Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama işte, o kollarımdan geçti bir dalga gibi, o sadece bir akşam meyvesinin tadıydı, bir yıldız gibi yanıp söndü aniden, bir güvercin gibi yandı ve onu tenimden kayıp giderken buldum şenlik ateşinin saçları gibi.
Sayfa 41 - Aşka ÖvgüKitabı okuyor
Erken karar verme hastalığı!
Köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış çok fakirmiş ama kralın bile Kıskandığı bir ata sahipmiş Kral bu at için ihtiyarı neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış bu at bir at değil benim için bir dost İnsan dostunu satar mı demiş. Bir sabah kalkmışlar ki at yok köylü ihtiyarın başına toplanmış seni ihtiyar bunak bu
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Su sıkıştırılamadığı için esnektir. Gücün altından kayıp gider. Bir yandan saldırıya uğrarken diğer yandan kaçar. Dalgalar böyle oluşur. Dalga, suyun özgürlüğüdür.
Sayfa 314 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Uraz'ı dinlerken söyledikleri beni giderek daha büyük şoka sokuyordu. Onu ağzım açık bir halde dinliyordum. "Çukura ulaştığımda minik elleriyle tırmanarak oradan çıkmaya çalışıyordu. Çok ufak tefekti, üzerinde mor bir elbise vardı ve elbisesi bile çamur içindeydi. Kayıp duruyordu. Çukurun başına geldiğimde ona ailesine haber vereceğimi söyledim. O ise bunu istemedi, kuzenlerinin onunla dalga geçeceğinden korktu. Bana kendim çıkarım, dedi ama bu mümkün değildi. Öyle inatçıydı ki çabalıyordu, ona yardımcı olmaya çalışsam da altı yaşındaydım, onu oradan çıkarmam imkansızdı. Doğrulup abime seslendim. Abim sesimdeki endişeyi fark edip oltayı bile denize atıp koşarak yanmıza geldi. Sonra kızı oradan çıkardık. Onu bir daha hiç görmedim ama inatçılığı, cesareti, çamura bulanmış mor elbisesi ve kısacık koyu saçlarıyla o küçük kızı uzun yıllar boyunca hiç unutamadım."
Bir başlangıç olmadığı gibi bir son da yok, bu alçalıp yükselen dalga, etin içinden kayıp geçen bıçak, bitmeyecek savrulma var.
o zaman anladım ki, yaşarken beni öylesine sıkan –en azından öyle zannettiğim– hayat, aksine çok hoş bir hayatmış; onunla en sıradan konuları konuşarak geçirdiğim anların bile, bir tensellikle sarmalanmış olduğunu şimdi anlıyordum; gerçi o zamanlar, bunu açıkça fark etmemiştim, ama diğer her şeyi dışlama pahasına, hep bu anların peşinden koşmuştum sebatla; o anlara ilişkin, hatırladığım küçücük şeyler, Albertine’in arabada yanı başımdayken veya odasında sofraya, karşıma otururken yaptığı bir hareket, ruhuma bir şefkat ve hüzün dalgası yayıyor ve bu dalga, giderek bütün ruhumu kaplıyordu.
Reklam
"Durdurulması ve kontrol etmesi mümkün olmayan bu öfke dalga dalga bütün bedenime yayılarak diğer bütün duygularımı ve hislerimi kaplamıştı."
Yıllardır bitmeyecek diye düşündüğü korkunç bir fırtınadan sonra artık karaya çıkmış da göğe doğru yükselen dev dalga seslerini, uğuldayan rüzgârı ,çürük tahta gıcırtılarının arasından sızan haykırışları ve ufkun bir türlü değişmek nedir bilmeyen zifiri karanlığını geride bırakmış gibiydi…
Bir dalga değilsin sen, okyanustan bir parçasın.
Tekrar merhaba, Ege ben! Bütün o zorlu yılları düşe kalka yürüdükten sonra, iyi kötü bir yerlere varıp, sırtını da rahatçana bir duvara dayayıp geriye bakarak konuşmak nispeten kolay. Oysa her birimizin büyümekten aldığı da anladığı da çok farklı. Bir sürü okul bitirmek, önce doğru bir evlilik sonra mutlaka bir çocuk yapmak, kâğıt üzerine sıra
Sayfa 14
Reklam
Ama işte, o kollarımdan geçti bir dalga gibi, o sadece bir akşam meyvesinin tadıydı, bir yıldız gibi yanıp söndü aniden, bir güvercin gibi yandı ve onu tenimden kayıp giderken buldum şenlik ateşinin saçları gibi.
Romalı bir düşünüre nasıl ölmek istediğini sorduklarında damarlarını ılık banyo içinde kesip açacağını söylemişti. Bunun kolay olacağını sanıyordum, küvete uzanıp bileklerimde çiçeklenen kızıllığın berrak suyun içinde dalga dalga kabarışını izleyerek gelincik rengi köpüklerin altına kayıp uykuya dalacaktım. Ama iş bunu yapmaya gelince, bileğimin derisi gözüme öylesine beyaz ve savunmasız göründü ki bir türlü yapamadım. Sanki asıl öldürmek istediğim şey o derinin altında ya da başparmağımın altında atan o ince mavi damarda değil başka bir yerde, daha derinde, daha gizli ve ulaşması çok daha güç bir yerdeydi.
Sayfa 156Kitabı okudu
Bir homo melancholis olabilseydik eğer, depresyon içimizde bu kadar kolay kök salamayacaktı. Hayatın bize sundukları içinde hüznü doğal bir seçimle sevebiliyor olsaydık; iri kahkahalara,gösterişli hayatlara ihtiyaç duymayacaktık. Ruhumuzu faniliğin dalga boyuna ayarlayabilseydik, incinmezlik ve sonsuzluk yanılsamasının avucumuzdan kayıp gittiği anlarda, yeis sırtımızı yere vuramayacaktı. Ancak ruhunu kaybetmemişler hayal edebilir. Ancak hayal edenler hüzünlenebilir. Dünyaya dokunmadan da onu sevmek mümkündür. Her an gidecekmiş gibi, her şey her an bitebilirmiş gibi yaşamak mümkündür. Hüznün kanatlarına dokunursanız, kendi adımlarınızın sesini duymazsınız. Orada sadece meleklerin hışırtıları vardır.
_Robotlar_
Dalga geçmiyorum. Geleceğe dar robot korkumuzda gayet haklıyız. İnsanlık yanlısı, süregelen bir başkaldırıyla süper marketlerdeki self-servis kasaları sürekli boykot hâlindeyim. Fakat işin bir de öbür tarafı var: Ama öte yandan robotları düşünmek bazen var olmanın elimizden kayıp giden gizeminin değerini daha iyi anlamamı sağlıyor.
"Bir dalga değilsin sen, okyanustan bir parçasın."
295 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.