Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Özgürlük arayışıyla özgürlüğe en karşıt buyrukları bir araya getiren kaygılı bir çözüm arayışı ve korku politikası; topyekûn yaşam kaynaklarından kaynaklanan düşünce özgürlüğü politikası - buna göre anın içinde her şey çözülmüştür, her şey zengindir ve evren ölçüsündedir. Düşünce özgürlüğü içinde bir çözüm arayışının taşkınlık ve fazlalık olması gerektiği üzerinde ısrar ediyorum
Cennet ve cehennem var mı?
'' Korku yarat... Olabildiğince çok korku yarat. Bu toplumun politikası oldu. Sırf seni ele geçirebilmek için cennet yaratıldı. Bunların hepsi hayalidir: Cehennem diye bir şey yok. Cennet diye bir şey yok. Ama bu, ödül ve cezalar sinsi stratejilerdir. Şimdiye dek etkili oldular ve insanın tüm haysiyetini yerle bir ettiler.''
Sayfa 37 - Osho · Butik Yayınları · 2015Kitabı okudu
Reklam
İlhanlı Devleti Tarihine Genel Bir Bakış
Moğolların kalabalık bir kolunun Hülagu öncülüğünde 1256 yılında Ceyhun Nehri'ni aşıp Horasan'a girmesiyle başlayan ilerleyişi, Azerbaycan merkezli olarak İran, Irak ve Anadolu topraklarının da önemli bir kısmını kapsayan bir devletin kurulmasıyla sonuçlanmıştı. İlhanlılar olarak anılan bu devlet Yakın Doğu'nun siyasi, sosyal ve
Hindistan, İngiltere'nin refahı için vazgeçilmez hale geldikçe milyonlarca Hindistanlı pekala önlenebilir kıtlıklarda, açlıktan can vermeye başlamıştı. İngiltere'nin acımasız ekonomi politikalarından ötürü İngiliz Sömürgeciliği Holocaust'u diye tabir edilebilecek olan bu durumun sonucu olarak 30 ila 35 milyon Hindistanlı açlıktan
Almanya'da önemli hiç kimse bütün Almanları tek bir yönetim altında toplamak istemiyordu ve yaklaşık yirmi yıl boyunca bu ülkenin dış politikası tek bir adam tarafından yönetildi. Bu adam; çok zeki, öfkeli, hoşgörüsüz bir Prusyalı ve küçük taşra aristokratı olan Kont Otto von Bismarck'tı ve hayattaki en büyük amacı Almanya yönetiminin
Sayfa 418 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Neoliberalizm, küresel ölçekte büyük bir adaletsizlik yaratır. Sömürü ve dışlama, neoliberalizm için kurucudur. Sisteme düşman olanları ya da sisteme uygun olmayanları istenme­ yen kişiler olarak tanımlayan ve dışlayan bir "Banoptikon"2 inşa eder. "Panoptikon" disipline etmeye hizmet ederken, Banoptikon güvenliği sağlar. Neoliberalizm, Batılı refah toplumlarında bile toplumsal eşitsizlikleri keskinleştirir. Nihayetinde, sosyal piyasa ekonomisini ortadan kaldırır. "Neoliberalizm" teriminin yaratıcısı Alexander Rüstow bile, neoliberal piyasa yasalarına terk edilen bir toplumun iyice insanlıktan çıkacağını ve toplumsal çatlaklar üreteceğini be­ lirtmiştir. Bu nedenle neoliberalizmin, dayanışmayı ve top­ luluk ruhunu teşvik eden bir "yaşam-politikası" ile destek­ lenmesi gerektiğine dikkat çeker. Bu yaşam-politikası desteği olmazsa, neoliberalizm, milliyetçi ve ırkçı güçler tarafından kolayca etki altına alınabilecek, korkuyla yönlendirilen, gü­ vensiz kitlelerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanır. İnsanın gele­ cek kaygısı, yabancı düşmanlığına dönüşür. İnsanın kendisi hakkında duyduğu kaygı, kendini yalnızca yabancı düşman­ lığı olarak değil, aynı zamanda kendinden nefret etme olarak da gösterir. Korku toplumu ve nefret toplumu birbirlerine karşılıklı olarak bağımlıdırlar.
Reklam
Bir başka kanı önderine göre: ''Türk'ün, Kürt'e; Kürt'ün, Arap'a Müslüman'ın gayr-ı Müslim'e göre tanımlanması son derece sakıncalıdır. Bunlar, karşıt değil, birlikte yaşayan farklı unsurlar olarak görülmelidir. Farklılıklardan korku, onların ya yok sayılmasına, ya da farklı kümelerin 'varlıklarını kanıtlamak için mücadeleye girmesine' neden olmaktadır. Mücadele sınırlandırılmazsa, kümeler-arası egemenlik savaşımına dönüşme olasılığı vardır. Bu nedenle, etnik ve kültürel farklılıklar, karşıtlık olarak algılanmamalıdır. Dolayısıyla, bastırılmamalı ve siyaset konusu yapılmamalıdır. Bu özellikle bir devlet politikası olmalıdır.''
Sayfa 119 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
_Din, bütün yaşamı boyunca çalışan ve yokluk çekenlere, şükretmeyi, azla yetinmeyi, kısmete boyun eğmeyi, sabırlı olmayı ve öteki dünyada bir cennet umuduyla avunmayı öğretir. _Din, halkı uyutmak için afyon niteliğindedir. _En derin dinsel önyargı kaynağı yoksulluk ve cehalettir. Savaşmamız gereken kötülük de budur. Din aldatmacasının gerçek
( Zarif bir Hristiyanlık eleştirisi. )
_Oorroossppuu çocuğu, kahbenin evladı, ciğeri 5 para etmez, domuz ahırında doğan cüzzamlı yahudi piç’i Tanrınız yapmadınız mı? İğrenç şarlatan. Tanrı’yla bir kaltağın düzüşmesinden doğan bu soytarının kanını ve etini, şarap ve ekmek diyerek, meyhane yemeği gibi yiyip bağırsaklarınızdan geçirip, sıçıp tanrıyı boka dönüştürmediniz mi? _Bir boka
Gözlem yapmak tüketmektir; gözlem yapmak değiştirmektir Gözlem, Nietzsche'nin anladığı biçimiyle, bakışsal enerji merkezlerinden birinin enerji salınımı demektir ve bu da zorunlu olarak Güç İstenci'nin iletişiminin değişmesi demektir. Böylece, Nietzsche'nin belirlenemezlik ilkesi, kuantum mekaniğinin kesinsizlik ilkesi ile
Sayfa 147 - 148 - PdfKitabı okudu
Reklam
Kesinlikle. Kendilerinin çok ama çok kutsal ya da çok ama çok bilge olduklarını söylüyorlar ve bundan başka bir yol tanımıyorlar. Bu, bireyin kendi içsel gerçeklerini sorgulamasına izin vermiyor. Bireye kendisinin çok sınırlı olduğunu öğretiyorlar. Doğrudan direktiflere uyması ve bunu da sadece tek bir şekilde yapması gerektiğini söylüyorlar. Ve bu çok kötü. Çünkü bu, kişinin kendi adına düşünmesine izin vermiyor. (İç çekme) Ama zamanı geldi. Biliyor musunuz, bu her yerde böyle. Sadece Roma’da değil. Sadece dinle alakalı da değil. Günümüzün politikası böyle. Kendi adına düşünmene izin yok. Sana ne düşüneceğin ve ne yapacağın söyleniyor. Dünyanın her yerinde aynı kalıpla karşılaşmak beni çok şaşırtmıştı. Farklı geleneklere sahip olabilirler ve bazı şeyleri biraz daha farklı yapıyor olabilirler ama temelde hepsi aynı. Korku aynı. Başka bir şey üzerine olabilir ama temelde insanların üzerindeki pelerin aynı. Ve bunun hayatlarını yorumlama tarzlarını şekillendirmesine ve ilerlemelerini engellemesine izin veriyorlar. Cezalandırılacaklarından korkuyorlar.
Hükümetlerin hergün özel bir kriz yönetimi kampanyasın­dan ve bir dizi acil durum önleminden diğerine sendeleyen program ve politikalarını mahvetmekle tehdit eden fırtınaları savuşturmakla uğraşması ve bir sonraki seçimlerden sonra iktidarda kalmaktan başka bir şey hayal etmeyip, ulusun tekrar eden sorunlarına radikal çözüm vizyonu olması bir yana, uzak görüşlü program ve tutkulardan bile yoksun olması esas olarak bu sebeptendir. Her iki yandan "açık '' ve giderek savunmasız olan ulus devlet, gücünün küresel alanda buharlaşan büyük bir kısmını ve politik sezgi ve hünerinin giderek bireysel "yaşam politikası" alanına indirilen (ya da atılan) ve bireysel erkek ve kadınlara (mevcut politik jargona göre) "tabi kılınan '' çoğunu kaybetmektedir. Devletin ve organlarının nezareti altında geçmiş güç ve politikadan her ne kaldıysa yavaş yavaş en son gözetim teknolojisiyle donanmış büyük boyutta bir polis böl­gesini teçhiz etmeye yeterli bir büyüklüğe inmektedir, hepsi budur. Küçülen devlet kişisel emniyet devleti olmanın pek de üstünde bir şey değildir.
Katilin Ruhsal Arınma İşlemi Nasıl Cezalandırmaya Dönüştü?
Kabile veya yönetimin cinayete karşılık vermesi ilk başlarda cezalandırma olmaktan çok bir savunma önlemi, bir ahlaki karantina, bir ruhsal arınma, temizleme ve şeytan çıkarma süreci olarak görülmekteydi. Bir anlamda bu genel olarak halkı ve bazen de katilin kendisini hayaletin etkisinden temizleme yöntemiydi; ilkel akla göre bu somut ve elle
Sayfa 96-97
"Kıyaslarsak Osmanlı İmparatorluğu'nun yine Müslümanlarla öteki iki tektanrıcı din mensuplarının temel eşitsizliğine dayanan hoşgörü politikası olumlu biçimde asil ruhluydu. Koruma altındaki Hristiyan ve Yahudiler (zımmi) aşağı görülüyor, özel vergilere tabi tutuluyor, önemli kamu görevlerine gelmelerine izin verilmiyor ve Müslümanlara göre belli mevkiler için daha fazla ödeme yapıyor olsalar da, kendi haline bırakılıyorlardı. Bu rejimi yurttaşlık kavramı bakımından değerlendirirsek, Müslüman olmayanlar gerçekten de ikinci sınıf yurttaştı ama onlar ortaçağ boyunca Hristiyan Avrupa'daki Yahudi cemaatleri gibi sürekli korku içinde yaşamıyorlardı."
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.