım, bir yandan hızlıca sayfaları çevirmek, bir yandan sayfalar bitmesin istedim. Vücuda