Sabahattin Ali'nin bu eserini daha yeni okuyorum, nedense toplumda popüler olan şeylere karşı biraz çekimser kalıyorum, hep ertelediğim bu eseri beni gerçekten derinden sarstı, trajik bir kanıksama sevda yüzünden Raif Efendi'nin kendi içine kapanması, artık kayıtsız biri olarak yaşaması ve kendisine yapılan haksızlıkları, sanki bunları hak ediyormuşçasına davranması beni gerçekten sarstı, Maria'nın ölümü göze alarak çocuğu doğurması ve Raif Efendi'nin bundan haberdar olmaması çok trajik, keşke önceden okusaydım bu eseri gerçekten harikulade bir eser.
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak
“Küçük hikâye adı altında neşrettiğim bu yazılar gerçek vak’alara müstenittir (dayanır). Bunlar, açıktan açığa, doğrudan doğruya “Anadolu Hatıraları” serlevhasiyle (başlığıyla) çıkabilirdi. Fakat, ben, onların bazılarını kendi arzu ve muhayyileme göre değiştirmek ve canlandırmak zorunda kaldığım için hepsinin birden tamamiyle edebiyata
Meğer feleğin çemberinden geçmek bu imiş. İnsana, bir tevekkül... Hayır, ıstıraba karşı bir dayanıklılık, bir kanıksama geliyor. İnsan, kendi yaralarını berelerini sanki bir başkasının yaraları bereleriymiş gibi melhemleyip sarmağa alışıyor.
İnsana, bir tevekkül... Hayır, ıstıraba karşı bir dayanıklılık, bir kanıksama geliyor. İnsan, kendi yaralarını berelerini sanki bir başkasının yaraları bereleriymiş gibi melhemleyip sarmaya alışıyor.
"Meğer feleğin çemberinden geçmek bu imiş. İnsana, bir tevekkül... Hayır, ıstıraba karşı bir dayanıklılık, bir kanıksama geliyor. İnsan kendi yaralarını berelerini sanki bir başkasının yaraları bereleriymiş gibi melhemleyip sarmağa alışıyor. "
- Hayatın anlamını arayarak mutlu olamazsın. Anlam önem sırasında üçüncüdür yalnızca. Sevmekten ve var olmaktan sonra gelir.
- Ya gerçekten sev yada nefret et. Tutkulu ol.
- Hayatta olduğun için şanslısın. Nefes al ve hayatın mucizelerini içine çek. Tek bir çiçeğin tek bir taçyaprağını bile kanıksama.
- Eğer çocukların olursa ve bir çocuğunu diğerinden daha çok seversen bu sorunu halletmeye çalış. Çünkü aradaki fark tek bir atom kadar bile olsa çocuklar bunu hissedecektir. Ve tek bir atom dev bir patlama için yeterlidir.
Kaderin amansız oluşu değildir sorun; çünkü insan bir şeyi inatla isterse, onu elde eder.
Korkunç olan, istediğimiz şeyi elde ettikten sonra ondan bıkmamızdır. O zaman suçu kaderde değil, kendi isteğimizde bulmalıyız.
Nurdan Gürbilek bilinmeyen toplumsalcı yazarlarımızdan. Peki bu muhteşem kadın ne yazıyor diye baktığımızda 80'li yıllarla beraber değişen Türk toplumuna ayna tutuyor. Genelde dışlanmışlık, ezilmişlik, mağdurluk ve incinmişlik konularına değiniyor.
Kitabımıza gelirsek herhalde önce isminden başlamak gerektiğini ve okurun önce buna takılacağını
DİPÇE :
"Ölümü düşündüm, fakat bu beni tedirgin etmedi. İçinde bulunduğum bütün şartlar gözüme hayret edilecek derecede basit görünüyordu."
Savaş gerçeğinin yaşamanın anlamsızlığına evrildiği, yıllarca da sürse sonunda o hamaset duygusunun bu hiçlikte eridiğini gördüğümüz yalın çıplak bir savaş anlatısı...
Kitap, yazarın "Sonra
Bizler burada bir tepenin üzerindeki karınca yığınları gibi yaşıyoruz. Bu durum sana iyi gelebilir. Ama, fikrimi söyleyeyim, Roland. Zamanla durum insanda kanıksama yaratıyor. Hem de pek hızla oluşuyor bu kanıksama.
"1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye