Eğer insanların hayvan yemeleri gerekiyorsa, bunun insanca, dünyadaki diğer yaratıklara saygı göstererek ve alçakgönüllü davranarak yapılması gerekiyordu. Yediğin hayvanları, ister yaşamlarında ister kesildikleri sırada olsun, gereksiz acıya maruz bırakma.
Vəzifənin/məqamın da, biliyin də öz gücü var. Həqiqi güc bilikli insanda olur. Xalqın dərdlərinə şərik olmaq isə liderə yüksək bir fəzilət ərməğan edir ki, o da mənəvi gücdür.
“Yoksullar hep aranızda olacaktır” sözü doğru olabilir fakat bu söz, bu kadar çok sayıda yoksul insanın olması gerektiği veya bu kadar çok acı çekmeleri gerektiği anlamına gelmez.
Artık ilkçağlarda avcılıkla yaşanan bir dönemde değiliz, pazarlar, marketler çeşit çeşit yiyecekle dolu. Hayvansal besin almadan sağlıklı yaşanabildiği de ortada. Öyleyse nedir bu hayvan kesip yemeye olan düşkünlük? Alışkanlık, tat duygusu vs. Öyleyse alışkanlık ve tat duygusu, etobur insanın vicdanından daha güçlü.
Bence bütün bu görmezden gelmenin kaynağı, insanın kendini tür olarak üstün görmesinden kaynaklanıyor. Hayvanların hayatlarına ilişkin çok az şey biliyorlar. Ben, hayvanların yaşantılarının ayrıntılarını okudukça o bilinmeyen alem karşısında daha çok şaşırıyorum. Bir sorunla yüz yüze gelince plan yapıp çözüm geliştirebilen, ait oldukları grup içinde sosyalleşebilen, kendi aralarında anlaşabilen canlılardan söz ediyorum. İnsanlardan farklılar diye başlarına gelmeyen kalmadı.
Etiğinde insan yaşamının nasıl doğaya salanınca yönetildiğini göstermeye çalışmıştı. Bu yüzden kendimizi duygulanmız ve izlenimlerimizden kurtarmalıyız, diyordu, çünkü ancak bu şekilde huzur bulup mutlu olabiliriz."
Etik deyince fılozofların anladığı, iyi bir hayat sürmek için nasıl yaşamamız gerektiğine ilişkin bir öğreti. Bu anlamda örneğin Sokrates ya da Aristoteles etiğinden bahsediyoruz. Ama bizim çağımızda etik bir bakıma başka insanları rahatsız etmeden yaşamamızı sağlayan birkaç kurala indirgenmiş bulunuyor."
Kendisini kontrol edebilen, empati duygusunun ve kendisini anlamanın ne olduğunu bilen çocuklar, güçlü ve etkin bir ahlak duygusu geliştirirler ve sadece neyin doğru neyin yanlış olduğunu değil, kendi kişisel ihtiyaçlarının ötesinde nelerin çoğunluğun iyiliği için olduğunu kavrayabilirler.