Varlığımdaki bütün çelişkileri fazlasıyla mantıklı bir yöntemle devre dışı bırakmıştım ve bu çelişkilerin eksikliği canlılığımı tüketiyordu. İstemelerimin gittikçe zayıflayarak azaldığını, duygularıma bir tür donukluğun hakim olduğunu fark ediyordum ; bu durum belki de şu şekilde daha iyi ifade edilebilir, bir tür ruhsal iktidarsızlığa ve yaşamı tutkuyla sahiplenme beceriksizliğine düşmüştüm.