Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalkınma ticaretle olur! Ticaret refah getirir!
"Üçüncü Dünya Ülkeleri"?!
İşin gerçeğine bakarsanız yobazlık, Üçüncü Dünya ülkelerinde aldığı bütün şekil ve türleriyle, Batı'nın Rönesans'tan bu yana kendi kalkınma ve kültür modelini zorla kabul ettirme iddiası yüzünden ortaya çıkmıştır.
Sayfa 13 - Roger GaraudyKitabı okudu
Reklam
Sanki dünyada olup bitenin dışında bir sis perdesi içinde yaşıyor Çin Halk Cumhuriyeti. Bu kalkın­ma hızıyla gelecek yüzyılın en zengin ülkesi olacağı söyleni­yor. Komünist, yani mevcut dünya sisteminin düşmanlığı­nı ilan ettiği bir rejime ve dünyanın en büyük ordusuna sa­hipler. Vatandaşlarını esir kamplarında köle gibi çalıştıra­rak ucuza mal ettikleri mallarla, oyuncak sektörü gibi dal­larda, dünya piyasasını ele geçiriyorlar. Tek çocuklu olma­ya mahkûm ettikleri ailelerin işe yaramaz diye doğar doğ­maz kız çocuklarını öldürmelerini sessizce onaylıyorlar. Bi­siklet çalıyor, karşı devrim düşünceleri yayıyor, hurafelere inanıyor gibi gerekçelerle her yıl 2000’den çok kişi ense kö­küne sıkılan kurşunla devlet tarafından öldürülüp işe yara­yan organları da Güneydoğu Asyalı zenginlerin hasta gövde­lerine nakledilmek üzere ihraç ediliyor. Hem fütursuzca sü­rekli temel insan haklarını çiğniyorlar, hem de ticarette rekabet unsurunu ihlal ediyorlar. Nükleer silahları var ve dur­madan yenilerini geliştiriyorlar. Ve dünya sessiz kalıyor. Ha­ber ajansları, devlet liderleri, şirketler, aydınlar - dünyanın dört bir köşesinde olup bitene hababam tepki gösterenler, sanki Çin’in var olmadığı bir uyurgezer dünyasında dolaşı­yorlar. Ve bu olası baş düşmanın dünyanın çeşitli yerlerine serpiştirilmiş lokantalarında yemek yiyip muhabbet ediyorlar.
Sayfa 204 - İletişimKitabı okudu
1950-1960 YILLARI ARASI. 1950'li yıllar. Tek parti iktidarından kurtulmanın sevinci yaşanırken kültür ve eğitimin başıboş bırakıldığı yıllar. Soğuk savaş yılları NATO'ya giriş ve ABD'ye tam bir teslimiyet. Türkçülerin ümitleri yine boşa çıkıyor, hayaller kırılıyor. Ekonomik kalkınma, yollar, fabrikalar... Fakat köylerden şehirlere
1940'ların Sonları ve Atsız: 1948 sonlarında Atsız, Yeni Sabah gazetesine yazılar da yazmıştır. 03 Ocak 1949'da İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta şöyle diyor: ( Bu mektup, Hacaloğlu'nun Atsız'ın Mektupları kitabında yoktur.) "Ben 15 aydır Yeni Sabah gazetesine yazı yazıyorum. Haftada bir yazı koyuyor ve
Eşitsizlik sorunu nüfus, istihdam ve ekonomik haklar alanlarından çok daha geniş bir alana yayıl­ dığı için kültürel, siyasal, ekonomik ve hukuki boyutları birarada ele almak zorundayız. Toplumsal cinsiyet eşitliği bir kadın-erkek eşitliği meselesi değil; bir sürdürülebilir kalkınma, demokrasi, haklar, eşitlik ve insani gelişmişlik meselesidir. Her organizasyon­ da, her işletmede, her topluluk ve toplumda, toplumsal cinsiyet eşitliğinin dünyaya bakışımız, demokrasi, eşitlik ve adalet anlayı­ şı açısından bir turnusol kağıdı olduğunun farkına vardığımızda atılacak ileri adımlar için güçlü bir başlangıç noktasında olacağız. Ümit Boyner - Nüfus & Kadın & İstihdam Politikaları
Sayfa 237Kitabı okudu
Reklam
1940'lı yılların ortalarında Türkiye'de çok partili hayata geçilmiş; 1945'te Milli Kalkınma Partisi, 1946 başlarında Demokrat Parti, 1948'de Millet Partisi kurulmuştu. Aynı yıllarda milliyetçi derneklerin de arka arkaya kurulduğu görülür. 1946'da Türk Kültür Ocağı ve Türk Kültür Çalışmaları Derneği, 1947'de Türk
1940'ların Sonları ve Atsız: 1948 sonlarında Atsız, Yeni Sabah gazetesine yazılar da yazmıştır. 03 Ocak 1949'da İsmail Hakkı Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta şöyle diyor: "Ben 15 aydır Yeni Sabah gazetesine yazı yazıyorum. Haftada bir yazı koyuyor ve makale başına 15 lira veriyorlar. Görüyorsun, kazancım yolunda. 20 lira
Mustafa İnan, hayatının sonuna kadar böyle düşündü. Ölümünden dört yıl önce (8.10.1963) yazdığı bir makalede bunu açıkça belirtirken, meselenin evrenselliğine de değiniyordu: Göç edenler meselesine çok önem verilmemesini savunan diğer bir düşünce tarzını da şöyle özetlemek kabildir: 'İkinci Cihan Savaşı'ndan sonra, barış konusunda,
Sayfa 92
[••“Bir toplumun teknik ve ekonomik alanda daha ileri olması, sosyal ve ahlâkî bakımdan da ileri olmasını gerektirmez. İktisadî kalkınma gerçekleşince toplumun üyeleri arasında daha kâmil münasebetler kurulmaz mutlaka. Ne bilgelik artar, ne adalet şuuru. Belki ak­si olur, zira iktisadi gelişme ile insanın insanı sömürmesi da­ ha da keskinleşir. Kısaca, toplumların ilerleyişini yalnız ekonomik ve teknik seviyeye, başka bir deyişle, altyapıya bakarak değerlendiremeyiz. Daha doğrusu tek ölçü bu değildir. Medeniyetin bütün alanlarda üstünlüğü diye bir şey olamaz, olsa olsa teknolojik bir üstünlük, tabiat üzerinde egemenlik söz konusudur.”••]
Sayfa 83 - İletişim Yayınları
Reklam
Milli Selamet Partisinin Beş Temel İlkesi 1- İçerde barış ve güvenliği sağlama 2- Manevi (ahlaki) kalkınma 3- Maddi kalkınma 4- Yeniden büyük Türkiye 5- Tek bir İslâm devleti etrafında ümmeti birleştirmek
Alan değil veren el olmalıyız. Yeni neslimizi hakkı tutup kaldırma yönünden şuurlandırmalı ve borçla değil kendi kaynağımızla kalkınma modelini öğretmeliyiz.
Sayfa 91 - Erol YararKitabı okudu
"Aziz vatandaşlar! Okulsuz, kitapsız kalkınma olamaz! Biz ilk iş olarak köylerimize kitaplıklar kurmayı planladık. Bunun en güzel örneği Asmalı köyündedir... Gidin ve görün! Çocuklar geleceğimizdir... Onlar yarının milletvekilleridir, bakanlarıdır, başbakanlarıdır..."
Schramm,1964
Kız ve erkek çocuğun eğitimi için gerekli özveriyi göstermeye hazır değilse, o ülkede ekonomik kalkınma kolay kolay gerçekleşemez. Kalkınmanın olabilmesi için, toplumdaki bireylerin, eğitimi ve refahı, gösterişli ve masraflı düğün göreneklerinden ve hiçbir şey yapmadan boş oturmaktan daha üstün tutmaları gerekir.
Sayfa 262Kitabı okudu
Ama adalet ve kalkınma adına ..
"Yenilikler yapıp halkı mutlu edemeyince uyutmak birinci yoldur. Gerici hükümetler hurafeleri körükler...
Sayfa 62 - Tekin Yayınevi 2. Baskı 1980Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.