Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Öte yandan bastırılan arzular öylece yok olmaz iltihaplanırlardı. Suçluluğu, utancı ve en kötü ihtimalle de sapkınlığı ortaya çıkarırlardı.
Sayfa 87 - PukkaKitabı okudu
"İnsan için en büyük talihsizlik, kanaatkarlığı bilmemektir; en kötü felaket, elde etme arzusudur ve bilgeler, arzusuzluğu arzular."
Reklam
Yapmak istediğimiz, fakat yapmak istediğimizin farkında olmadığımız şeyler vardır. Bu bilinçdışı arzular, yaşamlarımız ve toplumu düzenleme biçimimiz üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Bunlar, insan uygarlığının en iyi ve en kötü yanlarının kaynağıdır.
Alfa Yayınları, FreudKitabı okudu
Başkalarının iyiliğiyle çelişen bir davranışa yol açan herhangi bir arzu veya içgüdü, hatırlandığı zaman hala sosyal içgüdü kadar güçlü ya da ondan daha güçlü görünüyorsa, insan ona uymuş olmaktan büyük bir pişmanlık duymayacak, ama akranları tarafından öğrenildiği takdirde bu davranışın kınanacağını bilecektir, bunu fark edip de rahatsız olmayacak kadar duygudaşlıktan yoksun olan pek az insan vardır. Bir insan böyle bir duygudaşlık hissetmiyorsa ve kendisini kötü eylemlere sürükleyen arzuları o an için güç lüyse, üstelik bu arzular anımsanınca sosyal içgüdülerle ve başkalarının yargısıyla bastırılamıyorsa, o insan özünde kötü biridir.
Sayfa 160 - Dr. Prosper Despine, en azıh suçluların vicdandan tümüyle yoksun olduğunu gösteren çok sayıda ilginç olgu sunmuştur. Psychologie Naturelle, 1868, tom. 1. s. 243; tom. ii. s. 169.
İnsan için en büyük talihsizlik, kanaatkarlığı bilmemektir; en kötü felaket, elde etme arzusudur ve bilgeler, arzusuzluğu arzular.
Machiavelli
"İnsanlar yeniliği öyle çok arzular ki iyi durumda olanlar bile bir değişiklik olmasını en kötü durumdakiler kadar çok ister."
Sayfa 253Kitabı okudu
Reklam
Bütün bozuklukların en büyük sebebi, âlimlerin kendi hareket tarzlarına ve yaptıkları işlere dinî bir şekil vermeleri ve kendi hareketlerinin dinden olduğunu zannedip aldanmalarıydı. Ve bundan dolayıdır ki, bütün kötülükler kendilerine güzel görünüyordu. Meselâ muhaliflerine kızdıkları zaman onlara karşı yakışıksız ve iyi olmayan sözler kullanıyorlar, bunu da din düşmanını aşağılamayı ve zelil kılmayı, İslâm sevgisinin alâmeti ve İslâm’ın hamiyeti zannediyorlar veya nefislerinde mevki, şan, şöhret sevgisi kabarınca da, zâten şan ve şöhret içinde yaşamak, dîni aziz ve yüce kılmaktır diye düşünüyorlar veya tartışma ve münazarayı âlet ederek herkesin saygısını kazanmayı ve halkın itibarını kazanmayı arzu ettikleri zaman da nefisleri; onları, bid’at ehline karşı bundan daha büyük hizmet ne olabilir, vesvesesi ile davranışlarını doğru kabul ediyorlardı. Bu şekildeki ne kadar kötü ve mezmûm arzular ve istekler varsa hepsi bunlara gayet güzel ve hoş geliyordu.
“Her gün hayatta herşeylerini kaybetmiş, Çekirdek ailesini kaybedip tek başına hayatta kalmış insanlarla çalışıyorum. Her türlü maddi yoksunlukları var çoğu zaman kötü hastalıklar çekiyorlar ama biz ne üzerinde uğraşıyoruz biliyor musunuz?” “Hayır.” “Biz arzular, zevkler üzerinde çalışıyoruz. Çünkü en büyük kriz durumlarında bile arzular ve zevkler ölmüyor. Onları biz bastırıyoruz. Bir yasa bulduğumuz zaman libidomuzu engelliyoruz oysa biz de tek kurtarabilecek odur. Top oynamayı sever misiniz? Oynayın. Deniz kenarında yürümek, mayonez yemek, tırnaklarınızı boyamak, kertenkele yakalamak, şarkı söylemek? Yapın. Bu sorunlarınızdan tekini bile çözmeyecek ama onları ağırlaştırmayacak ve bu arada bedeniniz onu sindirmek isteyen acının diktatörlüğünden sıyrılacak.
Sayfa 212Kitabı okudu
“İnsanlar yeniliği öyle çok arzular ki iyi durumda olanlar bile bir değişiklik olmasını en kötü durumdakiler kadar çok ister.”
“İnsanlar yeniliği öyle çok arzular ki iyi durumda olanlar bile bir değişiklik olmasını en kötü durumdakiler kadar çok ister.”
Reklam
“İnsanlar yeniliği öyle çok arzular ki iyi durumda olanlar bile bir değişiklik olmasını en kötü dürümdakiler kadar çok ister.”
meleklerde akıl ve irade vardır, fakat şehvet ve kötü arzular yoktur.
Sayfa 16 - semerkand yayınları, 4.basım, ocak 2017, istanbul.Kitabı okudu
Duygusal zekâ eğitimi olarak sunulan çalışmalara bakınca birinci aşamada "öz-bilinç"i görüyoruz. Mevlana'nın eserlerine baktığımızda da birçok şeyin "kendini tanıma"ya dayalı olduğunu fark ediyoruz. Kişinin güçlü yönlerini, zayıf yönlerini, sorun çözme stilini, iletişim stilini, önündeki imkânları sıralayan altı boyutlu bir bakış açısı vardır. Bu altı boyutlu bakış, bütüncül bakıştır. Modernizm insana "kusursuzluk ön kabulüyle yaklaşır. Hümanizmin hatası buradadır. "İnsan doğuştan iyidir" der, "Kötülükler haricidir; dışarıdan, sonradan gelmiştir." Böyle olunca insan kendi içindeki kötü duyguları kendi zaafı olarak değil de dışarıdan gelen bir şey olarak görüyor. Müthiş bir savunma içerisine giriyor ve ruh sağlığı bozuluyor. Oysa insanın içinde kötücül ve iyicil arzular vardır. Hümanizmin kötücül arzuları yok sayması insana kendini yanlış tanıtıyor.
Kötü koşullar, kötü insanların gıdasıdır
İnsanları ahır gibi yerlerde domuz gibi beslersen, kendilerinden yüksek düşünceler, temizlik ve büyük arzular bekleyemezsin..
Sayfa 211Kitabı okudu
arzular
cinsel ilişkilerin diğer iliskilerden bir farki olmadiğını, orada bir güc mücadelesi olduğunu söylüyorum. Cinsel arzular sonuçta bir başkasının beyni ve bedeni üzerinde egemenlik kurma arzusudur." "Bu kulağa doğru gelmiyor. Benim arzularım böyle değil en azından!" "Evet, böyle!" diye Nietzsche srar etti. "Daha derine bakarsanız, arzuların başkaları üzerinde egemenlik kurma arzusundan başka br șey olmadığını göreceksiniz. Sevgili seven kişi' değil; sevdiği kişinin bütün hâkimiyetini ele geçirmek isteyen kişidir. Defineyi koruyan ejder kadar kötü ruhludur! O dünyayı sevmez, tam tersine, tüm canlilara karşı tamamen kaytsizdir. Bunu siz kendiniz de söylemediniz mi? Bu yüzden mutlu olmuştunuz...
Sayfa 243 - Nietzsche, Dr. BreuerKitabı okudu
582 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.