Bu kadar ince bir kitaptan bu kadar mana çıkarmak gerçekten büyük yetenek...Basit gibi görülen birkaç saatte okuyup bırakırım diyeceğiniz bir kitabın düşüncelerinizi birkaç saatten çok daha uzun süre esir etmesi ancak böyle usta bir yazarın eseri olabilirdi. O kadar çok süslü cümleye ihtiyaç duymadan fazlaca açıklamaya yer vermeden basitçe anlatılan bir öykünün insan üzerinde bu kadar etki bırakıyor olması gerçekten inanılmaz. İnsan beyninin boşlukta bırakıldığında hiçbirşey düşünemediğinde, yapamadığında çıldırma noktasına geldiğinde neler olabilir onu görüyoruz aslında. Kitabın baş karakteri Dr. B. küçük bir odada esir tutulduğu günlerde dayanılmaz bir boşluk hissi ile mücadele etmiştir. Çünkü sürekli aynı oda, aynı masa, aynı yatak, aynı lavabo ve aynı duvar ile sürekli aynı boşluğu yaşamıştır. Raslantı sonucu elde ettiği bir satranç kitabı ile kendine yeni bir uğraş bulduğunu sanarken satranç zehirlenmesi yaşamıştır. Bir insanın kendine karşı oynaması ve yapacağı hamleleri önceden bilmesine rağmen kendine tekrar rakip olmaya çalışması beyni tamamen bu şekilde zorlamak onda kişilik bölünmesine de yol açmıştır. Beynin çalışmadan boşlukta düşünemiyor yada birşey yapamıyor olması insanı çıldırma noktasına getirse de beyni bu şekilde zorlamak da onun psikolojisini altüst etmişti. İnsan düşünmek isterken bile o boşluğu beyin bunu reddediyor ve o anı yaşatmıyor size. Peki bunu yaşamak zorunda kalmak? Yaşarken bir umuda tutunmak ve tutunduğunuz şeyin sizde zehirlenmeye yol açması... Ve daha ilginci sizin bunu hala tutkuyla istiyor oluşunuz...