Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Neden akşam oluyorum tren kalkınca? Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince, Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum? Öyle çok acımasız ki, Öyle birdenbire ki, Az önceki çiçekler nasıl da diken diken. gitme,
Ruhunun ta derinliklerine gömülen, ama orada bile küllerin altındaki köz gibi hep canlı duran o özlem acısı, o yürek sızlatan hasret duygusu, kırlangıçlar uçup giderken uyanıvermişti birdenbire.
Reklam
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar Beni anla. Geçti ömrüm iklimden iklime Yuva yaptım kaç paket cigaranin bacasında Yorgunum,kahvem çamur gibi. Batmaya da razıyım artık beni anla. Yeter ki sen beni Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma
Sayfa 73 - MetisKitabı okudu
Ağlamıştık Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla Gözyaşlarımız simsiyahtı Sanırdım Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar Beni anla. Geçti ömrüm iklimden iklime Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına Yorgunum, kahvem çamur gibi Batmaya da razıyım, artık beni anla Yeter ki sen beni Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma
Yitirilenlerin Anısına
ÇOCUKSUN SEN Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Çocuksun Sen
Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Ahmet Telli
Ahmet Telli
Reklam
İşte menekşeler, işte kırlangıçlar bize sevinç veren ne varsa, geçici ve küçük duyarlıkların yan yana göründüğü süslü kartpostallarda. Ama bu sınırın ötesine geçmeliyim, dişlemeliyim sessizliğin çevresindeki kabuğu, ne karşılık vereceğimi bilemem: öyle çok ki ölüler, ve öyle çok ki al güneşle yarılmış hendekler, ve öyle çok ki gemilere vuran miğferler, ve öyle çok ki öpüşlerle kilitli eller, ve öyle çok ki unutmak istediklerim. Pablo NERUDA
İkisi de içini çekti. Tepelerinden birçok kırlangıçlar geçti: Sıcak yerlere dönüyorlardı. Ayrıldılar... Ve bir daha birbirlerini görmediler. Fakat ikisi de küçük derenin kenarındaki söğüdü ve orada geçirdikleri güzel ilkbahan ve yazı unutmadılar. Ve ikisi de, böyle bir yaz geçirmemiş olan diğer kırlangıçlara tepeden baktılar... (Çünkü azlıkta kalanlar çok olanlara nedense tepeden bakarlar.)
kanatları yanar döner kırlangıçlar gibi "çocukluk"
Sayfa 146Kitabı okudu
Bir roman yazmaya başladığım o gece için.....Yalnız bırakma beni bu paragrafın başında Bu boşluğu bir masal doldurmaz Kanalizasyondan fırlar bir cadı, Başını engizisyona çarpar. Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda. Patlamış mısıra benzerdi senin mısraların Isınır ve patlardı Beyaz çiçekler açardın sonunda Bahar dallarının
Reklam
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar.
Sayfa 73 - Metis YayınlarıKitabı okudu
“Bir at ne kadar hızlı koşarsa koşsun, inadına kırlangıçlar onun önünden fırt fırt gelir geçerler. At çatlar yorulur da kırlangıçlar yorulmaz. Kırlangıçlar otomobile de aynı şeyi yaparlar. Uçağa ulaşabilirler mi acaba?”
Sayfa 84 - YKY
Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte Çocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.