"Alo." dedi Araz, "Kusura bakmayın, uyandırdım mı?" diye sordu kendince alaycı bir tavrla.
"Siz kimsiniz?" dedi kadın, sesi endişeli geliyordu, "Bu saatte beni neden on yedi kez aradınız?" Sesi artık öfkeliydi.
"Ben Araz Kayalar." diye tanıttı kendini,
"Uraz'ın ağabeyi, isim tanıdık geldi mi?"
Telefon yüzüne kapanırken Araz kaşları çatılarak Murat'a döndü. Kadın Uraz'ın adını duyunca telefonu Araz'ın yüzüne kapatmıştı.
“Günaydın... Günaydın... Günaydın...” dedi yankı.
“Kimsiniz?”
“Kimsiniz... kimsiniz... kimsiniz...”
“Dostum olur musunuz? Yalnızım.”
“Yalnızım... yalnızım... yalnızım...”
“Ne tuhaf bir gezegen burası!” diye düşündü Küçük Prens. “Kupkuru, sipsivri, kirli mi kirli. İnsanların hiç hayal gücü yok. Yalnızca kendilerine söylenenleri tekrarlıyorlar.”
👉 Kimsiniz ? Bu soruyu sormanın amacı kendi özgürlüklerini farkına varmalarına yardımcı olmaktır.
📚 Farkındalıktan İçtenliğe Doğru
Stephen Murphy - Shigematsu
Siz Musa mısınız ki, Firavun karşısında asayı yılan edesiniz; Yunus musunuz ki siz, bir balığın karnında ömür tüketesiniz; siz İbrahim misiniz de ateşe girip can vermeyesiniz; İsmail misiniz siz ki bıçak kesmeye boynunuzu? Siz kimsiniz bilmezsiniz, bilemezsiniz. Siz 'halifemdir' denensiniz, dağların çekemediği yükü yüklenensiniz. Alpsiniz, erensiniz siz; kılıçsınız, kalemsiniz siz. Yunus değilseniz, Musa değilseniz, İsmail değilseniz ve İbrahim değilseniz en azından bir karınca kadar olun da su taşıyın susuz kalmış gönüllere. Bir kişiyi suya kandırın canlar. Zira çok ötelerde yana yana sizi bekleyenler var.
Sözde gazete okurmuş gibi yapan yaşlı adam elinden gazeteyi bıraktı. Kendisini tutamayıp sesli sesli güldü. Başlar kendisine çevrildi
Yaşlı adam gülerek,
— Batmaz beyler, bu memleket batmaz... dedi.
İçlerinde en çok sinirlenmiş olan,
— Nasıl batmaz, dedi, hem de öyle bir batar ki...
Yaşlı adam,
— Hiç merak etmeyin, batmaz... dedi.
— Nasıl olur da batmazmış peki? diye sordu biri.
Yaşlı adam yanıtladı:
— Baksanıza, bu kötülüklere, alçaklıklara, ahlaksızlıklara hâlâ sizin gibi kızıp bağıran çağıran,üzülen, dertlenen insanlar da var çok şükür. Ne zaman ki alışırız, artık bunlardan konuşmayız hiç, bunlar bize de olağan gelmeye başlar, işte o zaman batarız.
Ordakilerin hepsi de yaşlı adamın bilginçliğini sevimsiz buldular. Kırantadın biri yaşlı adama,
— Bağışlayın, dedi, siz kimsiniz?
Yaşlı adam hep o gülümseyişiyle,
— Ben, bu öykünün yazarıyım... dedi.
Birbirine uzak..
Ve..
Birbirine zıt şeylerin..
Bu kadar iç, içe olduğu..
Başka bir toplum görmedim..
Yere düşen bir parça ekmeği..
Öpüp bir kenara koyarlar..
Ama çöpe tonlarca ekmek atarlar..
Ağıza alınan bir lokmanın, vücutta ne gibi işlemlerden geçtiğini görüpte Allah'a secde etmeyen bir ilim adamına çok acırım.Çünkü o,bu haliyle ,baş döndürücü bir mucizeyi görmüyor demektir.
İnsan vücudunu , muazzam bir şehre benzetmek mümkündür.Dünyanın en mükemmel şehrinde bu hizmetler aksadığı halde, vücut şehrinde en ufak hizmet aksamamaktadır.
Geçmişinizi iyi bilin,nerede ne var ,ne olmuş,bilin
Kimsiniz siz , nereden geliyorsunuz,öğrenin.
Geçmişe takılıp kalmak için değil ,aksine geleceğe daha sağlam yürümek için