Biri, Hiçbiri, Binlercesi, baş karakter Moscarda’nın, bir sabah eşinin burnunun yamuk olduğunu söylemesi üzerine, kendi fiziksel görünümü ile ilgili adeta bir uyanış yaşamasıyla başlıyor. Varoluşsal meselelere çok yaratıcı bir noktadan giriş yapan Pirandello, bu ilginç kurguyla muazzam bir benlik ve kimlik sorgulaması çıkarmış ortaya. Eserin ilk yarısı adeta deneme denebilecek bir tarzda; bu kısımda, nerdeyse tamamen baş karakterimizin hezeyanları üzerinden Pirandello’nun tezini ve fikirlerini okuyoruz. İkinci yarıda ise, baş karakterimizin fikirlerini uygulamaya geçirmesiyle beraber eserin kurgusal kısmını okuyoruz. Özünde varoluşsal sancıları irdelemesine rağmen, Pirandello dertlerini bireysel düzlemle sınırlı tutmamış; din, kilise, toplumun çarpık algısı gibi konularda da eleştirilerini paylaşarak toplumsal bir düzlem de dahil etmiş kitaba -ki bu çok hoşuma gitti. Gerek tespitleri gerekse kurgusuyla çok ama çok beğendiğim bir kitap oldu. Bence mutlaka okunmalı.