Tanrının varlığı ya da yokluğu benim ilgi alanıma girmiyor. İspat edilmemiş bir şey benim için yoktur. Ben yalnız bilebildiğim, görebildiğim, duyabildiğim, işitebildiğim şeyleri kabul edebilirim. Benim çalışmalarımda, yaşam görüşümde, hedeflerimde Tanrıya herhangi bir ihtiyacım yoktur. Dolayısıyla ben Tanrıya ne, "Beni koru" diye dua ederim ne de O'na herhangi bir şekilde kızgınlık gösteririm. Benim yolumu, ancak benim benimsediğim ilkelerin, koşulların, doğduğum yerin ve rastlantıların çizdiğine inanan bir insanım. Ben, ancak sayılabilir, ölçülebilir, görülebilir şeylerle uğraşırım.
Sayfa 275 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
'Musa (aleyhisselam) Rabbine: 'Sana şükür nasıl olur?' dedi.
Allah (Azze ve Celle) de şöyle buyurdu: 'Dilin beni zikretmekten dolayı ıslak olmalıdır.'
Musa aleyhisselam: 'Ya Rabbi! Ben bazen öyle hâllerde oluyorum ki seni zkretmekten uzak duruyorum' dedi.
Allah Azze ve Celle: 'Hangi hâllerde?' buyurdu.
Musa aleyhisselam: 'Cünüp iken, tuvaletteyken ve idrarımı yaparken' dedi.
Allah Azze ve Celle: 'O hâllerde olsa bile zikret' buyurdu.
Musa aleyhisselam: 'Ya Rabbi! Peki ne diyeyim?' dedi. Allah Azze ve Celle:
'Her türlü noksanlıklardan münezzehsin! Hamd Sana'dır. Beni ezâ verecek işlerden uzak tut!Her türlü noksanlıklardan münezzehsin! Hamd Sana'dır. Beni ezâ verecek işlerden koru!'
"Nankörler!" diyor giysi. "Sizi soğuk havalardan koru dum. Beni artık neden istemiyorsunuz?", "Ben açık deniz den geliyorum," diyor balık. "Ben eskiden güldüm," diyor parfürn. "Ben sizi sevmiştim," diyor ceset. "Ben sizi uygar laştırmıştım," diyor manastır.
"Tanrım, annemi ve beni koru. Yaralarımın çabucak iyileşmesini sağla. Çabucak iyileşsinler ki para kazanmaya devam edebileyim. Bir de lütfen, o kanatlı arabaya binip buradan giden ben olayım. Amin"
Anam beni bir ağacın altında eğitti
Günün sıcağında oturup oraya,
Aldı beni kucağına, öpüverdi,
Doğuyu göstererek başladı anlatmaya.
“Doğan güneşe bak: Tanrı orada yaşar
Işığını gönderir, sıcağını sunar.
Çiçekler, ağaçlar, hayvanlar, insanlar
Sabah erinç, öğleyin neşe alır.
Dünyaya küçücük bir yere konmuşuz,
Dayanmayı öğrenebilelim diye sevgi ışınlarına,
Bu kara gövdeler, bu güneş yanığı yüz
Bir buluttur, gölgelik bir koru anca.
Çünkü ruhlarımız sıcağa dayanmayı öğrenince
Dağılacak bulut, duyacağız onun sesini.
Diyecek: çıkın gelin korudan sevgime, ilgime
Altından çadırımın çevresinde sevinin kuzular gibi.”
"Kalabalık kentlerin içinde beni, yarım bir nefesle koyduğun günden beridir; oksijenin tadına doyduğumu hatırlamıyorum...
Ölü bir ırmak gibi akıp gitmiş onca zaman. Sabahın körü, gecenin dibi, bizsiz geçmiş yani."
"Resûlullah (sas) yatağına girince sağ elini yanağının altına koyar, sonra üç defa: Allah'ım! Kullarını haşredeceğin gün, beni azabından koru!' derdi."
Hafsa bint Ömer (r.anhâ)
(Muslim, "Müsafirin, 88)