Daha önce hiç bilim-kurgu türünü okumadığım için mi bilmiyorum ama kitabın yaklaşık ilk yüz sayfasında zorlandım diyebilirim. Kitap Vahşi karakterini tanımamızla çok farklı bir boyut kazanıyor ve inanılmaz akıcı bir hale geliyor. Eser, kimine göre ütopya kimine göre ise distopya. Aile kavramından tamamen habersiz; sevgi, tanrı, doğa, güzel sanatlar gibi şu an bizde güçlü duygu uyandıran her şey üretilen bebeklerden uzaklaştırılmış. Evet, kitapta bebekler doğmuyor, üretiliyor. Toplu seksin normal, doğumun ve annelik kavramının ise müstehcen olması; eşitliğin bilerek engellenmesi, üretilen bebeklerin şartlandırılarak büyümesi ve ölüm kavramının akılalmaz sadeliği ilgimi en çok çeken kısımlardı. Diğer ilginç kısım ise soma adı verilen ilaç tarzı bir sakinleştirici. Sakinleştirici demek de doğru mu emin değilim ama bunu içen kişiler seyahate çıkabiliyor, korkularını yenebiliyor ve rahatlayabiliyor. Üretilen bebekler bu mucizevi hapı alarak bir şeylerin sadece iyi kısımlarını yaşıyor. Vahşi’nin de karşı olduğu kısım burasıydı. O iyisiyle kötüsüyle hayatı ve duyguları yaşamak istiyordu ama kurulan düzende buna izin yoktu. Her şeyin mükemmel işlediği bir hayat, hayat mıdır yoksa hayat güçlü duygularla baş başa kalarak mı yaşanmalı sorusunu sordurdu bana bu kitap.Fikrimi okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizin düşüncelerinizi de duymak isterim.