Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Atam bile sevdiğine kavuşamamış. Biz kimiz ki kavuşalım..
biz kimiz ki
Nuh ve Lut peygamberlerin bile hanımları onlara ihanet etmiş. Hayat bir imtihan, izniyle geçeceğiz.
Reklam
''Dışarıdan göründüğü gibi değil ki hiçbir şey. Herkes her şeyi bilecek olsa oturduğumuz evlerde, mahallelerde duramayız. Herkes bir şeyler saklıyor işte. Biz kimiz ki, ne yalanımız olacak? Birbirimizle ne alıp veremediğimiz var? Koca dünyada küçücük insanlarız, bakınca herkes işinde gücünde. Ama şu kadarcık insanın bile birbirlerine bile bin tane yalanı var.'' ''AMA BENDEN ÇIKMASIN.''
Sayfa 138Kitabı okudu
Ama bu durumda, yaşamın yüceliği nerede? Yalnızca tıkınmaya, çiftleşmeye, tuvalet kağıdına yazgılıysak, kimiz biz? Ve elimizden yalnızca bunu yapmak geliyorsa, bize söyledikleri gibi, özgür varlıklar olmaktan nasıl gurur duyabiliriz?
Sayfa 116Kitabı okudu
Oğuz menkıbesi, Uygurca bir metinde,
Oğuz doğduğu zaman yüzü mavi, ağzı ateş gibi kırmızı gözü, saçı ve kaşları siyah bir dünya güzeliydi. Annesinin memesinden ilk sütü emdikten sonra, bir daha emmedi. Yiyecek istedi, lakırdı etmeğe başladı. Kırk günde büyüdü: dolaşıp oynuyordu. Oğuz’un ayakları öküze, vücudu kurda, göğsü ayıya benzerdi. Böğürleri kıllı idi. At sürü­sü güder, beygire
Reklam
"Ama bu durumda yaşamın yüceliği nerede? Yalnızca tıkınmaya, çiftleşmeye, tuvalet kağıdına yazgılıysak, kimiz biz? Ve elimizden yalnızca bunu yapmak geliyorsa, bize söyledikleri gibi, özgür varlıklar olmaktan nasıl gurur duyarız?"
Sayfa 116 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yaşam hem doluluğu hem de boşluğu, hem coşkunluğu hem de bunalımı yaratır; bizi saçmalığa varasıya tüketen baş dönmesi karşısında kimiz ki?
İç Oğuz'un, Dış Oğuz'un beylerini üstüne topla Aç görürsen doyur Çıplak görürsen donat Borçluyu borcundan kurtar Tepe gibi et yığ Göl gibi kımız sağdır Ulu toy ele, hacet dile Ola ki bir ağzı dualının dileğiyle Tanrı bize aslan gibi bir oğul vere
Sayfa 12 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Hayır biz Suri istiyoruz
Koyun, sığır ve at yetiştirmekte çok usta olan bu Kazakları doğu illerini hayvan beslemeye elverişli bir bölgesine yerleştirip, hayvan üretmelerine yardım edilse Türkiye az şey mi kazanır? Kımız gibi, besleyici ve diriltici özelliği hekimler tarafından da kabul olunan eski millî içkinin yeniden ortaya atılması fena mı olur?
Reklam
Milâttan 174 sene evvel, Çin’­den Türk hükümdarına bir prenses getirmek üzere Türk sarayına gelen Chung - hang Yüeh ismindeki Çinli sefir, Türklerin Çin medeniyetine karşı gösterdikleri taklit temayülü­nü Türk hayatı için muzır gördü. Bu zat, Türkleri sevdiği için Türk sarayında kaldı, bir daha Çin’e dönmedi. Bu zamanda Türkler muzafferiyet ve millî ittihat neticesi olarak zenginleşmişlerdi. Önlerinde Çin harsı gibi âlâyişe, debdebeye dalmış yeni bir dünya görüyorlardı. Bu harsın yiyecekleri, giyecekleri, modaları yavaş yavaş Türklerin arasına girmeye başlamıştı. Çinli vezir, bu halin tehlikelerini gösteriyor, onları uyanmaya davet ediyordu. Türk’ün bütün işi gücü ya sık ağaçlı ormanlarda ava gitmek yahut ovalarda sayısız sürülerini otlatmaktı. Böyle bir hayat yaşayanlara, Çin’de dokunulan ipekli kumaşlar değil, kendilerinin yaptıkları deriden ve kürkten elbiseler elverişli idi. Yoğurt, kımız, peynir, tereyağı, kaymak gibi sütten yapılan yiyecekler, leziz av etleriyle sürülerinin besili hayvanları Çin yemeklerinden daha faydalı ve güzeldi. Eğer Türkler, Çinlilerin âdetlerine uyarlarsa, onların hububat ve zahirelerine, ipekli elbiselerine alışacaklarından, bir gün Çin devletinin hakimiyeti altı­na girmeyi o kadar fena görmeyeceklerdi.
"Sen şimdi bunu biliyorsun ve Kumru'nun o kadınla aynı eve gitmesine engel olmak istediğimde beni tuttun, öyle mi abi?" diye sordu Uraz burnundan soluyarak. "Tuttum tabi. Oğlum bunu kızın babası da biliyor, teyzesi de biliyor, hepsi biliyor. Kızın kendisi de öğrenecek, belki de ögrendi bile! Bak anlasana şunu, sen ben biz kimiz ki? Bizim bu hikayedeki yerimiz ne?" diye sordu Araz sigarasını küllüğe bastırırken. "Kumru benim..'' dedi ve durdu Uraz. "Senin ne?" "Benim... değer verdiğim...bir arkadaşım." deyiverdi sadece. Araz pencereyi kapattı ve Uraz'ın yanına oturdu. "Ne kadar değer verdiğin?" diye sordu sessiz bir sesle. "Neyi merak ediyorsun abi? Açık açık sor." Araz sinirle gülümsedi, Uraz'ın bu agresif halleri ona kendi gençliğini hatırlatıyordu. Onda kendini görüyordu. "Bak bir yıldır her gün hastanedeydin. Bana hiçbir zaman açık açık Kumru'nun sendeki yerini anlatmadın. Bu kız senin için ne? Siz bu kızla birbirinizi ne kadar tanıdınız? Olsa olsa iki hafta, hadi bilemedin üç hafta desen birbirinizi ne kadar tanımış olabilirsiniz ki?"
Kimiz ki?
hem kimim ki ben uluslararası ve kravatlı adamların toprakları çocuk gözyaşlarıyla suçlandığı bu coğrafyada bir garip bir mezcup bir aşık bir ...
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Atanın içkisi köpüklü kımız, Arpa suyu içme! Dedi bir Kırgız! Evinin yemişi erikle elma, Arabın bağından hurmayı alma! -Ziya Gökalp
Kimiz biz? Neden buradayız? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Hiçbirimiz hiç bir şey bilmiyoruz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.