Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Osmanlı medeni kanunu olan Mecelle'nin bir ilkesi var: Sıkışırsa genişler. Türkiye, Osmanlı Kanunu'nun alanına giriyor.
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Devlet yöneticilerinin memleketi idare ederken, öncelikle islâm hukukuna uymaları gerekir. Hükümleri tatbik ederken umumî menfaatleri titizlikle gözetmelidirler. Keyfi hareket edemezler. Maslahata uymak yani çoğunluğun çıkarlarını gözetmek zorundadırlar. İslâm hukuku, dinin, aklın, malın, canın ve neslin korunmasına çok önem verir. Dinin korunması için cihat gereklidir. Canın korunması için kısas gereklidir. Aklın korunması için içki ve uyuşturucu maddelerin yasaklanması gereklidir. Neslin korunması için zinanın, fuhşiyatın yasaklanması gereklidir.
Sayfa 76 - Mecelle/58
“Def‘-i mefsedet celb-i menâfi‘den evlâdır” (Mecelle, md. 30)
MENFAAT.
Şeriatın Sonu: Medeni Kanun'un Kabulü
Mecelle'nin kaldırılıp, seküler bir ülkenin Roma hukukuna dayanan Medeni Kanunu'nun getirilmesiyle Osmanlı ancien regime'ine son bir darbe vurulmuş olmaktadır. Bir toplumun en temel haklarını içeren medeni hukukta da artık eski nizamın şeri yasaları değil, modern hukuk mantığıyla yazılmış rasyonel kanunlar geçerli olacaktır. Buradaki değişikliğin dindarlık-laiklik dikotomisinden çok daha önemli bir zıtlığa işaret ettiğini ve şeriatın hukuk demek olduğunu unutmamak gerekir.
Sayfa 353 - Mundi KitapKitabı okudu
لَا ضَرَرَ وَلَا صِرَارَ 19- Zarar ve mukabele bi'z-zarar yoktur. Bir kimseye zarar vermek caiz olmadığı gibi, kendisine zarar verene de zararla karşılık vermek de caiz değildir. Herkes hak ve hürriyetlerini dilediği gibi kullanır. Ancak haklarını başkalarına zarar verecek şekilde kullanamaz. Birisinden zarar gören kimse, buna zararla karşılık veremez.
Reklam
17- . Meşekkat teysîri celbeder. Zor ve takat getirilmeyecek işlerde kolaylık yolu aranır. Yani, zorluk kolaylığı getirir zorluk kolaylığa sebeb olur. Darlık zamanında genişlik gösterilir. Mesela, borcunu ödeyebilmesi için borçluya taksit im. kânı tanımak veya bir kimsenin borçlusundaki alacağını havale yolu ile başka birinden almasının caiz olması gibi. Bu madde, fıkıhtaki istihsan (örf ve zaruret, umuma fayda için kıyası buna göre yapmak)dır. Bu prensibin delili șu âyet-i celîle ve hadis-i şeriflerdir. Ayet-i celileler: "Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez" "Allah size kaldıramayacağınız yükü yüklemez" Hadis-i şerifler: "Dinde hayırlı olan, kolaylık göstermektir" "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz"
Kâdim
Gelip geçici davranışlar örf ve âdet kuralı hâline gelemez. Mecelle’nin tabiriyle âdetin "kadim" olması gerekir. Mecelle, 166’ncı maddesinde “kadim”i şöyle tarif etmektedir: “Kadim odur ki evvelini bilir kimse olmaya”. Keza Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait bir kanunnamede şu tarif verilmiştir: “Kadim kırk elli yıla denmez; kadim odur ki anın evvelini kimesne bilmeye”
Mecelle bütün Arap dünyasını, İslam dünyasını ayağa kaldırabilecek bir hukuk yenileme çalışması. Hukuk reformundan bahsediyor. Hukuk, atılım reformunun kaynağını teşkil edebilir, oturup okuması lazım insanların. Orada ortaya konan birikim özgüveni yüksek ve köklere gitmiş bir birikimdir.
(Fransız filozoflarından Alexy Levazaune ’un nutuklarından ) “Hazret-i Muhammed gerçi ümmi idi fakat cihana öyle bir kitap bırakmıştır ki o bir nadire-i belâgat, bir mecelle-i ahlâk, bir kitab‑ı mukaddestir.” Risale-i Nur-Nur Çeşmesi/249
Reklam
Fransa'da 1799 senesinde kendisini başkonsül ilan ettirerek iktidara gelen Napoléon, ülkede hayli hukukî reforma imzasını atmıştır. Bu reformların başında Fransız Medeni Kanunu'nun (Code Civile) kabulü ve yeni adlî teşkilatın kurulması gelir. Napoléon, Mısır'dayken, Şâfi'î ve Mâlikî hukukuna dair bir takım eserlerin Fransızca'ya tercümesini emretmişti. Bu eserler Code Civile'nin hazırlanışında tesir icra etmiştir. Öyle ki Code Civile'in İslâm hukukuyla, bilhassa Şafi'î fıkhıyla benzerlik ve irtibatına dair mukayeseli eserler bile kaleme alınmıştır, Hatta Osmanlı Devleti'nde Tanzimat'tan sonra biraz da bu benzerlik sebebiyle Code Civile'in iktibasını müdafaa edenler olmuşsa da, Mecelle'nin kabulü bu ihtimali ortadan kaldırmıştır. Fransız Medenî Kanunu dünya hukuku üzerinde büyük bir nüfuzu sebebiyle bilhassa pek çok latin ülkesinin medenî kanunlarına mehaz teşkil etmiş; İslâm hukuku dolaylı olarak bu hukuklara katkıda bulunmuştur.
Devlet-i Aliyye'nin ahir ömründe gelen Ahmet Cevdet Paşa ve kadrosu Mecelle'yi telif ederek İslâm Hukûku'nun her nevi meseleyi çözecek yegâne mercii olduğunu gösterdi. Fıkıh son bir daha meydan okudu beşerî sistemlere. Defalarca dağıtılan komisyondan Mecelle gibi bir şaheser çıktı.
Şer'i Hükümlerin Beş Maksadı
İslâm hukukunun muhafazasını gaye edindiği beş menfaat (maslahat) vardır. Yani şer'î hükümler, bu beş maksaddan birinin tahakkuku için konulmuştur Bunlar, dinin, aklın, canın, malın ve neslin muhafazasıdır. Misal olarak, dinin muhafazası gayesinin tahakkuku için cihâd; canın muhafazası için kısas ve ta'zir cezaları; neslin muhafazası için nikâh meşru kılınmış; aklın muhafazası için şarap içmek ve malın muhafazası için de kumar ve hırsızlık yasaklanarak bunları cezalar getirilmiştir. İslâm hukukunun bütün hükümleri, bu beş gayeden birisini yerine getirmeye müteveccihdir (yönelmiştir). Müctehid hukukçular, hakkındı nass olmayan meselelerde ictihad ederken bu gayeleri gözettiği gibi; kendisine mahdud teşrî salâhiyeti (sınırlı yasama yetkisi) verilmiş olan hükümdar da İslâm hukukunun sükût ettiği sahalarda kâide koyarken bu çerçevede hareket etmek mecburiyetindedir. Nitekim "Raiyye, yani teba üzerine tasarruf maslahata menutdur" (Mecelle, m. 58).
K.S. Chantitch (Fransa)
O'nu, bütün devirlerin en büyük adamlarından biri sayanın. Türkiye'yi tamamen ümitsiz, eli kolu bağlı müttefiklere teslim edilmiş bir durumda ele aldı. 1920 ilkbaharında İngiliz gözlemcilerini aldatarak Anadolu'ya ayak bastıktan sonra, içerde, düşünülebilecek her şeyi aşan çok büyük bir işe girişti: Bir ordu meydana getirdi ve bu ordu henüz çekirdek halinde bulunması­na, birçok eksikleri olmasına rağmen, hayranlığa değer bir vatanperverlik duygusu sayesinde, ölçüsüz kuvvetlerle, 130.000 kişilik çok modern bir şekilde donatılmış Yunan ordusunu parlak bir zaferle yendi. Bu zafer 1922 Eylül'ünde oldu. İşte bu andan itibaren eski düşmanlarına ağır basmaya baş­ladığı için kendisini önemsemek zorunda kaldılar. Başdöndürücü bir yenilik serisiyle ülkenin bütün kuruluşları­nı hemen tamamen yeniden düzenlemeye başladı: Medeni Kanun görevini yapan Mecelle kaldırıldı, Avrupa'nınkilere benzer modern kanunlar çıkarıldı. Çok kadınla evlilik yasaklandı. Kadı­nın eşitliği tanındı. Milli eğitimde büyük değişikliklerle okumayazma bilmeyenlerin sayısı %30 oranında azaldı. Hiçbir zaman şaşmayan denk bütçe yapıldı ! Avrupa harfleri kabul edildi. Dı­şardan borç istemek yerine, gereken ödeneği devlet gelirlerinden karşılanmak suretiyle, bir örnek olarak demiryolu teşkilatı geliştirildi. Bütün yabancı ortaklıklarına ait yetkiler satın alındı ve her. anda hayırlı etkileri çarçabuk kendini gösteren modern bir idare kuruldu . . .
1.256 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.