Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Büyüklenmeci Olmayan Bir Özgüvenin Sahibi Olarak Said Nursi.. “Bir kaç defa ziyaretine gittik. Fakat hiç konuşmuyordu. Yatağı bir tahta ranzada idi. Duvara asılı bir torbada Kuran-ıKerim vardı. Başka bir kitap görünmüyordu. İlk gidişte bize çay yaptı ve verdi. Amma, kederli duruyor ve konuşmuyordu.“Nasıl yapalım da konuşturalım, bir mesele
Sanat galerisi tabelası olan bir zemin kat penceresinin önünden geçerken caddelerin ahlaki klostrofobisinden kaçmayı ve uras' ın güzelliğini yeniden bir müzede bulmayı düşünerek içeriye girdi. Ama müzedeki bütün resimlerin çerçevelerine fiyat etiketi iliştirilmişti. Ustaca boyanmış bir çıplağa baktı. Etikette dört bin upb yazıyordu. "Bu bir fei feite, " dedi arkasından sessizce beliren esmer bir adam, " Bir hafta önce elimizde beş tane vardı. Son zamanlarda sanat piyasasındaki en büyük şey. Bir feite edinmek gerçekten iyi bir yatırım, efendim. " " Dört bin birim bu kentte iki aileyi bir yıl yaşatmaya yetecek para, " dedi Shevek. Adam Shevek' i inceledi ve ağır ağır konuştu. " Evet, şey, bakın, efendim, bu bir sanat eseri. " " Sanat mı? İnsan yapması gerektiği için sanat yapar! Bu niçin yapılmış? " " Galiba sanatçısınız, " dedi adam açık bir küstahlıkla. " Hayır, yalnızca boku bir görüşte tanırım! "
Metis Kitap
Reklam
Allah'ı Görmemeyi Nasıl Başarıyorsunuz? Küçük Nusreddin bulutlara bakan büyük hocaların yanına gitti. O da onlarla birlikte gökyüzüne bakmaya başladı. Küçük çocuğun varlığını fark eden yaşlı adam gülümsedikten sonra konuşmaya devam etti. "Senin dediğin gibi olamaz, bence Kemaleddin el- Farisi'nin açıklaması daha akla uygun." Diğer
Şu anda yaşayan herkes ama herkes yüz sene içinde öle-cekse, neden hepimiz Grand Grave'in dokuzuncu katından atlamıyoruz? Dünya, durup dinlenmeden kazarak birbirimizi gömdüğümüz bir mezarlıksa... Süremiz belirsiz, zamanımız kısıtlıysa, gerçekten vaktimiz var mıdır? Bence yoktur. Kendi adıma konuşayım: Benim yok. Ermişler de, reklamcılar da aynı şeyi söylüyor: "An'ı yaşa!" An'ı yaşamak mı istiyorsunuz? Buyurun, Grand Grave'in dokuzuncu kat penceresine! İşinize gelmedi mi? Halbuki her birimiz zaten dokuzuncu kattan düşüyoruz. Kimimiz üç saniyede, kimimiz yüz senede. Bu kadar basit.
Deli İbrahim deli miydi? O deliyse biz neyiz?
(l.ibrahim) Meşhur Deli İbrahim'in sözümona deliliği, bambaşka bir hadisedir. Onun deliliği apaçık ortadadır. En meşhur bir delili ise, deniz yahut havuz kenarından geçerken balıklara para atmasıdır. Neden? Harcasınlar, Aç, açık kalmasinlar. Biz bugünün insanları için, böylesi bir hareket gerçekten bir delilik örneği olarak beliriyor. Çünkü, en
Sayfa 73 - Nesil yayınlarıKitabı okudu
Sanat Galerisi tabelası olan bir zemin kat penceresinin önünden geçerken caddelerin ahlâki klostrofobisinden kaçmayı ve Uras'ın güzelliğini yeniden bir müzede bulmayı düşünerek içeriye girdi. Ama müzedeki bütün resimlerin çerçevelerine fiyat etiketleri iliştirilmişti. Ustaca boyanmış bir çıplağa baktı. Etikette 4000 UPB yazıyordu. "Bu bir Fei Feite," dedi arkasında sessizce beliren esmer bir adam, "bir hafta önce elimizde beş tane vardı. Son zamanlarda sanat piyasasındaki en büyük şey. Bir Feite edinmek gerçekten iyi bir yatırım, efendim." "Dört bin birim bu kentte iki aileyi bir yıl yaşatmaya yetecek para," dedi Shevek. Adam Shevek'i inceledi ve ağır ağır konuştu. "Evet, şey, bakın, efendim, bu bir sanat eseri." "Sanat mı? İnsan yapması gerektiği için sanat yapar! Bu niçin yapılmış?" "Galiba sanatçısınız," dedi adam açık bir küstahlıkla. "Hayır, yalnızca boku bir görüşte tanırım!"
Sayfa 176 - Metis Yayınları, 3.Baskı (Eylül 1994), Çeviri: Levent MollamustafaoğluKitabı okudu
Reklam
Titanic Kurtarılabilir Miydi?
18 Nisan 1912 gecesi Kaptan Arthur Roston'un yönetimindeki küçük Carpathia gemisi, New York Limanı'na girdi. Çan, düdük ve sirenlerini çalan belediye başkanının römorkörü ve irili ufaklı tekneler tarafından karşılandı. Rıhtımda yolcular borda iskelesinden inerken, hemen üzerlerine üşüşen kalabalık bir gazeteci grubu dahil, kırk binden fazla insan
Şu anda yaşayan herkes ama herkes yüz sene içinde ölecekse, neden hepimiz Grand Grave'in dokuzuncu katından atlamıyoruz? Dünya, durup dinlenmeden kazarak birbirimizi gömdüğümüz bir mezarlıksa... Süremiz belirsiz, zamanımız kısıtlıysa, gerçekten vaktimiz var mıdır? Bence yoktur. Kendi adıma konuşayım: Benim yok. Ermişler de, reklamcılar da aynı şeyi söylüyor: "An'ı yaşa!" An'ı yaşamak mı istiyorsunuz? Buyurun, Grand Grave'in dokuzuncu kat penceresine! İşinize gelmedi mi? Halbuki her birimiz zaten dokuzuncu kattan düşüyoruz. Kimimiz üç saniyede, kimimiz yüz senede. Bu kadar basit.
Sayfa 308 - İletişimKitabı okudu
Sunuş * Dünyada kişi başına düşen gıda tüketiminin en yüksek olduğu ABD'de insanlar zayıflama rejimleri ve reçeteleri için yılda 35 milyar dolar harcıyorlar. Böyle bir düzende yanlış bir şeyler olmadığını kim iddia edebilir? Kuşkusuz çözümü bir Ortaçağ düzenine dönüşte aramayacağız. Günümüzün teknolojisinden yararlanarak ve doğru politikalarla
Şevk-i şehâdeta
Şehitlik şevki, şehâdet terbiyesi nesillerin ve milletlerin hem özgürlük hem istiklal hem de izzet ve şeref garantisidir. Yüce değerleri uğruna ölümü göze alamayanların şerefli bir hayat yaşamaları mümkün değildir. Şerefli bir hayat, şevk-i şehâdetle coşan bir kan ve canla yaşanır. Gerçekten şevk-i şehâdetle çoşan kanın önünde durmak en modern ve gelişmiş imkânlara sahip düzenli ordular için bile söz konusu değildir. Çanakkale savaşları bunun delillerinden biridir. Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat imân? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Sayfa 111 - Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son
İKİNCİ BASIMA ÖNSÖZ Türk Ülküsü'nün bu ikinci basımı, birincisine göre oldukça değisiktir. İlk basımdaki tarihe ve kalem mücadelesine ait yazılar bırakılmış, doğrudan doğruya ülkünün türlü konularını ilgilendiren yazılar alınmış ve bunlara yine ülkü ile ilgili yeni yazılar eklenmiştir. İlk basımda bulunup da ikinci basımda
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.