Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar, hayvanlardan farklı olarak, aklın gücüne sahiptir ve onu kullanmalıdır. Tanrı bizi kötü karşısında daima iyiyi seçmeye programlamış olsaydı, herhangi bir zarar vermezdik ama o zaman gerçekten özgür olmaz ve ne yapacağımıza karar vermek için aklımızı kul­lanamazdık. Tanrı bizi böyle de yaratmış olabilirdi. Dolayısıyla Tanrı tüm kötülükleri önleyecek kadar güçlüdür ama kötülüğün varlığı, yine de doğrudan ona bağlanamaz. Ahlaki kötülük bizim seçimlerimizin bir sonucudur.
Sayfa 64 - İpler Kimin Elinde - Augustinus
BİR TAŞ DA SEN AT...
Sende bir taş at, arkadaşım, hac yolcularının Mina'da attığı taşlar gibi, kötülüğün, yıkıcılığın, çöküntünün, kötümserliğin, kendi medeniyetine aykırılığın arkasından. Kendini inkâr edişin önünden ve arkasından. Sen at ki, seninle birlikte melekler de atsınlar. Asıl atılacak taşlar, bu manevî taşlardır. Bu taşlar atılmadı mı Hac da atılan taşların şeytana değeceği, şeytanı yaralayacağı şüphelidir. İlkin içindeki şeytana, sonra çevredeki şeytana, sosyal şeytana, tarihi şeytana, gerekli taşları atacaksın. Hacdaki atış, artık son atış olacak ve şeytan işte o zaman kökünden yenilmiş ve yıkılmış olacak. Ve sen Allah'ın huzuruna Kâbe'de şeytanı yenmiş olarak çıkacaksın. Ama her yerde Allah'a inançsızlık, taşlarını değil toplarını atarken, Kur'ân'a. Ve Peygambere saygısız, karanlık diller uzanırken, her yerde müslümanlar ve müslümanların hakları çiğnenirken, müslüman ülkeler doğudan batıya türlü esaretler altında kıvranırken, tarih yıkılırken, haysiyet ayaklar altında ezilirken, sen bütün bunlara kayıtsız kalır da sadece hac görevinde şeytanı taşlamakla ödevini yerine getirdiğini sanırsan, aldanmış olursun ve sana ilk gülecek olan işte yine o şeytan olur.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Tektanrıcılık, rekabet halindeki bir sürü tanrı­yı ortadan kaldırsa da kendine özgü güçlükler ba­rındırır. Gördüğümüz gibi İsrail halkının yaşadığı güçlük, acı çekme problemiydi. Tanrı'nın onları seç­mesi neden sürekli acı ve üzüntü getirmişti? Zer­düşt'ün güçlüğü daha derin ve evrenseldi. Acı çe­ken insanlar, iyilerin başına kötü şeyler gelmesinin nedenini sorgular. Zerdüşt daha derinlere inip iyi­lik ve kötülüğün ilk başta dünyaya nasıl geldiğini bulmak istemişti. İnsanlar için hayat, hayatta kal­ma mücadelesiydi. Bu mücadele sadece doğa şart­larına karşı değil, kendi türüne karşıydı. İnsanların birçoğu acımasızdı ve kendi türündekilere çektir­diği acılara kayıtsızdı. Bunca kötülük nereden geli­yordu? Peki bunlara katlananların acıları telafi edi­lecek miydi, bu acıları yaşatanlar cezalandırılacak mıydı?
Sayfa 108Kitabı okudu
Ancak, bilindiği üzere, dünya üzerinde, sonuç alınıncaya kadar, yani Allah'ın kararı açıklanıncaya kadar kötülüğün sözü geçer ve onlar her zaman daha güçlü olmakla adaletsizliklerini böylece sürdürürler.
Sayfa 182 - Yapı Kredi Yayınları, 1. baskıKitabı okudu
''Shakespeare yüzde yüz kötülüğün, yüzde yüz iyilik kadar ender, hatta daha bile ender olduğunu bilirdi. Onun için, yazdığı otuz dört oyunda canlandırdığı yüzlerce kişi arasında tam anlamıyla kötü olan ve sonuna dek kötü kalan dört kişi vardır ancak: Lear'ın iki büyük kızı, Iago ve Richard.''
İnsanların tarihi, kötülüğü yenmek isteyen iyiliğin savaşı değildi. İnsanın tarihi, insanca olan şeylerin tohumunu ezip öğütmek isteyen büyük kötülüğün savaşıydı. Ama eğer insanın içindeki insanca şey hala ölmemişse kötülük artık zafer kazanamayacak demektir.
Sayfa 566Kitabı okudu
Reklam
Augustinus (2)
Kafa yorduğu meselelerden biri de Tanrı'nın neden dünyada kötülüğün var olmasına izin verdiğiydi.
Sayfa 58 - A Little History of Philisophy, 2011, ALFA, 2011, Çevirmen GÜÇLÜ ATEŞOĞLUKitabı okudu
İnsanoğlunun ruhuna kötülüğün nasıl sızdığını kuşlar bile anlamıyor.
Sayfa 105Kitabı okudu
Augustinus
Tanrı tüm kötülükleri önleyecek kadar güçlüdür ama kötülüğün varlığı, doğrudan O'na bağlanamaz. Ahlaki kötülük, bizim seçimlerimizin sonucudur.
"Kötülüğün özü, hisleri olan bir varlığın, yani acı duyan bir varlığın istismar edilmesinde yatar. Asıl mesele, acının kendisidir."
Sayfa 15 - Panama Yayınları Ocak 2020Kitabı okudu
Reklam
İnsan kendi gölgesini ne kadar güçlü baskılarsa, gölge o denli koyu ve yoğun olur
Kötülüğün akıl, daha doğrusu zekâ istediğini söylemek gerek. Öyle bir kötü gösterilsin ki akıldan ve zekâdan yoksun bulunmakla başarılı olsun.
Sayfa 142
"İnsanların tarihi, kötülüğü yenmek isteyen iyiliğin savaşı değildi. İnsanın tarihi, insanca olan şeylerin tohumunu ezip öğütmek isteyen büyük kötülüğün savaşıydı. Ama eğer insanın içindeki insanca şey hâlâ ölmemişse kötülük artık zafer kazanamayacak demektir."
Sayfa 566 - Can ModernKitabı okudu
596 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.