Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu ölen dünyada, her ânı yokluk, her ânı varlıktan ibaret bu dünyada zamanın üstüne çıkmak... Bütün sır burada... Bütün vazifeler de burada toplanıyor.
“Fakat Atinalılar, ben onlar gibi baştan başa parlak ve gösterişli sözlerle bezenmiş hazır bir nutuk söyleyecek değilim; tanrı korusun. Hayır, şu anda iyi kötü dilim döndüğü kadar söyleyeceğim; çünkü bütün diyeceklerimin doğru olduğuna inanıyorum.” (sf.9) “Size doğruyu söylemeliyim. Atinalılar, köpek hakkı için, bütün o araştırmalarımda
Reklam
Benim fikrimce aşk diye ayrı, mücerret bir mefhum yoktu. İnsanlar arasında çeşit çeşit kendini gösteren bütün sevgiler, sempatiler bir nevi aşktı. Yalnız yerine göre isim ve şekil değiştiriyorlardı. Kadınla erkek arasındaki sevgiye hakiki ismini vermemek bir nevi kendimizi aldatmaktan başka bir şey değildi. O zaman Maria şahadet parmağını
Sayfa 107 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Araştırdım, ah, ateşli çabalarla, Felsefe, hukuk ve tıp bilimini, Bir de, ne yazık ki, ilahiyatı! Şimdi de duruyorum burada, bir ahmak gibi, Hiç de akıllanmış değilim. Yüksek ünvanım, doktoram bile var, Ve on yıldan beri öğrencilerimin burunlarını, Kah o yöne kah bu yöne çekiştiriyorum Birşey bilemeyeceğimizi, sonuçta anlamak için! Buna
Ah şu moskofçular yok mu?
Saflığınızdan çok hoşlanıyoruz. Zaten inkâr etmeyiz. Başlıca kuvvetimiz saflığınızdır! Bizim derdimiz nerde siz ne soruyorsunuz? Türk-Moskof münasebetlerinin tarihî seyri, ha! Ciddî misiniz, yoksa şakalaşıyor musunuz? Türkiye'nin cümle sosyalistleri bu dünyada hiçbir şeyden çekmedi şimdiye kadar, o münasebetsiz münasebetlerin tarihî seyrinden çektiği kadar! Hani gücümüz yetse, tarihi yeni baştan yazacağız. Türk-Rus savaşlarımı anlatan sayfaları yırtacak, yerine barış destanları koyacağız. O tarih hiç yaşanmamış olsaydı, şehit dediklerinizın hatırasını bir unutturabilseydik, neler fedâ etmezdik. Hele bir iktidara gelelim, hepinizin beynini yıkayacağız. Artık Türk-Moskof savaşlarını değil, Türk-Sovyet yoldaşlığını düşüneceksiniz. Çok konuşuruz, çok yazarız. Hiçbirimizin ağzından Moskof kelimesinin çıktığını duydunuz mu, hiç bir yazımızda Moskof sözü geçmiş midir? İnsaf edin: Rusları sevimli göstermek için neler yapmadık. Bolşoy balesinden Moskova sirkinin ayısı Goşaya, Gagarin'den Dinamo takımı futbolcularının marifetine kadar nelerden faydalanmadık! Siz de tutturmuş, uyarıcı etüd gösterin, diyorsunuz!.. Kesin söz: Bir zamanlar Çar- lik Rusyasını yererdik. Sonra baktık ki, çarlık bile halkın akılına Rus'u getiriyor, vazgeçtik. Tabii bu tutumumuzda partinin bu konudaki görüşünü değiştirmesinin de payı vardır!
Sayfa 106 - Ötüken
Aklına Nana’nın bir keresinde söylediği şey geldi; her bir kar tanesinin, dünyada haksızlığa uğrayan bir kadının ağzından dökülen bir ah olduğunu. Bütün bu iç geçirmeler gökyüzüne yükseliyor, bulutlar halinde toplanıyor, sonra minicik parçalara bölünüp sessizce aşağıya, insanların üstüne yağıyordu.
Reklam
Bu ölen dünyada , her ânı varlıktan ibaret bu dünyada zamanın üstüne çıkmak... Bütün sır burada ... Bütün vazifeler de burada toplanıyor.
Sayfa 15 - Büyük Doğu yayınlarıKitabı okudu
Kitapta en beğendiğim söz.. keşke böyle birşey yapılsa.
Düşünsenize; yüzlerce insan toplu şekilde birbirlerine nefret ve öfke kusacağına sevgi ve pozitif enerjiler yaysa, yaşama karşı sevgisini yollasa ne kadar güzel olur... Genel olarak insanlar tüm dünyada hep tepki gösterecekleri, nefret kusacakları, savaşacakları,karşılıklı mücadele edecekleri eylemler uğruna toplanıyor. Bir de sevgi için toplansalar ve bütün dünyaya sevgi yaysalar bakalım ne olur? Ben söyleyeyim, ellerinde olan her şeyi sevgiyle kutlasalar işte o zaman Dünya bambaşka bir yer olurdu. cenneti bu dünyada deneyimlerdik..
Çocukluğumuzdan beri sevmediğimiz bir konuya konsantre olmaya (yoğunlaşmaya) zorlanıyoruz. Sevmediğimiz şeyi yapmaya zorlanmamız içimizde bir isyan yaratıyor. Eğitim birçok detay yerleştirme işlemine dönüştü ve bizi uyumlu olmaya şartlandırıyor. Bütün dünyada milyonlarca insan eğitiliyor ve iş bulamıyor.
– Kendine yakın bulduğun bir siyasi parti var mı? Yok. Neden yok? Türkiye’de insanlar arasında dolaşmıyorlar. Dolaş bir, bak, kim aç kim tok. Oy zamanı kapılarda yatıyorlar, affedersin köpek oluyorlar. İnsanları kendilerine çekmek için. Sonra hiçbiri ortada yok. – Nasıl bir dünyada yaşamak isterdin Yunus? Herkes birlik olmalı, birbirine destek vermeli. Kimse kendini üstün görmemeli. Haşa, herkes kendini Allah zannediyor. Mesela bir hastaneye gidiyorsun, hastanede tedavi göremiyorsun. Her köşede hap, esrar satılıyor, cinayetler oluyor. Devlet bunların hepsini biliyor. Böyle bir dünya olmasın. Mesela “Kurtlar Vadisi”nde bunların hepsini belli ettiler. – “Kurtlar Vadisi” gerçekleri anlatan bir dizi miydi? Bana göre İstanbul mafyasını canlandırıyordu. – Polat Alemdar nasıl bir kahramandı sana göre? Aşırı derecede abartıldı. Türkiye’de insanlar özeniyorlar ona. Bizim mahallede de herkes özeniyor. Üç-dört tane ufak çocuk toplanıyor, biz Polat Alemdar’ız diyorlar. Ben film diye seyrettim. – İnsanların siyasi düşünceleri, etnik kökenleri ayrı olsa da barış içinde yaşamaları mümkün müdür sence? Bu mecburi bir şey. Öyle olmalı. Saygı olmalı bence ama olacağına inanmıyorum. Mümkünü yok.
Reklam
Düşmanlığın böylesi !
Atatürk'e hayatındayken ve öldükten sonra hayasızca sövenler oldu. Ama bunlar sövgülerini imza atmadan kapalı zarflarla sağa sola yollarlardı. Şimdi örneğini vereceğim alçakça sövgü bir günlük gazetede çıkmıştır. 14 Kasım 1976 Pazar günkü Cumhuriyet'te Sayın Oktay Akbal'ın köşesinde “Hezeyan Deyip Geçmiyelim” başlıklı fıkrada, Türklüğü yücelten
Sayfa 381 - Türk Tarih Kurumu Basımevi — Ankara, 1991Kitabı okudu
Bu dünyada hiçbir insanın katlanmaması gereken şeyler vardır. Kalp kırıklığından ölmemiz gerekir ama ölmüyoruz. Bunun yerine hayatta kalmaya, tanık olmaya zorlanıyoruz.
Sayfa 382Kitabı okudu
İnsan olmak, yani gerçek, kendi vücuduna sahip, kanlı canlı bir insan olmak dahi bize güç geliyor; bundan utanıyor, ayıp sayıyor, bildik, genel anlamda insan olmaya çalışıyoruz hep.Aslında biz ölü doğmuş yaratıklarız; zaten çoktandır dünyada olmayan babalardan dünyaya geliyoruz ve bundan da gittikçe daha çok hoşlanıyoruz.Bundan zevk alıyoruz.Yakında bir kolayını bulup doğrudan doğruya fikir dölleri olarak dünyaya geleceğiz.Ama yeter bu kadar; daha fazla “Yeraltından” yazmak istemiyorum.
Sayfa 139Kitabı okudu
MEDRESELER neden kapatılmış???
Mustafa Kemal, Akşehir’den Konya’ya geçti. Önceden haber vermeden bir medreseyi ziyaret etti. 17-18 yaşında mollalarla doluydu. Cübbeli sarıklı hocalarıyla birlikte avluya dizildiler. Yerlere kadar eğilerek selamlama yapıyorlardı. Büyük Taarruz öncesinde düzenli orduya asker toplanıyordu. Din eğitimi adı altında medreselere saklananların en büyük korkusu, askere alınmaktı. Sürpriz ziyaretin sebebi de acaba bu muydu? Kıdemli sarıklılardan biri Mustafa Kemal’e yaklaştı, binbir ağladı övgüden sonra lafı bu mevzuya getirdi, medrese talebelerinin askere alınmamasını istirham etti.Mustafa Kemal zaten kendini zor tutuyordu, patladı... “Memleket harp ediyor, istiklal ve mevcudiyetini kurtarmaya çalışıyor, siz burada Arap lisanıyla vakit geçiriyorsunuz. Sizin için bu medreseler, Yunan’ı mağlup etmekten, halkı zulümden kurtarmaktan daha mı kıymetlidir? Millet kan içinde yüzerken, milletin çocukları cephelerde yurt için canını feda ederken,siz burada sapasağlam delikanlıları besiye çekmişsiniz” diye bağırdı! Öfkeyle çıktı gitti. O dönem, memlekette beş bin civarında medrese vardı. Kullanılmayan “kolordu” büyüklüğündeydi. Mustafa Kemal otomobille uzaklaşırken yatışmamıştı. “Buna son vereceğiz” diyordu. “Buna mutlaka son vereceğiz.”
Sayfa 383
“Asya’nın derinliklerinden gelmekte olan görülmemiş korkunç bir salgın hastalığın, Avrupa’ya doğru yayılmakta olduğunu, tüm insanlığın bu korkunç salgınla yok olmaya mahkum olduğunu görüyordu. Çok az seçkin insan dışında herkes ölecekti bu salgında. İnsanların bedenlerine yerleşen bir takım küçük kurtlar, mikroskobik yaratıklar türemişti. Ne var
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.